Güncelleme Tarihi:
EGE’nin geleneksel tarım ürünlerinden zeytin ve zeytinyağında sektör temsilcileri, tağşişten karasuya, primden iç tüketimdeki düşüklüğe kadar yıllardır biriken sorunlara çözüm bekliyor. Yeni açıklanan kabinede İzmirli Bekir Pakdemirli’nin Tarım ve Orman Bakanı olarak atanması sektörde umutları artırdı. Zeytincilik sektörünün çatı kuruluşu Ulusal Zeytin ve Zeytin Konseyi (UZZK) Başkanı Ümmühan Tibet, Marmara, Ege, Akdeniz ve Güney Doğu Anadolu’daki 175 milyon zeytin ağacından bu sezon 2 milyon tonun üzerinde dane zeytin ve 264 bin ton zeytinyağı üretimi gerçekleştirilerek bir rekora imza atıldığını söyledi.
Uçurumun kenarındayız
“2023 dünya ikinciliği hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz” diyen Tibet, “Ancak şu anda sektörümüz uçurumun kenarında. Ya sorunlarımızı çöze çöze Türk zeytincilik sektörünü hak ettiği yere çıkaracağız ya da yapılan tüm bu destekler, yatırımlar boşa gidecek ve sektör gerilemeye başlayacak. En önemli sorunlarımız iç tüketimdeki düşüklük, taklit ve tağşiş ile kayıt dışı” diyerek, zeytincilik sektörünün yıllardır biriken sorunlarını Bakan Pakdemirli’nin çözeceğine inandıklarını paylaştı.
Yüzde 100 yerli üretim
Geleneksel zeytin üreticisi ülkeler arasında en az zeytinyağı tüketenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Ümmühan Tibet, şöyle devam etti: “İç tüketimimiz halen kişi başına 2 kilo seviyesinde. Bu kullanımın da büyük bir çoğunluğu zeytinyağı üretilen bölgelerden geliyor. Anadolu’da halen evine zeytinyağı girmeyen binlerce alemiz var. Halbuki yüzde 100 yerli üretim olan zeytinyağını tüketmeyen ama döviz ödeyerek bitkisel yağ ithal eden bir yapımız var. Ülke olarak yağ açığımızı zeytinyağıyla kapatmak üzere daha çok zeytin dikerek artırabileceğimiz çok büyük bir potansiyelimiz var.”
İKİ KATI KAYIT DIŞI
KAYIT dışı satışların kayıtlının iki katı olduğunu aktaran Ümmühan Tibet, “155 bin ton zeytinyağı tüketiminin 100 bin tonu kayıt dışı. Ortalama 2 milyar TL’lik kayıt dışı yağ satışından yüzde 8 KDV kaybı yaklaşık 160 milyon TL. Biz bu kayıt dışılığın önlenmesi için zeytinyağına değil, dane zeytine destek verilmesi gerektiğini uzun süreden beri talep ediyoruz. Şu anda 1 kilo zeytinyağına 80 kuruş destek veriliyor. Yani 5 kilo zeytinden 1 kilo yağ çıkarıldığını varsayacak olursak dane zeytine 14 kuruş destek verilmiş oluyor. Halbuki diğer bitkisel yağ desteklemeleri yağa değil, yağlı tohumlara verildiğinden üretici hem daha fazla destek alıyor, hem de direkt olarak çiftçinin cebine girdiği için daha etkili bir destekleme oluyor” görüşünü paylaştı.
YAŞA DEĞİŞİKLİĞİ MECLİS’TE BEKLİYOR
ZEYTİNCİLİK sektörünün taklit ve tağşişle anıldığını söyleyen Ümmühan Tibet, “Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yayınladığı kara liste ve taklit ve tağşiş haberleri tüketici kaybına neden oluyor. Taklit ve tağşiş için verilen cezalar o kadar yetersiz ki bununla mücadele etmek şu anda imkansız. Dolandırıcıların karı o kadar yüksek ki, ‘Cezayı peşin ödeyeyim, rahat çalışayım’ diye düşünüyor. 2 yıldan beri yasa değişikliği Meclis’te bekliyor. Taklit ve tağşişin adi suç olmaktan çıkarılarak mali ve nitelikli suç haline getirilmesi, konuya mali polisin ve Maliye Bakanlığı’nın da müdahil olması lazım” diye konuştu.
KARASU GÜBRE OLABİLİR
ZEYTİN sıkma tesislerinin çevreyi kirlettikleri gerekçesiyle karasu ve prina için sanayiciye kesilen cezalara dikkat çeken Ümmühan Tibet, “Aslında zeytin ağacı o kadar bilge bir ağaç ki zeytinin karasuyu diye kurtulmaya çalıştığımız meyve suyu aslında son derece yüksek besi elementleri içeren ve değerlendirilmesi gereken bir yan ürün. Avrupa Birliği’nde uzun yıllardan beri tarımsal alanların gübrelenmesi için kullanılan zeytin karasuyunu bizim de artık yasaklama değil, önünü açmamız lazım. Yeni hasat dönemi başlamadan Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Uluslararsı Zeytin Konseyi’nin de önerdiği gibi karasuyun gübre olarak kullanılması talimatını çıkarmasını bekliyoruz. Bu şekilde hem ithal ederek döviz ödediğimiz kimyasal gübre kullanımını azaltmış, hem de kurtulmaya çalıştığımız bir üründen katma değer yaratmış olacağız” dedi.