Güncelleme Tarihi:
Bedir ALTUNOK/KARS, (DHA) - ATATÜRK Araştırma Merkezi, Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Tarih Enstitüsü ve Kafkas Üniversitesi (KAÜ) işbirliğiyle '100. yılında Sovyet ihtilali, gelişimi ve bölgesel etkileri uluslararası sempozyumu' düzenlendi.
Prof. Dr. Necdet Leloğlu Konferans Salonu'ndaki program, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Sempozyumda konuşan Atatürk Araştırma Merkezi Başkanı Mehmet Ali Beyhan, 1'inci Dünya Savaşı ile ilgili olarak, "Sovyet İhtilali olmasaydı, büyük bir ihtimalle biz zaten mağlup olacaktık. Çünkü 1'inci Dünya Savaşı'nın başlangıcı, aslında sonu belli olmayan bir savaştı. Büyük bir mağlubiyet yaşardık ve Rusya buraya yerleşmiş olacaktı. Belki milli mücadelede, istiklal savaşında işimiz daha da zor olacaktı. Onun için Sovyet ihtilalinin bu noktadan bir iyi tarafı var" dedi.
Mehmet Ali Beyhan Sovyet İhtilalinin ikinci iyi tarafını da şöyle özetledi:
"Milli mücadele başlarken hem insan kadroları bakımından büyük bir zaafiet içindeydik, silah ve mühimmat, teçhizat noktasında büyük bir zaafiyet içindeydik. Dolayısıyla milli mücadelede kullanılan silahların tamamına yakını yeni kurulan Sovyet hükümetinden temin edilmişti. Çünkü başka çalacak bir kapımız sözkonusu değildi. Müttefikimiz Almanya mağlup olmuştu, İngiltere ve Fransa hasım taraftaydı. Dolayısıyla tek çalacağımız kapı Sovyet hükümetiydi. Bu bakımdandır ki; Sovyet hükümetinden silah ve mühimmat temin etmek imkanı hasıl oldu. Bu bakımdan bu ihtilalin bizimn açımızndan iyi tarafı sözkonusudur."
Rusya adına konuşan Prof. Dr. Damir Shapsugov da Kuzey Kafkaslarda metaryallerin toplanmasına önem verdiklerini söyledi. Bunun üzerinde çalışmalar yaptıklarını aktaran Prof. Dr. Shapsugov, "Yani hukuk, edebiyat, tarih bu konuların hepsinde çalışıyoruz. Bizim için Türkiye tarafından da bu çalışmaların yapılması önemli. Ne tarihi olaylar olmuş gibi konularda Türkiye’de bu çalışmalar olmuş mu? Biz bu araştırmaları birlikte yapmayı arzuluyoruz" diye konuştu.
Azerbaycan adına konuşan Prof. Dr. Tefik Mustafazade ise 1911'de ihtilallerinin büyük önemi olduğunu vurguladı. Rusya'nın bir devlet gibi ortaya çıktığı zamandan Türk halklarının topraklarına göz diktiğini bildiren Prof. Dr. Tefik Mustafazade, "Hele hele 15. yüzyılda Osmanlı topraklarını bile ele geçirmek istemiştir. Tarihte 11 Osmanlı-Rusya muharebesi olmuştur. Osmanlı'nın birçok toprağını zaptedebilse de bütün Osmanlı toprağını elde edemedi. Azerbaycan’ın da kuzey hissesini Rusya ele geçirdi. Rus çarları İstanbul’u almayı bile arzuluyordular. 1'inci Dünya Savaşına girmekte Rusya’nın başlıca amacı İstanbul’u ve Doğu Anadolu’yu tutmaktı. İngiltere ve Fransa da her ne kadar karşı olsa da güçlü olan Almanya gibi güçlü ordunun karşısında durabilmeyi istiyordu ve bazı anlaşmalar çıktı ve ne yazık ki bu ihtilaller başverdi. Burada bir şeyi unutmak olmaz; bu ihtilallerin yaşanmasında Osmanlı devletinin kalmasının büyük önemi olmuştur. Rusya, Osmanlı'nın önünü tutmak, devirmek isteyerek kendisine kabir kazmış oldu. Bunun sayesinde bu ihtilaller başverdi. Bugün de Rusya’nın, eğer Ermeniler'i desteklemesi olmasa Azerbaycan topraklarını geri alabilir" dedi.
KAÜ Rektörü Prof. Dr. Sami Özcan ise, Kafkasya’ya bilim, kültür ve sanat üzerinde kurulmuş olan Kafkas Üniversitesi'nin sayısız etkinlik düzenlediğini söyledi. Kafkasya’nın Türk-Rus mücadelesinin en uzun ve en kanlı coğrafyalarından birini teşkil ettiğini anlatan Özcan, 1'inci Dünya Savaşı günlerinde yaşanan Sovyet İhtilali'nin önce Rusya’yı, ardından çevre bölgeleri derinden etkilediğine işaret etti. İhtilalin, siyasi ve askeri yapıları değiştirerek bölge milletlerini yeni duruma ayak uydurmaya zorladığını söyleyen Özcan, Kafkasya’nın konum itibariyle kuzey-güney ve doğu-batı yönlerinde önemli bir geçiş noktası olduğunu vurguladı. Sami Özcan, “Kafkasya’nın stratejik değeri coğrafyasının yanı sıra farklı millet ve kültürlere evsahipliği yapmasından kaynaklanmaktadır. Kars, Türkiye’nin Kafkasya'ya açılan kapısıdır. Şehrimiz, taşıdığı coğrafi ve kültürel potansiyeli itibarıyla önemli bir konuma sahiptir. Tarih boyunca birçok medeniyete evsahipliği yapan Kars, Osmanlı Devleti’ne katıldığı tarihten itibaren ise serhad şehri konumuna yükselmiştir" diye konuştu.
FOTOĞRAFLI