IHA
Oluşturulma Tarihi: Nisan 20, 2015 18:47
17-19 NİSAN TARİHLERİ ARASINDA YAPILAN “KASTAMONU LAHİKASI SEMPOZYUMU” SONUÇ BİLDİRİSİ YAYINLADI.
17-19 Nisan tarihleri arasında yapılan “Kastamonu Lahikası Sempozyumu” sonuç bildirisi yayınladı.
Kastamonu Belediyesi, İlim Yayma Cemiyeti Kastamonu Şubesi, Kastamonu Üniversitesi ve Risale Akademisi tarafından düzenlenen ‘Kastamonu Lahikası’ sempozyumu sona erdi.
Kastamonu Üniversitesi 3 Mart Konferans Salonunda gerçekleştirilen sempozyum, 3 gün sürdü. Sempozyumun sonuç bildirgesi ise yayınlandı. Sempozyumun sonunda Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, sempozyumum düzenlenmesinde büyük emekleri bulunan Kastamonu Belediye Başkan Yardımcısı Adnan Tot, Kastamonu Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Fatih Yapıcıoğlu ile Kastamonu Üniversitesi Bilgi İşlem Daire Başkanı Ertuğrul Kaba’ya teşekkür plaketi takdim etti.
Sempozyumun değerlendirmesi ve sonuç bildirgesini okuyan Haşim Gayberi, “Kastamonu Lahikası mektupları aracılığı ile bir dönemin (1936-43) baskıcı, dayatan, tek tip insan üretmeye hevesli her türlü istibdadına karşı; iman merkezli bir hizmetin ölçüleri verilmektedir. Bireyin şuurlu bir imana sahip oluşu ve bunun hayata taşınması, ailenin ve toplumun yeniden inşası gibi kavramlar; bunu gerçekleştirecek ahlaki düzlemde toplumsal bir kabul ve değerler zincirinin kurulmasını gerekli kılmıştır” dedi.
O dönemde, Türkiye’nin 2. Dünya Savaşı karanlığına düşürülmek istendiğini açıklayan Gayberi, “Tek parti diktasının maddi ve manevi bir kıtlığa toplumu sürüklediği bir zeminde, şahıs yerine kitabı merkeze koyan yeni bir yol açılmıştır. Bediüzzaman tarafından, Risale-i Nur zemininde, müspet hareket modeliyle fıtratların kendi yetenekleri ile muvaffakiyetin kapısını aralayacak, birlikte yaşama ahlakının şifreleri verilmiştir. Bu eserlerle vücuda gelen hizmet tarzı ile kamu hukukunun kaynağı olan toplum vicdanı bağlamında, bireyin temel haklarını vazgeçilmez gören bir tavır ve duruş sergilenmiştir” diye konuştu.
Sempozyum süresince ulaşılan konular hakkında da bilgiler veren Haşim Gayberi, “Kastamonu Lahikası mektupları, talebelerin şevklerini arttırıcı, ruhlarını ve kalplerini okşayan ifadelerle dolu bu ifadeler, toplumsal motivasyonun sağlanması için çok önemlidir. Lahika mektupları günlük hayat pratiğine aktarılmak için idealdir. Risale-i Nur hizmeti, istişareye dayalı Kastamonu Lahikası pratiği ile kendini ortaya koymuştur. Risale-i Nur hizmet tarzının anlaşılabilmesi ve anlatılabilmesi için, Kastamonu Lahika mektuplarının satır aralarına inilmeli ve günümüz problemlerine ışık tutacak şekilde müzakereler arttırılmalıdır. Kastamonu Lahikası’nda Bediüzzaman, tarafgirliğin İslami inanç ve anlayışla bağdaşmayacağını, bu davranışın zulme ortaklık anlamına geleceğini vurgulamıştır. Bediüzzaman; “Birisinin hatasıyla başkası mesul olamaz”, “Hiçbir günahkar başkasının günahını yüklenmez” düsturlarını esas almıştır. Kastamonu Lahikası mektuplarına göre, sosyal ve siyasi meselelere bakış iman ve marifet merkezli olmalıdır. İslamiyet ifrat ve tefriti yani ne tamamen dünyayı, ne de tamamen maddeyi esas alıp hem dünyayı hem de ahireti dışlayan aşırılıkları yasaklamıştır” şeklinde konuştu.
Kastamonu Lahikası mektuplarının yazıldığı 2. Dünya Savaşının kritiğinin yapılması gerektiğine işaret eden Gayberi, “Hak ve adalet namına olmayan” tarafgirliğinin getirdiği olumsuzluklar güncellenerek yeni hatalara düşülmesinin önüne geçilmelidir. Kastamonu Lahikası’ndaki mektuplara muhatap olan model şahsiyetler, günümüz insanlarına fıtratlarına uygun sorumluluk almaları noktasında güzel birer örnektirler. Gündemi oluşturan en büyük dairedeki olayların hiçbiri hakikat-i halde esas değildir; esası oluşturan merkezdir. O da iman dairesidir. Bediüzzaman’a göre; dünyaya ait işler, kırılmaya mahkum şişeler hükmündedir. İnsanın fıtratındaki hissiyatı şiddetli bir surette fani umur-u dünyeviyeye tevcih etmek, fani ve kırılacak şişelere baki elmas fiyatlarını vermektir. Risale-i Nur’un şahs-ı manevisi; ihlas, sadakat, tevazu, benliğin terki, mahviyetin bütünleşmesi ve şeffaf bir yaklaşım olarak temsil edilmesi ile kazanılabilir. Risale-i Nur’dan dersini alan müminler olarak hedef kitlemiz bütün insanlıktır. İnsanî ilişkilerimizde açık ve şeffaf bir iletişim içinde olmak şiarımızdır. Bediüzzaman, kadınlara, çocuklara, gençlere ve ihtiyarlara değer vermeyen muhakemesiz ve adaletsiz medeniyeti reddeder” ifadelerini kullandı.
Gayberi, ayrıca Bediüzzaman Said Nursi’nin Kastamonu yıllarını halka tanıtmak amacıyla sergi, kısa
film, panel gibi çeşitli etkinliklerin yapılması tavsiyesinde bulunarak, bir kainat tasavvuru olarak Kastamonu yıllarında yazılan ve marifetullah kapılarını açan 7. Şua olarak bilinen Ayetü’l-Kübra Risalesi’ni konu alan “Ayetü’l-Kübra Sempozyumu”nun da Kastamonu’da düzenlenmesi gerektiğini söyledi.
Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş ise, Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili yapılacak her türlü konuda Kastamonu Belediyesi olarak her türlü maddi ve manevi desteği vermeye hazır olduklarını ifade ederek, “Ayetü’l-Kübra Sempozyumu”nun da Kastamonu’da düzenlenmesinden büyük gurur ve onur duyacaklarını kaydetti.