Güncelleme Tarihi:
Konstipasyonu genel olarak bağırsak hareketlerinin normalden daha az gerçekleşmesi olarak da tanımlayabiliriz. Konstipasyon genel olarak çok büyük majör bir hastalık değildir, yalnız yaşam kalitesini ciddi anlamda etkileyen bir problemdir. Endişe edilecek bir sağlık sorununa yol açmasa da konstipe olan hasta şikayetleri geçene kadar kendini şişkin, yorgun, depresif hissedecektir. Dışkılama arasındaki normal süre kişiden kişiye değişiklik gösterebilir. Gün içerisinde 3 defa dışkılama yaşayan kişilerde olabilir, 3 günde bir dışkılama yaşayanlarda olabilir. Yalnız 3 günden daha uzun bir süre dışkılayamama durumu dışkıyı daha sert bir hale getirerek durumu zorlaştırır. Yani haftada 3 günden uzun sürelerde dışkılama yaşanmamasına kabızlık denir.
NEDENLERİ VE TEDAVİSİ
Kabızlığın birçok sebebi olabilir. Bunlardan bir kaçını; beslenme, genetik yatkınlık, çevresel etmenler, stres olarak sıralayabiliriz. Özellikle beslenme bağırsak hareketlerini çok etkileyen bir etmendir. Günlük diyetin lif oranının düşük olması, karbonhidratın fazla alınması ve en önemlisi gluten içeren karbonhidrata düşkün bir millet olmamız bağırsak şikayetlerimizi arttıran önemli sebeplerden biri. Bununla birlikte diyetle alınan laktoz da bağırsak hareketlerini etkiliyor ve sindirimi zorlaştırıyor. Peki bu durumda şikayetlerimizin azalması veya yok olması için neler yapılabilir. İlk olarak diyetle aldığımız posa ve lif oranını arttırmak gerekiyor. Bunun için daha fazla sebze tüketilmeli. Bir klasiktir her zaman daha fazla sebze ve meyve denilir ben öyle demiyorum! Daha fazla sebze diyorum ama meyvede yeterli miktarda bence günlük 100 gr asla aşmamalıyız. Posa ve lifi arttıralım derken insülin dengemizi de bozmamalıyız, kabızlık sorunu yaşayan hastaların genelinde kilo problemi görülür işte bu noktada gizli kalorilere dikkat etmek gerekir.
MEYVELER DE MASUM DEĞİL
Posa ve lifi yüksek diye ölçüsüz meyve tüketimi gizli kalori almamıza bu da günlük alınması gereken enerjinin üzerine çıkmamıza neden olabilir. Yani meyveler sanıldığı kadar masum değil şeker içerikleri yüksek olduğu için bilinçli tüketmekte fayda var diyerek meyve tüketimi ile ilgili uyarımızı da paylaştıktan sonra posa ve lif alımını nasıl artıracağımıza geri dönüyorum. Eğer insülin direnci ya da diyabeti yoksa hastanın bence öğünler arasında mutlaka 4, dayanılabiliyorsa 8 saat olmalı. Her öğünden 1 saat sonra inflamasyon başlar ve 3 saat sürer bu sebepten metabolizmayı biraz kendi haline bırakmakta fayda var. İşte bu noktada öğünler arasında hem zaman doldurma hem de posa lif alımını artırmak için istenildiği kadar yeşillik. maydanoz, dereotu, tere, roka, iceberg marul, salatalık tüketilebilir. Kalorileri çok düşük olduğundan ben hesaplamıyorum bile. Hem midede hacim kaplayarak doygunluk hissi verecektir hem de posa ve lif içeriğinden dolayı kan şekerini dengeleyip, bağırsak hareketliliğine sebep olacaktır. Tabi posa ve lif alımı sonrası posalı gıdalar bağırsakta su çekerek şişerler dışkının bu noktada ilerlemesi için su tüketimi çok önemli. Buna ilaveten gün içerisinde 2-3 litre su tüketimini de yapmayı unutmuyoruz. Sedanter bir hayat sürmek, lavabo ihtiyacının sürekli ertelenmesi de kabızlık sebebi olabilir. Rutinde laksatif özellikli ilaçlar yada müshillerin kullanımı da kabızlığa sebep olacaktır. Bu noktada bağırsak floramızda zaten bulunan yararlı bakterileri probiyotikleri kullanabiliriz. Probiyotik kullanımı bağırsağı normal formuna getirmede faydalı olacaktır. Bu sebepten düzenli olarak bence bir ömür kullanmakta bir sakınca yok yalnız en az 6 ay diyoruz. Piyasada bulunan probiyotiklerin fiyatı oldukça yüksek. Bu nedenle doğal probiyotikler de yararlı olacaktır. Kefir, ev yapımı turşu suyu gibi...