Güncelleme Tarihi:
TÜRK sanayicisinin uzun yıllar yüksek faiz, düşük kurdan büyük zarar gördüğünü, son günlerde döviz kurlarında yaşanan gerilemenin yeniden o günlere dönülmesi riskini hatırlattığını kaydeden Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, yeniden bu duruma düşülmemesi gerektiğini söyledi.
2000'li yılların başında yüksek petrol fiyatlarının, ardından 2008 küresel finans krizinin aşılmasına yönelik fonlama politikalarının yarattığı küresel likidite bolluğunun Türkiye'ye sıcak para akışını hızlandırdığını kaydeden EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, "Zira küresel spekülatörler yüksek faiz ve ucuz hisse senetleri imkanlarından yararlanmak istiyordu. Bu durum yerli sanayicilerin bir taraftan yüksek finansman maliyetine neden olan yüksek faiz diğer taraftan da küresel piyasalarda rekabet gücü kaybına yol açan düşük reel kur makası arasında sıkışmalarına neden oluyordu. Sanayicinin bu makası etkilerini gidermek için bulabileceği çözüm ise ithal girdiye yönelmekti. Bu durum üretim artışını getirse de istihdam artışını sınırlıyordu. Bu sürecin sürdürülemez olduğunu yavaşlayan büyüme ve duran ya da gerileyen ihracat ile anladık. Türkiye'nin gerçekçi değerlenen yani ithalatı cazip kılmayan, ihracatı cezalandırmayan düzeyde döviz kurlarına ihtiyacı olduğunu artık hepimiz biliyoruz. Sermaye hareketlerinin serbest, ülkeler arası faiz farklarının olduğu bir ortamda böylesi kur düzeyini yakalamanın güç olduğunu da görüyoruz. Ancak Ocak ayından Temmuz sonuna kadar olan bölümde yarım dolar ve yarım euro'dan oluşan döviz sepeti yüzde 5 düzeyinde geriledi. Ağustos sonlarına doğru bu gerileme daha da belirginleşti. Ayrıca kredi faizlerinde belirgin bir artış yaşandı. Sanayicinin kullandığı kredilerin faizi neredeyse yüzde 20'ye dayandı. Hükümetimizin KGF desteği olmasaydı şimdi çok sayıda işletme zora düşmüş olacaktı" diye konuştu.
"ÜLKEMİZİN GELECEĞİ SANAYİLEŞMEKTE"
Bu gelişmelerin gerisinde yine büyük miktarda sıcak para girişinin bulunduğuna dikkat çeken Başkan Yorgancılar, 2016 yılı sonunda Türkiye'nin CDS (Credit Default Swap- Kredi Temerrüt Takası) priminin 277 düzeyinde olduğunu hatırlattı. 17 Ağustos ortasında bu primin 174'e gerilediğine dikkat çeken Yorgancılar şunları söyledi:
"Bu düzey Brezilya ve Güney Afrika'dan sonra kırılgan beşli içindeki en yüksek düzey olsa da, Türkiye'de faizlerin yüksek olması sıcak parayı Türkiye'ye yönlendirdi. Nitekim 2017 yılının ilk yarısında 2.2 milyar doları hisse senetleri, 15.3 milyar doları da borçlanma senetleri için olmak üzere 17.5 milyar dolarlık sıcak para girişi gerçekleşti. Ağustos ayı sonuna doğru kurlarda düşüş gerçekleşti. İhracatçılar kurlardaki bu gerileme ve dalgalanma nedeniyle fiyat vermekte zorlanıyor. Bu da ihracat artışını yavaşlatıyor. Türkiye'nin daha çok ihracatla büyümesi, daha çok döviz kazanması gereken bir döneme giriyoruz. FED'in faiz artışına gidecek ve bilanço küçültmeye başlayacak olması Türkiye'nin döviz rezervlerinin güçlü olmasını gerektiriyor. Bu sağlamanın en iyi yolu ise sıcak para girişi değil ihracat artışıdır. İhracat artışı için ise kurlarda gerileme değil istikrar gerekiyor. Bunun için Merkez Bankasının faiz-kur dengelerini yeniden ama dikkatli olarak gözden geçirmesi zorunlu hale geldi. Kuşkusuz bankacılık sektörüne de kredilerin hem miktarı hem de faizi boyutundan önemli işlevler düşüyor. Ülkenin geleceği sanayileşmeye, sanayileşme ise düşük reel faiz, gerçekçi kurlara ihtiyaç duyuyor."
İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAFLI