Güncelleme Tarihi:
Â
- Salkım Sokak No: 3 adlı kitabınızın kahramanı Mert’in gözüyle anlatılan hikayeyi okuyoruz…Masum, naif, isyankar, soruları olan, çıkmazları, çözümleri ile o yılların masumiyeti, aile ve mahalle yapısı ile İzmir’in, Türkiye’nin ve göç almışların gözü ile her açıdan çok doğru tespitlerle aktarılmış bir kitap. İlk olarak hikayeyi neden çocuk Mert’in gözüyle anlatmayı tercih ettiniz?
İCLAL AYDIN: Kurgunun akışına çok özenli çalışsam da çoğunlukla hikayenin kendiliğinden akışına teslim oluyorum. Kahramanları dinlemeyi seviyorum. Bu kez de öyle oldu. Mert kendiliğinden geldi ve anlatmaya başladı. Ben de ortaya çıkan ilk 10 sayfadan sonra sözü ona bırakmaya karar verdim.
- Edis karakteri ile Makedonya aile yapısını, sert, kuralcı dedesini tanıyoruz ve yine Edis ile okuyucuyu yerlebir eden ülkemizin acı gerçeklerine çevriliyoruz. Çatışmalar, göçler, doğal afetler… Bu kadar acı olayın anlatıldığı ama her daim tatlı bir tebessümle okuduğum kitapta bırakmak istediğiniz esas etki neydi?
İCLAL AYDIN: Hayat adil değil. Hayat kolay değil. Hayat çok zor. Gittikçe daha zor. Dil değişiyor. Kültür değişiyor. Toplumsal yapı değişiyor. Sınıflar arasındaki uçurum yükseldikçe yükseliyor. Kitaplar olmasa, sanat olmasa bazen nasıl katlanılır bu kadar zorluğa bilemiyorum. Bildiğim ve tercih ettiğim teselli yolunu okurumla paylaşıyorum.
Â
- Kesinlikle teselli ediyor! Peki artık İzmir’desiniz… Yer değiştirmek radikal kararlardan. Buraya gelmeye nasıl karar verdiniz?
İCLAL AYDIN: İzmir’i çok seviyorum. İstanbul artık katlanılmaz olmuştu. Bundan çok söz ettim zaten ama benim için yer değiştirmek yenilenmekle eş. Ama sanırım artık biraz duracağım.
Â
- 16 kitabınız var. Size ait bir üslubunuz var. Farklı bir üslup denemek istediğiniz oluyor mu hiç?
İCLAL AYDIN: Her kitaba başladığımda, yazı masasına her oturduğunda elbette yeni bir şeyler söylemek yeni yollar denemek istiyorum. Öte yandan kendi sesimi de kaybetmemeye gayret ediyorum. Bu kitapta sanırım çok yüksek farklılıklar olmasa da kendi sesimi koruyarak yeni bir dil yakalayabildim.
Â
- Çok doğru tanımladınız, size ait ses ve diliniz var. Son kitabınızdaki mahalle gibi İzmir’de ve aslında ülkemizde farklı etnik kökenler mevcut. Her iki taraftan analiz edecek olursanız göç meselesine nasıl bakıyorsunuz?
İCLAL AYDIN: Kimin hangi sebeple nereden nereye göç ettiği elbette önemli. Tabii ki özellikle bu dönemde böyle bir konuyu seçmemin nedenleri vardı. Göçtüğü yere değer katandan kim şikayet eder ki? Almanya’da altı yıl yaşadım. Orada bir misafir sanatçıydım. Misafirliğin kurallarına uygun yaşarken, bana yabancı o kültürden aldığım değerleri de kendi hayatıma kattım. Bu benim kişisel hikayem ve tercihim elbette.
Â
- ‘Üç Kız Kardeş’in hem kitabı hem dizisi çok tuttu. Eserlerinizi yazarken Türk toplumunda gözlemlediğiniz kriterler nelerdir?
İCLAL AYDIN: Bizden hikayeler anlatmayı her zaman çok seviyorum. Dediğim gibi aslında ihtiyacım olan iyileşmeye giden yolları, mesela toplumun eski güzel parçalarını anımsamak gibi, okurumla paylaşıyorum.
Â
- Sanki yüreğinizden yazıyorsunuz. Duygusal yanınız üretim aşamasında müthiş bir enstrüman. Peki duygusal yanınızın hayatınızı zorlaştırdığı anları oluyor mu? Daha katı veya duygusallıktan uzak bir tavırda olmayı ister miydiniz?
İCLAL AYDIN: Yalan yok, isterdim. Kreatif sürecim sonrasını zaman zaman bir iş kadını gibi de yönetmem gerekti. Sanatçı tarafımı duygusallığım çok beslerken iş kadını tarafım pek başarılı olamadı. Keşke eşit oranda olabilseydi.
Â
- Zor süreçlerden geçerken nasıl bir ruh halinde oluyor, kendinizi nasıl motive ediyorsunuz?
İCLAL AYDIN: Güzel üzülürüm. Sonuna kadar. Bitene kadar. Yıllar ilerledikçe daha çok içime kapanır oldum. Günlerce evden çıkmadığım olur. Dediğim gibi kitaplar en büyük kurtarıcım.
Â
- Yazarlığın dijitale geçişi ile okuyucu kitlesini etkilendiğini düşünüyor musunuz?
İCLAL AYDIN: Bu konuda size çok net bir yanıt veremem. Çünkü gerçekten eski ve köklü bir okul kitlem var. Tabii ki daha genç bir okur grubunu da yakalamayı isterim. Bu da sanırım dijitali iyi takip etmekle mümkün. Ama dijitalin yazarları başka bir rüzgar estiriyor.
Â
- İlham olan bir yazarsınız. Sizin ilham aldığınız kişiler, eserler ya da durumlar var mı?
İCLAL AYDIN: Tüm güzel sözleriniz ve yorumlarınız için teşekkür ederim. Umarım öyledir. İlham meselesi, benim için çok önemli. Hemen hemen her yıl en az 10, 15 biyografi okur, izler ve insanları çok dinlerim. Başarı hikayelerinin yanı sıra başarısızlıklar da beni çok etkiler. Hatta hiç başarı olmasına gerek yok, çok sıradan bir yaşam öyküsü bile benim için çok değerlidir. Sabah erken kalkmak, denize ve yeşile bakmak, bir de sabahın seslerini dinlemek ah ne çok şey hatırlatır...
Â
Â
Â
SOHBETTEN Ä°ZLENÄ°MLERÄ°M
Â
- O kadar dingin, o kadar sakin ki içimi bir huzur bulutu kapladı.
- Bence sünger gibi hayatında, etrafında olup biten her şeyi her zerresi ile içine çekiyor ve içindeki o huzur bulutunun içinde her şey ‘İclalleşiyor’, dönüşüyor.
- Esprili.
- İnsana güven veren bir tarzı var.
Â
Â
Â
İKİLİ SEÇENEKLERDEN BİRİNİ SEÇİN
Â
- Yürüyüş-Koşu: Yürüyüş
- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek
- Susmak-KonuÅŸmak:Â Susmak
- Dans Etmek-Oturmak:Â Oturmak
- Klasik-Modern: Klasik
- Dobra-Politik:Â Politik
- Samimi-Mesafeli:Â Mesafeli
- Uykucu-Uykusuz:Â Uykusuz
- Sakin-Heyecanlı: Sakin
- Kitap-Dergi:Â Kitap
- DoÄŸa-Konfor:Â DoÄŸa
- Kedi-Köpek: Kedi
- Güneş-Yağmur: Yağmur
- Çay-Kahve: Kahve
- Et-Ot:Â Ot
- Disiplinli-Rahat:Â Disiplinli
- Unutur-Affetmez:Â Unutur
- Tatlı-Tuzlu: Ekşi
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: İtalyan Yemeği
- Şarap-Rakı: Şarap
- Esprili-Ciddi:Â Esprili
Â
Â
Â
KÄ°MLÄ°K
Â
- Burcu: BaÅŸak.
- Okuduğu okullar: İlk, orta, lise Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Tiyatro.
-Bekar-aile: Bekar.
- İlgi alanları: Yemek yapmak.
Â
Â
Â
- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Sevgi.
- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Evim.
- Yüzde yüz güvendiğin kişi?: Kimse.
- Yüzde yüz bilmek istediğin şey? (kimsenin bilmediği ve senin öğrenmek istediğin bir şey): Ölümden sonra ne var?
Â
Â
Â
KÄ°MSÄ°N?
Â
- Kimin beyninde olmak isterdin? -düşüncelerini merak ettiğin-: Christopher Nolan.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp algılamak isterdin?: Aristotales.
- Bir eser olsan hangisi olurdun?: Claude Monet tablosu. Mesela Nilüferler.
Â
Â
Â
NOKTALI YERLERÄ° DOLDUR
- ….. çok iyi yaparım: Davet yemeklerini çok iyi yaparım.
- ….. hiç beceremem: Dikiş ve marangozluk hiç beceremem.
- Çevrem beni ….. olarak tanımlar: Çevrem beni çok sakin biri olarak tanımlar.
- Az kişi bilir ben aslında ….. biriyim: Çok komik biriyim.
Â
Â
Â
MANEVÄ° ANLAMDA YAÅžAMDAN
Â
- Kazandıklarım: Okurlarım.
- Yatırımlarım: Eğitim burslarım.
Â
Â
Â
SANA DAÄ°R KISA KISA
Â
- Yazar olmasan ne olmak isterdin? Aşçı.
- 30 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Bir ara bayağı zorlanacaksın ama geçecek.
- Hayat motton varsa nedir? Her şey geçer.
Â
Â
Â
Ä°YÄ° KÄ°...
Â
- İyi ki yapmışım: Kızım.
- Ä°yi ki kabul etmiÅŸim: Ä°ki aile.
- İyi ki başladım: Roman yazmak.
- İyi ki yapmamışım: Şarkı söylemek.
Â
Â
İlandır