Zeytin üreticisi müjde bekliyor

BU sezon rekor rekoltenin yaşandığı zeytin sektöründe prim desteğinin yine hayal kırıklığı yaşattığını söyleyen Akhisar Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Alper Alhat, “Tarım ve Orman Bakanlığı’nın açıkladığı tarımsal desteklerde zeytin ve zeytinyağı prim desteğinde hiçbir artış yaşanmadı. 2011’de zeytinyağının prim desteği 7 kuruş iken, 2020’ye kadar destek sadece 13 kuruş artarak 20 kuruşa ulaşmıştı. 2020’de 80 kuruşa yükseltilen prim desteğinde geçtiğimiz yıl hiçbir artış yapılmamıştı. Çok yüksek oranda yükselen girdi maliyetleri altında ezilen zeytinyağı üreticileri bu yıl prim desteğinde güzel bir gelişme beklerken, ne yazık ki umutları boşa çıktı. Dane zeytinde de maalesef değişen bir şey olmadı. 4 yıl önce 15 kuruş olarak ilk kez verilmeye başlanan sofralık zeytin primi hiç artmadan 15 kuruş olarak bırakıldı” diyor.

SEKTÖRDE ŞAŞKINLIK
“Zeytin ve zeytinyağı sektörüne bir şok da Ticaret Bakanlığı’ndan geldi” diyen Alhat, şu değerlendirmeyi yapıyor: “Yıllarca İspanyol ve İtalyan firmalarının tedarikçisi olmaktan kurtulup kendi ambalajlı ihracatımızın gelişmesi için ödenen ambalajlı ihracat desteklerinin artırılması beklenirken bunun tamamen kaldırıldığını görüyoruz. Oysa 2013’e kadar Destekleme ve Fiyat İstikrar Fonu (DFİF) destekleri dolar üzerinden veriliyordu. Ambalajlı zeytinyağında ton başına 650, sofralık zeytinde ise 260 dolara kadar destek alınabiliyordu. 2013’ten sonra TL üzerinden destekleme yapılmaya başlandı. Ambalajlı zeytinyağı ihracatında ton başına bin 600 liraya, sofralık zeytinde ise 630 liraya kadar ihracat iadesi ödendi. Ancak bu durum ihracat desteklerinin yüzde 85 oranında erimesine yol açtı. Ancak bu desteğin de artmasını beklerken, Resmi Gazete’de yayımlanan kararname ile zaten az olan ambalajlı zeytin ve zeytinyağı ihracat desteğinin tamamen kaldırılması şaşkınlık yarattı. Sonuç olarak, bu iki gelişmenin zeytin ve zeytinyağı sektöründe şaşkınlık yarattığını söylemek istiyorum. Seçimlerin yaklaştığı bu dönemde her sektöre müjdeli haberler verilirken, bizim mağduriyetimizin de giderileceğini ümit ediyorum.”

Gurme şehir Akhisar

GEÇMİŞİ M.Ö. 7000’lere kadar uzanan Akhisar, pek çok kültüre ev sahipliği yaptı. Roma döneminde sanayi kenti, yakın tarihte ise Rumeli ve Balkan göçmenleriyle tüm bu çeşitliliği mutfak kültürüne de yansıttı. Akhisar’da onlarca farklı sokak lezzeti bulunuyor. Birçoğu yürüme mesafesinde olan restoranlar harika bir deneyimin de kapılarını açıyor. Söz gelimi ‘Akhisar Katmeri’, içeriği açısından Gaziantep başta olmak üzere diğer yörelerde yapılanlardan çok farklı. İçine tulum peyniri, yumurta ve maydanoz konulup tereyağı ve sac üzerinde pişirilen bu lezzet deyim yerindeyse yedikçe yenilesi bir özelliğe sahip.
TAM BİR LEZZET DİYARI
‘Akhisar Köfte’ ise Akhisar denildiğinde akla ilk gelen lezzet... Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından da tescillenmiş bir lezzet olan Akhisar Köftesi, 2012’de coğrafi ürün olarak da tescillendi ve artık bu kaliteyi tüm dünya kabul ediyor. Tamamen dana etinden ve baharatsız yapılan Akhisar Köfte, tereyağı içinde pişirilen pideler ve acı sosla servis ediliyor. Yanı sıra gazozdan kokoreçe, aşureden yoğurt tatlısına kadar müthiş bir lezzet şöleni sunan ilçede, kuzu kokoreç, dana kokoreç, uykuluk, kelle ve dalakla taçlandırılan kokoreçler bir başka yerde yiyemeyecekleriniz arasında yer alıyor. ‘Akhisar Surası’ ise kaburga dolması olarak da bilinen bir et yemeği. İç kısmına her türlü malzeme eklenen Akhisar Surası yine yöresel lezzet efsaneleri arasında bulunuyor. Bir diğer örnek, Akhisar’a özgü ‘Dört Mevsim Gazozu’. Ayrıca, hamurun susamla birlikte zeytinyağında kızartıldığı ‘Susamlı Lokma’, Şam tatlısı ve revaniyi andıran ‘Akhisar Yoğurt Tatlısı’ da yine ün salmış Akhisar lezzetlerinden sadece birkaçı. aşığıyız. Severek yapınca da başarı kaçınılmaz oluyor” şeklinde konuşuyor.