Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - Mersin'de üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ın, bindiği minibüsün şoförü tarafından öldürülmesini kınayan İzmirli minibüsçüler, bu olayda sadece cinayeti işleyenin değil, hiçbir kriter aranmadan minibüs şoförlüğü yapılmasına olanak tanıyanların da sorumluluğu bulunduğunu ve cezalandırılmaları gerektiğini savundu.
İzmirli minibüsçüler, Özgecan Aslan'ın, "meslektaşları" olarak kabul etmeseler de evine gitmek için bindiği minibüsün sürücüsü tarafından öldürülmesini, araçlarına astıkları üzerinde "siyah kurdele" resmi ile "Özgecan Aslan'ın öldürülmesini nefretle kınıyoruz" yazısı bulunan afişle protesto etti.
İzmir Minibüsçüler Esnaf Odası'na da ev sahipliği yapan Gaziemir minibüs son duraklarında bir araya gelen oda yönetimi ve minibüsçüler, yaptıkları basın açıklamasıyla hem olaydan duydukları derin üzüntüyü hem de bu ve benzeri acı olayların önüne geçilmesi için alınması gereken tedbirleri dile getirdi.
Oda başkanı Taner Uğuz, İzmir Esnaf ve Sanatkar Odaları Birliği Başkan Vekili İbrahim Bayram'ın da katıldığı basın açıklamasında, Özgecan Aslan'ın vahşice öldürülmesi olayının Türkiye'de 7'den 70'e herkesi yasa boğduğunu, olayın minibüste meydana gelmesi nedeniyle kendilerinin ayrıca üzüntü içinde olduklarını ifade etti.
İzmirli minibüsçüler olarak olayı nefretle kınadıklarını dile getiren Uğuz, minibüs esnafı olarak tüm yolcularını, kendilerine emanet namusları olarak gördüklerini söyledi.
- "İzmir'de her dileyen minibüs şoförlüğü yapamıyor"
Uğuz, oda olarak bu ve benzeri üzücü olayların yaşanmaması için mesleki sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini belirterek, bu kapsamda yaklaşık 8 ay önce başlattıkları çalışmayla İzmir'de ehliyeti olan dileyen herkesin minibüs şoförlüğü yapamaması için İzmir Büyükşehir Belediyesi işbirliğiyle Ulaşım Koordinasyon Merkezi'nden (UKOME) karar çıkarttıklarını kaydetti.
Bu kararla birlikte Türkiye'de sadece İzmir'de, minibüs şoförlüğü yapacak kişilerde, sadece ehliyeti ve SRC belgesi değil, sabıka kaydı, uyuşturucu ve keyif madde kullanımına ilişkin rapor, trafik kurallarına uyumu bakımından o güne kadarki trafik ceza durumu belgesi istenildiğini anlatan Uğuz, şunları söyledi:
"Esnaf birliği ve büyükşehir belediyesiyle birlikte 'şoför tanıtım kartı' oluşturuldu. Bu tanıtım kartını alabilmek için de belirli kriterler koyduk. Uyuşturucu bağımlılığı, uyuşturucu testinden geçiriyoruz, sabıka sicil kaydı istiyoruz. Sabıkası olan kişi, şoför kartını İzmir'de alamıyor. Bu sürücü kartı olmadan İzmir'de minibüste şoför çalışamıyor. Yine eğitimlerimiz yaklaşık 6 aydır devam ediyor, emniyetten, diğer birimlerden eğitimler veriyoruz. Şoförlerimize nasıl çalışacağı, müşteriye nasıl davranacağı hakkında eğitimler veriyoruz."
-"Tek sorumlu cinayeti işleyen değil"
Uğuz, aldıkları tedbirleri bu tür acı olayların önüne geçilmesi için bir zorunluluk ve mesleki sorumluluk olarak gördüklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Basından takip ediyoruz, işte emanetmiş 3 günlük çalışmış, 5 günlük çalışmış böyle bir şey yok. Üç günlük çalışacaksın, 20 yaşında gencecik fidanın canını alacaksın; ondan sonra bir mal sahibi olarak kendini savunacaksın bunun savunulacak hiçbir yanı yok. Ne oda olarak var, ne federasyon olarak var, ne mal sahibi olarak var. Hiçbir şekilde bunun savunması yoktur. Biz bu olayda İzmir minibüsçüleri olarak, her türlü ceza hafif kalsa da en ağır cezanın verilmesini istiyoruz. Ayrıca, ben şunu söylüyorum, bu olayda, sadece bu olayı işleyenler değil, yetkili kim varsa gerekli cezayı alması lazım."
- İzmir'deki minibüslerde kameralı ve GPRS'li takip
Uğuz, şoför yeterliliğinin yanı sıra minibüslerde güvenli yolculuk için bu olaydan çok önce çeşitli güvenlik tedbirlerini de hayata geçirdiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:
"İzmir'de yolcularımız için gerekli tedbirleri aldık, bundan kimsenin endişesi olmasın. İzmir merkezde çalışan bin 117 aracımız, GPRS araç takip sistemi ile hangi güzergahta çalışıyor, güzergah dışını çıkıyor mu çıkmıyor mu, oda olarak ve belediye olarak kontrolümüzde. Ayrıca 700’e yakın aracımızda şu an kamera sistemi faal durumda, kalan 300-315 civarında bir aracımızda da en kısa zamanda kamera sistemine geçilecek. GPRS'ten ve kameradan yolcularımızın güvenliği denetleniyor. İzmir'de böyle bir endişeye gerek yok ama maalesef olan olaydan hepimiz üzgünüz."