Güncelleme Tarihi:
BAŞBAKAN YARDIMCISI İLE İFTARA KATILDI
Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak ile Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Türkiye Diyanet Vakfı Kahramanmaraş Şubesi'nin 'iyilik sofrası' iftarına katıldı. Kahramanmaraş Valisi Vahdetin Özkan, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Timuçin Alper, Emniyet Müdürü Doğan İnci, il ve ilçe müftüleri, sivil toplum örgütü temsilcileri, iş adamları ile din görevlilerinin de yer aldığı iftar programı, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Ezan okunup davetlilerin oruçlarını açmasının ardından programın açılış konuşmasını İl Müftüsü Celal Sürgeç yaptı. Daha sonra konuşan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Fırat Kalkanı Harekatı ile DEAŞ teröründen temizlenen bölgedeki 86 caminin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad tarafından tahrip edildiğini ve o camilerin Diyanet İşleri Başkanlığı ile Türkiye Diyanet Vakfı tarafından onarılarak Ramazan'a yetiştirdiğini söyledi.
''REİSİMİZ, 'DURUN, SİZ KARDEŞSİNİZ' DEDİ'
Diyanet İşleri Başkanlığı ile daha birçok hayırlı hizmetler yapacaklarını belirten Kaynak, şunları söyledi:
"Şu anda en hayırlı hizmetlerinden biri İslam dünyasında yeni bir şekilde sokulan nifak tohumlarının sonlanması olacaktır. Bir gazetede manşet olarak görmüştüm Katar'daki abluka dolayısıyla, ambargo dolayısıyla, birinin onlara 'Durun, siz kardeşsiniz' demesi gerekiyor. İşte onlara 'Durun, siz kardeşsiniz' diyen bizim liderimiz, reisimiz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Ve onlara 'Durun, siz kardeşsiniz' diyen İslam Alimler Birliği Başkanı Karadavi hazretleridir ve İslam dünyasından onun yanında olan tek bir alim de yine bizim Diyanet İşleri Başkanımız Prof. Dr. Mehmet Görmez hocamızdır. Kendisine bu sebeple şükranlarımızı sunuyorum. Ve bu iyilik sofralarının bütün dünyaya aynı zamanda rahmet ve bereket getirmesini, İslam dünyasına huzur getirmesini, insanlığa barış getirmesini temenni ediyorum."
GÖRMEZ: ŞİMDİ RESİM ÇOK NET GÖRÜNÜYOR
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez ise, gerek Türkiye'de, gerekse yurt dışında yürüttükleri faaliyetleri anlattı. Bütün İslam dünyasının tarumar durumda olduğunu ve hepsinin umudunu Türkiye'ye bağladığını belirten Görmez, şunları söyledi:
"Ne büyük acılar yaşanıyor, ne büyük acılar yaşadık. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir kendi ülkemizde 15 Temmuz'da yaşadığımız o fecaat. Kendi elimizle, kendi içimizden. Düşünebiliyor musunuz yani 40 senelik geçmişi dikkate alarak, bugünden bakarak değerlendirme yaptığımızda şunu görüyoruz. 3 tane büyük değişim oluyor dünyada, bir, Sovyetler Birliği yıkılıyor, Yugoslavya yıkılıyor. Buralarda yüz binlerce denilebilecek Müslüman topluluklar ortaya çıkacak. Bu Müslüman toplulukların ortaya çıkaracağı o İslami kimliği küresel dünya nasıl yönetecek? İkincisi Afrika'da resmi sömürgeler sona eriyor, üçüncüsü de Avrupa'da göçmenler Avrupa vatandaşı oluyor. Bu 3 büyük gelişme kürsel dünyayı ilgilendiriyordu. Nasıl önlediler, bizim içimizden Türkiye'nin ismini kullanarak, Türkiye'nin içinden o malum yapıyı oralara taşıyarak bunu önlemeye çalıştılar. Şimdi resim bundan 5 sene önce çok net görünmüyordu, 2 sene önce bile bu resmi göremiyorduk. Ama şimdi resim çok net olarak görünüyor."
'DİYANET, FETÖ'YÜ ÇOK ÖNCEDEN GÖRMELİYDİ'
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili olarak herkes gibi kendinin de özeleştiri yaptığını kaydeden Görmez, şöyle devam etti:
"Kazakistan'ın hikmetli bir diyanet işleri başkanı vardı. 2011 yılında beni ziyaretinde söylediği, geldi bana dedi ki, bugün herkesin FETÖ dediği bu yapının hassaten 'Siz bundan emin misiniz, Türkiye bunlardan emin mi?' dedi. 'Neden soruyorsunuz, ne oluyor?' dedim, 'Çünkü biz ürünlerini görmeye başladık' dedi. 'Ben bütün torunlarımı bunların okullarına verdim, bütün bakanların, zenginlerin çocukları bu okullarda. Bu çocukları ben şimdi tanımaya başladım ve irkildim' dedi. 'Baktım bu çocukların hiçbirisinde aile bağı yok. Anne, baba, hala, teyze yok. Yapıya mensubiyet, aileye mensubiyetin çok önüne geçmiş. İkincisi, hiçbirisinde Kazakistan'ın geleceğini düşünmek diye bir dert yok, yani vatan derdi yok, bu da beni endişelendiriyor. Üçüncüsü, en tehlikelisi de İslam ümmetine mensubiyet duygusu yok. Bunlar birer dünya vatandaşı yetiştirmişler' dedi. Bundan epey bir müddet sonra Burkina Faso'dan bir zat geldi aynı şekilde bunları ifade etti. Biz bunları yaşadık ve ben ilk günden itibaren hep özeleştiri yaparak, herkes yapıyor, biz de diyanet olarak sürekli bunu ifade ettim. Yani bütün bunları diyanet camiası, ilahiyat camiası çok çok çok öncelerden görmeliydi. Hep beraber dunların üzerinde durabilmeliydi. Fakat nifak, öyle teşhisi kolay konulabilecek bir hastalık değildir."
FOTOĞRAFLI