Güncelleme Tarihi:
Moda endüstrisinde yılda 80 milyar giysi üretildiğini belirten Kipöz, "Ailemin tüm kıyafetlerinin kullanımına tanık oldum, bir kısmını kullandım ve bir gün onlarla ne yapacağımı hiç düşünmeden sakladım. Şimdi o giysileri kalıp yerlerinden sökerek onların üreticisi, tasarımcısı hem de kullanıcısı olarak tasarım dokunuşuyla başka kimliklere büründürüyorum. Eskiden aile büyüklerimiz giysileri atmaz, sökükleri diker ya da eskilerden yola çıkarak yeni giysiler üretirdi. Bugünse giysilerin ömrünü uzatmak yerine kullan-at kültürünün yarattığı tüketim dünyasında gereğinden fazla giysiyi düşük bir bedele alabiliyoruz" dedi.
"ATIK GİYSİLERİN SONU"
Küresel modanın yarattığı üretim ve tüketim anlayışına karşı benimsenen yavaş modada eski giysilerin yeniden değerlendirildiği bir süreç yaşandığını belirten Doç. Dr. Kipöz, yavaş modanın zamanla değil kaliteyle ilgili olduğuna dikkat çekti. Kipöz, "Her yıl en az 11 milyon giysi yakılmak veya gömülmek üzere atık merkezine gönderiliyor. Yakılan giysiler karbondioksit salınımına, gömülenler kanalizasyona karışıp zehirli kimyasalların salınımına neden oluyor. Bugün alışverişe çıktığımızda 5 tane tişört alabiliyoruz. Bundan 20 yıl öncesine göre yüzde 400 fazla tüketiyoruz. Böylece zenginleştiğimiz yanılgısına kapılıyoruz, ancak düşük bedellere aldığımız pek çok giysi bizim için bir anlam ifade etmiyor. Ayrıca bir giysiyi bu bedele alabilmemiz için tedarik zincirinin öbür ucundaki giysiyi üreten işçinin nasıl bir bedel ödediğini düşünmüyoruz" diye konuştu.
Modanın yarattığı bu görünmez şiddete karşı ve eski giysilerin yıpranmış dokularını onları incitmeden onarabilme düşüncesi hareket ettiğini kaydeden Doç. Dr. Kipöz, hiçbir canlıyı incitmeme ilkesi olan Ahimsa felsefesinden etkilendiğini, geri dönüştürme atölyeleri yaptığını aktardı. Doç. Dr. Kipöz, atölyelerde Türk kadının sahip olduğu yapma, sökme, dikme, onarma becerilerini kullanarak tasarım dokunuşuyla giysilere yeni çehreler ve kimlikler kazandırmayı amaçladığını ifade etti. Bu anlayışı geniş kitlelere ulaştırmak amacıyla "Sürdürülebilir Moda" adlı kitabın editörlüğünü yaptığını belirten Doç. Dr. Kipöz, kitapta farklı disiplinlerden gelen Gülsüm Baydar, Mine Ovacık, Otto von Busch, Duygu Atalay, Dilek Himam ve Kevin Hilton'un makaleleri ile tasarımcı Bora Aksu'nun önsözü ve sanat tarihçisi Ayşegül Kurtel'in söyleşinin yer aldığını bildirdi.