Güncelleme Tarihi:
KARAMAN (AA) - METİN BOLAT - Ermenek'te, daha dünyaya gelmeden maden kazasında babasını, henüz üç yıllık evliyken de eşini kaybeden Şerife Çetinkaya ile annesi Hanife Özdemir, su basan kömür ocağında mahsur kalan 18 madenci için gözyaşı döküyor.
Yüreği yaralı bir çocuk, eş, anne... Acılarını anlatmaya kelimeler yetmiyor. O şimdi 18 madencinin çocuğu Hüseyin, Ömer Asaf, Duygu ya da eşi, Ayşe, Fatma, Nazmiye... İsim hiç önemli değil ama belki de onları en iyi anlayanlardan biri, 38 yaşındaki Şerife Çetinkaya.
Daha dünyaya gelmeden bir maden kazasında babasını kaybetmiş Şerife. Baba sevgisini hiç tatmamış, bazen annesine bile "baba" demiş. Babasına duyduğu özlemi evlendiğinde kayınpederi sayesinde hafifletebileceğini düşünmüş ama evlendiği Mehmet Özdemir'in babası da erken yaşta yaşamını yitirmiş.
- "Okusunlar" diye 500 öğrencinin önünde yaşamını anlattı
Tam mutluluğu yakaladığına inan Çetinkaya, üç yıllık evli olduğu 27 yaşındaki Mehmet'i de maden kazasında kaybetmiş. Eşinin cesedi madenden dört gün sonra çıkarılan Çetinkaya, babaları öldüğünde biri beş aylık, diğeri 1,5 yaşında olan oğullarını maden işçiliğinden kurtarmak için didinip duruyor.
Oğlunun eğitim gördüğü okulun müdürünün, çocukları için gösterdiği azimden etkilenip, 500 öğrencinin önünde konuşma bile yaptırtığı Şerife Çetinkaya'nın yüreği, 61 yaşındaki annesi Hanife Özdemir ile kömür ocağında mahsur kalan 18 madenci için yanıyor.
- "Bir kişiye nasıl 'baba' denilir bilmiyorum"
Yaşadıklarını AA muhabiriyle paylaşan Şerife Çetinkaya, oğulları maden ocağına muhtaç olmasınlar, okuyup devletine faydalı bireyler olarak yetişsinler diye mücadele ettiğini söyledi.
Hiç baba şefkati görmediğini, erkek gibi büyüdüğünü dile getiren Çetinkaya, eşi erken hayatını kaybettiği için evlatlarına "baba" da olmaya çalıştığını belirtti. Annesinin de kendisine hem anne hem de baba olduğunu vurgulayan Çetinkaya, şunları kaydetti:
"Baba özlemini hep duydum. Benim içimde baba özlemi çok derindir. Bir kişiye nasıl 'baba' denilir bilmiyorum. Mahsur kalan 18 madenciyle ilgili tekrar karanlığa gömüldük. Acımız çok büyük. Bu kardeşlerimiz de inşallah bizim kaderimizi yaşamazlar. Tez günde çıkarlar. Aileler gibi çok üzülüyor, onlar gibi benim de gözüme uyku girmiyor. Sürekli dua ediyoruz" diye konuştu.
- "Sana hem 'anne' hem 'baba' diyelim"
Üç çocuk annesi Hanife Özdemir ise dört yıl evli kaldığı eşinin ölümüyle çok sarsıldığına dikkati çekti. Bir karnında, iki küçük çocukla zorlu bir yaşam sürmek zorunda kaldığını anlatan Özdemir, şöyle devam etti:
"Eşimin ölümünden iki ay sonra kızım Şerife'yi dünyaya getirdim. Çocuklarım 'anne bizim babamız yok sana baba da diyelim' dediler. Sonra çocuklarım baktılar kimse annesine 'baba' demiyor vazgeçtiler. Ben nasıl büyüdüm, evlatlarım ne zaman büyüdüler bilmiyorum. Oğlumu okuttum, kızlarımı imkanım olmadığı için okutamadım. Param olsaydı onları da okuturdum. Kızım benimle aynı kaderi paylaştı. Şimdi kalbimiz mahsur kalan işçilerle ve aileleriyle bir atıyor. Olayın olduğu günden bu yana ağlıyorum. Onların da bizimle aynı kaderi paylaşmaması için dua ediyoruz. İnşallah sağlıklı çıkarlar da yuvalarına dönerler."