Güncelleme Tarihi:
Timur TARLIĞ/İZMİR, (DHA) - EGE Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ESİAD) 'Ekonomi Gazeteciliği' konulu toplantıda, Hürriyet Gazetesi Yazarı Vahap Munyar'ı konuk etti. Munyar, ekonomi gazeteciliğinin gelişim sürecini anlattı.
ESİAD, ekonomi gazeteciliğinin önde gelen isimlerinden Hürriyet Gazetesi Yazarı Vahap Munyar'ı ağırladı. Munyar, ESİAD toplantı salonunda gerçekleştirilen söyleşide, ekonomi gazeteciliğinin Türkiye'deki gelişimini, reklam veren, patron ve siyasilerin ekonomi gazeteciliğine etkisini anlattı. Munyar, 25 Ocak 1980 kararlarından sonra ekonomiye olan ilginin arttığını anlattı. Nazlı Ilıcak ile ilgili bir anısına değinen Munyar, şöyle konuştu:
"Tercüman Gazetesi'ne gitmem gündeme geldiğinde, okuldaki bütün sol fraksiyonlara 'beni afaroz eder misiniz' dedim. 'Git fark etmez' dediler. Tercüman Gazetesi'nde 2.5 yıl çalıştım, ayrılırken Nazlı Ilıcak istifamı kabul etmek istemedi. 'Burada devam edeceksin' dedi. Nazlı Hanım'a muhabirken çalışmak kolay, ileride köşe yazısı yazma hedefim var, görüşlerimiz uymazsa olmaz dedim. 'Ben senin yerinde olsam, asla ekonomi muhabirliğini bırakmam. Siyaset kolaydır, Demirel söylüyor, ben yazıyorum. Ekonomi muhabirliğini öğren bu işin peşini bırakma' dedi."
BİR SATIRLIK EKONOMİ HABERİNİN ETKİSİ
Ekonominin büyümesi, şirketlerin reklam verebilir hale gelmesiyle gazetelerin ekonomi sayfalarının arttığını belirten Munyar, "1985'te İstanbul Menkul Kıymetler Borsası kuruldu. Şirket haberciliği önem kazandı. O şirketlerin hissesini almış küçük hissedarlar vardı. O şirketle ilgili haber alıp, ona göre karar versinler diye şirket haberciliği gelişti. Etkisi ile ilgili şöyle bir anım var. Hürriyet'te muhabir olarak çalışırken, her gün 1.5 sütunda, 8-9 şirket haberi vardı. Ama hepsi birer satır. O dönem Pamukbank'ın istihbarat müdürü ziyarete geldi. 'Biz sizin bu haberlerinizi kesip saklıyoruz. Hürriyet Gazetesi'nde bir satır da olsa bu sayfaya girmiş olmak, kredide bu şirket için avantaj sağlar' dedi. O zaman şirket haberlerinin değerini anlamaya başladım ve hiç unutmadım" diye konuştu.
'EKONOMİ SAYFALARININ SAYISI YÖNETİMİ RAHATSIZ ETTİ'
Ekonomi sayfalarındaki artışın gazetelerin genel yayın yönetmenlerini zaman zaman rahatsız ettiğini ifade eden Munyar, "Ertuğrul Özkök ile tartıştığımız zamanlar oldu. Gün geldi kendisi oturdu, 'Hürriyet'in gizli yayın yönetmeni' diye yazı yazdı. Sayfa sayısı öyle bir hale gelmiş ki; birkaç kez günde 22 sayfa yaptık. Son dönemlerime doğru ortalama 15 ila 17 sayfa civarındaydı. 1980'li yılların ortalarında borsaların kurulmasıyla ekonomi gazeteciliğinin yanında dergilerin de önemi ortaya çıktı. Borsa tüyolarını kapaklarında işleyerek ilgiyi arttırdılar. 100 binleri buldu satışları. Artık bu bilgileri sosyal medya, internet ve televizyonlardan almak mümkün" dedi.
'REKLAM VERENİN OLUMSUZ HABERİNİ YAPAMAZSINIZ'
Ekonomi gazeteciliğinde reklam verenlerin etkisine değinen Munyar, şöyle dedi:
"Yanlış hatırlamıyorsam reklam pastasının büyüklüğü 3 milyar doları pek geçmedi Türkiye'de. Doların düşük olduğu dönemler için söylüyorum bu veriyi. Pasta küçük ve reklam sayısı az. Belirleyici reklam veren sayısı daha da az olunca, ekonomi haberlerinde reklam veren etkisini hissettik ve hala hissediliyor. Reklam veren varsa, karşınızda onunla ilgili olumsuz haber kullanma olanağınız kalmıyor, yoksa reklam kesiliyor. Geçmişte bazı kurumlar göze alıyordu, ama artık kimse göze almıyor. Ekonomi haberlerinde patron etkisi de hissediliyor. Grubun şirketleri hakkında olumsuz haber yapamazsınız. Ben de dengeyi grubun faaliyet gösterdiği sektörlerdeki rakipleri hakkındaki haberleri ilk veren olmadım hiç bir zaman. Başkalarının kullanmasını bekledim. Kamuoyunu ilgilendiren haberlerse daha sonra kullanmayı tercih ettim. Şirketlerin iyi haberleri konusunda baskı gelirse de 'eğer kötü bir haber geldiğinde aynı büyüklükte kullanılacaksa o zaman kullanırım' derdim. Bu dengeyi böyle kurmaya çalıştım ve görevi bıraktıktan sonra da bu konuyla ilgili olumsuz geri dönüş almadım."
'FARKINDA OLMADAN KULLANILABİLİRSİNİZ'
Ekonomi gazeteciliğinde başka tehlikeli durumların da olduğunu söyleyen Munyar, "Farkında olmadan kullanılabilirsiniz. Ben bunu 1987 yılında öğrendim. O dönemlerde fiyatlarla ilgili haberler yapardık. Bir peynir firmasının sahibi bir gün karşılaştığımızda 'senin sayende çok para kazandım. Sen arayıp zam var mı diyordun, ben de 15 gün sonra olacak diyordum" dedi. Bu arada malı satıyor. Farkında olmadan kullanılmış oluyorsunuz" diye konuştu.
'REKLAM HABERLERDEN HOŞLANMIYORUM'
Reklam pastasının zamanla sosyal medyaya kaymaya başladığını anlatan Munyar, "Artık paralı haberler oluşmaya başladı. Bunlar çok istediğimiz şeyler değil. Reklamcılar sıkıştıkça, sektörlerle, şirketlerle buluşmalar diye haberi koyuyorlar. Haberi koy, 10 gün sonra reklamını al, fark etmesin okuyucu. Reklam Üst Denetim Kurulu da bu konuya eğilmeye başladı. Tütün, alkol, hastane ve ilaç sektörlerinden cezalar gelmeye başladı. Bunlarla ilgili haberler olunca kurulun ceza verebilme yetkisi var. Dava açmanız için de ceza ödemeniz gerekiyor. Süreç de uzuyor. Ben de reklam haberlerden çok hoşlanmıyorum" dedi.
FOTOĞRAFLI