Güncelleme Tarihi:
"AMA SEN ÖYLE BİR TİPSİN Kİ KAÇIP BAKIRKÖY'E GİDİYORSUN"
Kastamonu 6'ncı Olağan İl Kongresi'nde konuşan Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, darbe gecesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Atatürk Havalimanı'ndan çıkarak Bakırköy Belediye Başkanı'nın evine sığındığını söyleyerek şöyle dedi:
"Utanmadan bir de 'Cumhurbaşkanı bana haber verseydi beklerdim' diyor. Ohh ohh. Ben haberi verdim. Ben haberi tüm milletime verdim. Biz telefonlarla haberi verdiğimizde on binler, yüz binler meydanlara yürüdü. Ve İstanbul Atatürk Havalimanı'na indiğim zaman on binler oradaydı. Ama sen öyle bir tipsin ki, geliyorsun, orada o on binleri görüyorsun. Onların arasında tankların sorumlularıyla görüşmeler yapıyor senin ekibin. Anlaşıyorsun ve oradan kaçıp Bakırköy'e gidiyorsun. Bu karakter meselesi karakter. Bu cibiliyet meselesi cibiliyet. Senin nasıl bir yalancı olduğunu bütün milletim biliyor. Hayatın bu. Bu kişi hayatının hiçbir döneminde ülkemizin, milletimizin, devletimizin hakkını hukukunu savunmamıştır. Tam tersine hep fitnenin, ayrıştırmanın, iftiranın peşinde olmuştur. Bu uğurda bölücüsünden darbecesine kadar tüm terör örgütlerine destek verdi. Bu PKK'nın destek verdiği kişilerle el ele kol kola yürüyen kişi değil mi? Bu dağdakilerle yürüyen değil mi? Onlar ona destek verdi gitti güya Hakkari'de miting yaptı. Bu yürek işi yürek. Bu öyle lafla olmuyor. Ve onların kulağına üflediği, eline verdiği yalan yanlış bilgilerle de muhalefet yaptığını sanıyor. Hepsi yalan. Veriyorlar eline 3-5 paçavra onları sallayarak güya muhalefet yapıyor."
"TÜM SINIR BÖLGELERİMİZİ GÜVENLİ HALE GETİRECEĞİZ"
Birlik ve beraberlik içerisinde her türlü terör saldırısının üstesinden gelmeyi başardıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Suriye halkı, önce devlet terörü uygulayan zalim rejimin, sonra DEAŞ zulmü ile şimdi de PKK'nın uzantısı örgütlerin uzantılarının zulmüyle kan kusuyor. Ülkemizdeki 3 milyonun üzerindeki Suriyeliyi misafir ederek, kardeşlerimizin çektiği acıyı bir nebze azaltmaya çalıştık. Hani bülbülü altın kafesi koymuşlar da, 'ille de vatınım' demiş ya. Kendi evlerinden, yurtlarından uzak olan bu kardeşlerimiz için de, hiç şüphesiz en doğrusu da kendi vatanlarına dönmektir, kendi vatanlarında yaşamaktır. İnşallah o günler de gelecektir, çok yakındır. Türkiye olarak güvenli hale getirdiğimiz Cerablus, El-Bab arasındaki bölgeye şu ana kadar 100 bine yakın kardeşimiz geri dönerek, kendi evlerine kavuştu. Toplamda 2 bin kilometrekarelik bir alanı kendi kontrolümüze aldık. İdlip bölgesindeki operasyonu tamamlamamızla birlikte buraya da önemli bir geri dönüş olacağını düşünüyoruz. Aynı şekilde Afrin ve Menbiç'i teröristlerden arındırdığımızda buraların asıl sahibi olan kardeşlerimiz evlerine yeniden kavuşacaklardır. Ardından tüm sınır bölgelerimizi güvenli hale getireceğiz. Çünkü sınır bölgelerimiz bir terör koridoru olarak bize tehdit oluşturuyor. Hiç kimse bize sınırın karşı tarafındakilerin terör örgütü olmadığını iddia edemez. Madem Suriye'de her şey güllük gülistanlık neden 3 milyon Suriyeli bizim topraklarımızda barınıyor. Çünkü biz de bu insanlar da biliyor ki, sınırın öbür tarafında sadece örgüt isimleri, örgüt işaretleri değişiyor zulüm baki" dedi.
"RUSYA VE İRAN'LA NASIL ÇALIŞIYORSAK, ABD İLE DE ÇALIŞMAK İSTİYORUZ"
Suriye'deki terör örgütlerine ABD tarafından silah verilmesini eleştiren Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
"Artık bir şey bizi çok rahatsız ediyor. Yüzümüze başka konuşulmasından, gözümüzün önünde başka işler yapılmasından bıktık, usandık. Bunlar bize çok zaman kaybettirdi. Bizzat şahsıma bölgedeki terör örgütlerine silah verilmeyeceğinin söylendiği günden beri yüzlerce TIR değil, 4 bine aşkın TIR, silah ve zırhlı taşıyıcı yüklü. Bunlar dağıtılmakla kalmayıp bir de önümüzdeki yılın bütçesine bu iş için ödenek konuldu. Aldığı bu destekten dolayı bölücü terör örgütünü azgınlığı her geçen gün artıyor. Dolayısıyla artık sözün bittiği yerdeyiz. Bundan sonra sadece ve sadece icraata uygulamaya bakacağız. Biz Suriye'de Rusya ve İran'la nasıl çalışıyorsak, ABD ile de aynı şekilde çalışmak istiyoruz. Sorun ABD'nin bizimle çalışmayı isteyip istemediğidir. Şayet ABD bizimle çalışmak isterse memnun oluruz."
"VİZE KRİZİNİ KENDİLERİN BAŞLATIP KENDİLERİ BİTİRDİ"
ABD ile Türkiye arasında çözülmeyecek sorun olmadığını sözlerine ekleyen Erdoğan şöyle dedi:
"Biz ABD ile NATO'da beraberiz. Stratejik ortağız. Ama ortağınla hareket etmeyeceksin. Terör örgütüyle bir başka terör örgütüne karşı savaşacaksın. Böyle bir şey olabilir mi? İşte bakın vize krizini kendileri başlatıp kendileri bitirdi. Biz böyle bir kriz istemedik ki. Olması gereken buydu. Suriye meselesinde de aynısının olmaması için hiçbir neden yoktur. Ben bizzat Sayın Başkan'a söyledim. 'Niçin terör örgütüyle hareket ediyorsunuz?' dedim. Ama maalesef kendi generalleri 'olmaz' demiş. O da onların sözüne uyarak teröristlerle hareket etmeye karar vermiş. Bu ülke bizimle çalışmak istemezse biz ne yapabiliriz? Kendisi bilir. Bölgedeki herkes şu gerçeği artık kabullenmelidir. Biz bu terör örgütünü çok da uzak olmayan bir öyle ya da böyle tepeleyeceğiz. Tek talebimizi bu süreçte kimsenin ayağımıza dolaşmamasıdır."
"DAVA ARKADAŞI DEĞİL MİYİZ ?"
Sosyal meyda hesabından 696 sayılı KHK'nın 121. maddesi hakkında yapılan açıklamalarla ilgili konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Kardeşlerim biz Türkiye'nin içeride ve dışarıdaki sorunlarıyla uğraşırken birileri de çıkıp suni gündem oluşturma peşinde. Yayınlanan son KHK ile daha önceki ifadelerin aynısıyla bir düzenleme yapılmıştır. Her nedense bir anda büyük bir gürültü koparıldı. Bana göre büyük bir gürüldü değil tuhaf bir kampanya. Hatta ve hatta içimizden bazıları da bu kampanyaya katıldı. Tabi üzüldük. Yapmamaları gerekirdi. Ama bu katılanların ne yazık ki 16 Nisan'da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan'da da aynı kampanyaya katıldığını görüyoruz. 16 Nisan'da, bugün bu kampanyaya katılanlar o zaman 'evet' demediler 'hayır' dediler. Biz bir yolda aynı dava arkadaşı değil miyiz? Gönüldaş değil miyiz? Nasıl oluyor da bir anda Bay Kemalin kayığına biniyorsunuz ?"
FOTOĞRAFLI