Güncelleme Tarihi:
BARIŞ Saylak’la uzun bir görüşme yapacağımızı daha yazının başında söylemiştim. “Çünkü” demiştim, “Evet Muğla dünya çapında bir turizm merkezi oldu ama büyük tarımsal potansiyeli asla göz ardı edilmemeli. Muğla, Türkiye’de 81 il arasında, ‘Ne yok ki?’ denilebilecek bölgelerden biri.” Şimdi geliyoruz zeytinciliğe ve Saylak’ı dinlemeye devam ediyoruz:
HEDEF FARKINDALIK YARATMAK
“2020’de ilk zeytinyağı kalite ödül yarışmamızı düzenledik. Bugüne kadar üç yarışmayı geride bıraktık. Amacımız, farkındalık yaratmaktı. Yerel üreticimiz yağları doğru üretim teknikleriyle üretsin ve öyle vitrine çıkarsın istiyoruz. Zeytin ağaçtan toplandığı andan fabrikaya gittiği ana kadar o sürecin her aşamasında üreticinin yanındayız. 2020’de başlattığımız ‘Zeytinde Verimsizliğin Giderilmesi, Sorunların Çözülmesi, Verimliliğin Artırılması Projesi’ çok önemli. Bu üç yıllık bir proje ve üç aşamada tamamlanacak. Birincisi, uzun yıllardır ilimizde zeytin verimi olmuyordu. Küresel iklim değişiklikleri ve çevre felaketleri gibi pek çok sebep var. Muğla’nın en önemli ürünü için bu projeyi şöyle başlattık:
54 ÜRETİCİ, 500 DEKAR ALAN
İlimizin zeytin popülasyonuna sahip dört büyük ilçesinde, yani Milas, Menteşe, Bodrum ve Yatağan’da 54 üreticimizin 500 dekarlık bahçesinde bütün bakım, budama, besleme, toprağı uygun hale getirme gibi tüm çalışmaları yaptık. İklimin de 2022’nin mart ayında ortaya koyduğu tablonun etkisiyle bu yıl Türkiye genelinde Muğla’nın verimliliğini en üst düzeye çıkarmayı hedefliyoruz. Bu dönem çok bereketli bir yıl oldu. Ne yaptık? İki erken uyarı, gözlem istasyonunu bahçelere yerleştirdik. Üreticilerimize SMS yoluyla anında bilgi verdik. ‘Şimdi ilaçlama yapın ya da zeytin sineğine karşı ilaçlayın vb.’ uyarıları yaptık. Samsun’dan organik zeytin sineği ile mücadele için 15 bin şişe sıvı gübre getirdik. ‘Biyoteknik mücadele yapalım’ diye getirdik. Bu projemiz son derece başarılı bir şekilde yürüyor. Üçüncü aşama, zeytinliklerde kadastral yollar var. Ne yazık ki, pek çoğu engebeli arazi. Bir tarafta zeytincilik kanunu, bir tarafta katırın, eşeğin sırtında yol iz olmayan dağa gidip plastik çuvallarla zeytin taşıyan üretici... Pestili çıkıyor zeytinin gelene kadar. ‘Kadastral yolları açalım’ dedik. Müthiş ilgi gördü. Ama iş pratiğe geldiğinde kimse taşın altına elini koymuyor. ‘Siz yapın’ diyorlar. 13 katılımcı var bu projede olması gereken. Biri bile katkıda bulunmadı. Maalesef, her şeyi valilik ve bakanlık bütçesiyle halletmeye çalışıyoruz.
HİÇ KİMSE GÜCENMESİN AMA...
Zeytincilikle ilgili bir hassasiyetimiz var. Türkiye’deki zeytin varlığı 197 milyon. Ağaç sayısı bu! Biz her yönüyle zeytine sahip çıkıyoruz. Şimdi kadastral yol açalım diye iş makinesiyle girsek millet ayağa kalkacak. Ama bizim o yolları üreticimiz, yetiştiricimiz için açmamız gerekiyor. Tıkandık. Bunu da aşacağız. Bu arada, önemli bir gelişme olarak Zeytinyağı ve Zeytin A.Ş.’yi kuruyoruz. Güney Ege Kalkınma Ajansı (GEKA), Tarım ve Orman Bakanlığı ve Valilik tarafından kuruluyor. Yeni bir başlangıç yapıyoruz. İş ve güçbirliği, ortak akılla birlikte bu sorunları da çözeceğimizi düşünüyoruz. Martta başlangıç yapacağımız, üzerinde uzun zamandır çalıştığımız bir proje var. ‘Olive Türkiye’yi Muğla’dan başlatacağız. Zeytin ve zeytinyağının başkenti biziz. Hiç kimse gücenmesin. Arkamızda üreticilerimiz var. Valimiz var. GEKA var. Cumhurbaşkanımız da, Bakanımız da orada. Başaracağız.”