IHA
Oluşturulma Tarihi: Eylül 04, 2015 20:58
KARABÜK ÜNİVERSİTESİ TARAFINDAN DÜZENLENEN ULUSLARARASI KONFERANS İLAHİYAT FAKÜLTESİ KONFERANS SALONUNDA GERÇEKLEŞTİ
Karabük Üniversitesi tarafından düzenlenen “Kültürel Miras, Değişen Toplumlar, Anlatı ve İnanç” temalı Uluslararası Konferans düzenlendi.
Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü ile Hacettepe Üniversitesi Halk Edebiyatı Bölümü tarafından ortaklaşa düzenlenen ve T.C. Başbakanlık TİKA, Tanıtma Fonu,
Atatürk Kültür Merkezi, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Karabük Valiliği, Karabük Belediyesi, Safranbolu Belediyesi ve Keçiören Belediyesi’nin destekleri ile “Kültürel Miras, Değişen Toplumlar, Anlatı ve İnanç” temalı Uluslararası Konferans gerçekleştirildi.
Karabük Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen konferansa Karabük Belediye Başkan Yardımcısı Fatma Kadın Danışman, İl Emniyet Müdürü Dr. Serhat Tezsever, Rektör Yardımcılarımız Prof. Dr. Ali Güneş ve Prof. Dr. Mustafa Yaşar, Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy, Interim Conference Of The International Society For Folk Narrative Research (ISFNR) Başkanı Ulrich Marzolph, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halkbilimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu ile yerli ve yabancı bir çok akademisyen katıldı.
Program, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve şehitler için saygı duruşu ve ardından İstiklal Marşı’nın okunması ile başladı.
Açılış konuşmasını yapan Karabük Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş konferansın 3 tane önemli konuyu kapsamadığını bunlardan birisinin kültürel miras olduğunu dile getirerek “Kültür bir yaşam biçimi dil, din, sosyal alışkanlıklar, folklor, gelenekler, müzik ve sanatı içine alan bir ilişkiler biçimidir. Bir topluma bu nedenle bir kimlik kazandırma arayışı içerisindedir. Kültürsüz toplumlar bir yetim çocuk gibidir ve toplumlar kendi ayakları üzerinde duramamaktadırlar. Zaman içinde bu özellikler farklı bir kültürel miras veya ortak bir zenginlik şeklini alarak, bu zenginlik nesilden nesile devam ederek nesiller arasındaki bağlantıyı ve bu ilişkiyi devam ettirmektedirler. Bu bağlamda kültürel miraslar açık bir biçimde dünya görüşümüzü, algımız kimliğimizi zenginleştirir. Ayrıca geleceği inşa etmede bizlere aracı görevini üstlenir. Bu nedenle kültürel miras bir bilgi deposudur. Değerler deposudur ki bu birikimin içine anlayışı, algımızı, ekonomik gelişmemizi, ilerlememizi ve sosyal birlikteliğimizi sağlamaktadır. Günümüzdeki soru şudur: bütün topumlar büyük bir değişim içindeyken veya globalleşmenin bütün kültürlere tek bir bakış açısına dönüştürme çabası olduğu bir dönemde kültürel miras nasıl korunur. Çok iyi biliniyor ki kültür ve kültürel miraslar asil bir miras değildir. Bunu devam edebilmesi bizim ortak çabamıza ve ortak hareket edebilmemize bağlıdır.” dedi.
“KÜLTÜREL MİRASI KORUMAK İÇİN ULUSLAR ARASI BİR DESTEKLEMEYE İHTİYAÇ VARDIR.”
Post modern dünyadan birçok zorluklarla karşı karşıya kalındığını dile getiren Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ali Güneş, “Bu zorlukları sıralarsak, hükümetler kültür ve kültür mirasları için ayırdıkları bütçeyi kısmaktalar. Dijital teknolojinin gelişmesi geleneksel modelleri yok etmekte kültürlere katılımı etkilemekte, beceri ve sanatla zaman içinde kaybolmaktadır. Global değişimler ve şehirleşmede çevresel devamlılığı ciddi oranda etkilemektedir. Kültürel mirası daha çok insan merkezli yapıp sosyal, kültürel ve entelektüel aktivitelerin bir dinamosu şekline dönüştürmeliyiz. Kültürel miraslar aynı zamanda bilgi ve inovasyonların bir merkezi haline dönüştürülmeli ve bu merkezlerde toplumlar gruplar birbirleriyle interaktif bir şekil alarak sosyal entegrasyonu daha iyi sağlamaktadırlar. Buradaki asıl önemli nokta Kültürel mirasın değerleri hem yerel hem uluslararası bir şekil almaktadır. Kültürel miraslar yerel veya milli hikâyelerden oluşur ancak, bunlar zaman içerisinde sınırların toplumların ötelerine geçerler bu da bizi çok kültürlülük alanına taşır. Çok kültürlü yaşamda insanlar kendi kültürünü yaşatma pratiğe dönüştürme alanı bulmalarının yanında kendi kültürel değerlerini de diğerleri tarafından asimile olmadan devam ettirebilirler. Bu şekliyle kültürel mirası korumak ve onlardan yararlanmak için milli bir sorumluluk olmasına rağmen aynı zamanda uluslararası bir desteklemeye ciddi oranda ihtiyaç vardır. Çok kültürlülük bugünkü toplumda her ne kadar eleştirilere maruz kalsa da önemli bir yere sahiptir. Çok kültürlülük barış içinde düzenli bir şekilde farklı grupların yaşayabilmesi için bir alan temin eder aynı zamanda çok kültürlülük kültürlerin kendi kültürel miraslarını korumalarında önemli bir alan teşkil etmektedir. Sonuç olarak şunu diyebiliriz, kültürel miras bize verilmemiştir, kültürel miras yıllar içinde oluşturulmuş ve biz bunu geçmiş kültürlerden ödünç almışızdır. Bir eleştirmenin söylediği gibi kültür bizlere miras yoluyla gelmemiş, biz zapt etmişizdir. Hatta daha da ötesine gidersek, kültür birçok yönü ile insanoğlunun ortak yarattığı değerlerin elde edilmesi gibi de algılanmaktadır. Bugün bu mirası koruyabilmemiz için yeni anlatmaya yeni vizyonlara ihtiyacımız vardır. Kültürel miras bize kim olduğumuzu ve nereye gitmemiz gerektiğini söylemektedir. Hem yerel hem de uluslararası paydaşların güçlerini birleştirerek, kültürel mirasın korunmasına katkı sağlamak zorundadırlar. Ortak kültürel miras projeleri insanların ortak değeri ve ümitlerini gelecek açısından temsil etmektedir.” dedi.