Güncelleme Tarihi:
Nevra UÇKAÇ/İZMİR, (DHA) - İZMİR'de düzenlenen 'TÜSİAD 2018 SÜR Konferansı'nda konuşan Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "Sürdürülebilir ekonomi kalkınma stratejisi üzerine TÜSİAD olarak uzun dönemdir çalışıyoruz. Türkiye'ye baktığımızda birçok problem var ama gerçekten sürdürülebilir ekonomik kalkınma stratejisine ihtiyacımız var" dedi.
TÜSİAD tarafından iş dünyasında sürdürülebilirlik farkındalığının artırılması için her sene düzenlenen 'TÜSİAD SÜR Konferansı', bu yıl İzmir'de yapıldı. Başarılı sürdürülebilirlik uygulamalarını ve bu uygulamaların toplumsal etkilerini sergileyen sunum ve performansların yer aldığı etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yaptı. Konferansta, Türkiye'nin önde gelen şirketlerinin temsilcileri, kendi sektörlerinde sürdürülebilirlik uygulamalarının oluşturduğu etkileri anlattı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, Türkiye olarak zor süreçten geçildiğini vurgulayarak, tüm çabaların sürdürülebilirliği sağlamak için gösterildiğini söyledi.
İzmir'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Bilecik, "Sürdürülebilir bir ekonomi kalkınma stratejisi üzerine TÜSİAD olarak uzun dönemdir çalışıyoruz. Türkiye'ye baktığımızda birçok problem var ama gerçekten sürdürülebilir bir ekonomik kalkınma stratejisine ihtiyacımız var. Bugün içinde bulunduğumuz muhtelif zorluklara rağmen emin olun sürdürülebilirliği fazlasıyla konuşmanın gerektirdiği bir süreçten geçiyoruz" diye konuştu.
BİLECİK: TECRÜBELER SON DERECE ÖNEMLİ
Eldeki kaynakların daha verimli kullanılması gerektiğini vurgulayan Bilecik, "En başta cinsiyet ayrımcılığı olmak üzere ayrımcılıkla nasıl mücadele edebiliriz ve daha yaşanabilir şehirlere nasıl geçiş yapabiliriz, bunları düşünmeliyiz. Çevreden insana, insan haklarından nitelikli eğitime kadar sürdürebilir kalkınmanın iş dünyası ve bütün toplum açısından kıymeti harbiyesi son derece yoğundur. Hepimiz son derece iyi biliyoruz yapılan yolculuklar çok rahat düz ve kolay olmuyor. Yolculuklarda hedefe varılacak nokta kadar yolculuğun bu süresi dahilinde alınan tecrübeler son derece önemlidir" dedi.
Sürdürülebilirliğin hem çevre hem de ekonomi için çok önemli olduğuna dikkat çeken TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, sürdürülebilirliğin zorunluluk haline geldiğini savundu.
KOCAOĞLU: TARIMDA SORUNLAR VAR
İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin çevresel sürdürülebilirlik, doğanın korunması ve kırsalın kalkınmasıyla ilgili çalışmalarından örnekler veren İzmir Belediye Başkanı Kocaoğlu ise hoyratça uygulamalara karşı yasal süreçlerde dik durarak, hukuksal haklarını aradıklarını söyledi. İzmir'in, çevre yatırımları konusunda Avrupa'nın önemli kentleriyle yarışır hale geldiğini kaydeden Kocaoğlu, "Tarımda ve kırsalda sorunlar var. Biz 'İzmir modeli' diye model yarattık. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin finans yönetimi ve yatırımları sürdürülebilir olarak götürmesine kadar birçok görevi var. Doğanın sürdürülebilirliği konusunda büyük adımlar attık. Rant kullanımı ve hoyrat tüketim baskısı daha az olsa, toplumdaki çevre bilinci daha yüksek olsa İzmir'i bugündün daha yüksek yaşam standardına sahip kent haline getirebiliriz" diye konuştu.
Kuş Cenneti için koruma tedbirleri aldıklarını ve Homa Dalyanı rehabilitasyonunu 3 yıllık çalışmayla tamamladıklarını anlatan Kocaoğlu, İzmir'de kaynak oluşturma konusunda projeler üretildiğini belirterek, "Enerji Bakanlığı'ndan 1,5- 2 yıldır randevu talep ediyorum. Biz geçen sene 180 milyon liralık elektrik kullandık. Bize İZSU Büyük Kanal Projesi kapsamında rüzgar lisansı verilse bunun 150 milyon lirasını ödeyebiliriz. Borçlanabilme özelliğimiz var. Bir yatırım yapalım 10 yıl ödeyelim istedik. Bu şekilde İzmir bugünkü parayla 200 milyon liralık kaynağa rahatça ulaşır" dedi.
'EKONOMİDE KISIR DÖNGÜ YAŞIYORUZ'
Türkiye'nin en büyük dönüşüm projesinin, İzmir Körfezi'nin yüzülebilir hale gelmesi olduğunu kaydeden Kocaoğlu, suyun sağlık açısından yüzülebilir standartta olduğunu; ancak kalite sorunu yaşandığını dile getirdi. Hedeflerinin, evinden mayosuyla çıkan İzmirlilerin, istediği yerden denize girebilmesi olduğunu belirten Kocaoğlu, çevreye duyarlılıklarının örneği olarak bu hedefi yakalayacaklarını savundu. Ekonomiyle ilgili de bazı değerlendirmeler yapan Kocaoğlu, bu alanda eğitim almış biri olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Biz ekonomide uzun süredir hep krizlerle karşılaşıyoruz. Krizin şiddeti ne kadar hafif olursa o kadar kısa sürede geri geliyor. 2001 krizi derin bir kriz olduğu için 16 yıl sonra yeniden etkisini gösterdi. Bunun temel nedenini araştırmamız gerekiyor. Parayı dışardan buluyor ve borçlanıyoruz. Tasarruf eden bir toplum değiliz. Hep taşıma suyla değirmen döndürüyoruz. Borçlar çığ gibi katlanarak büyüyor. Bunu 81 milyonun kaybı olarak düşünüyorum. Bu sorun ekonomide kısır döngü sorunudur. Her krizde yaşama küsen insanlar oluyor. Bunu önlemenin yolu borçlanmaktan vazgeçmektir. Üretmeliyiz. Dışardan gıda maddesini almayacak tarım üretimi yapacağız. Bizim elimizi tutan bir şey mi var? Toprağını işlemeyen adama prim veriyoruz. Böyle bir uygulama olamaz. Üretim sürdürülebilmesi olması için ücret skalasının belli olması gerekir. Özel sektör nitelikli işçi bulamıyor, diye İzmir'de bir meslek fabrikası kurdum; 72 dalda meslek sahibi yetiştiriyoruz. Hizmet sektörünün talebi neyse o alanda meslek edindirmeye çalışıyoruz. Ama özel sektörde çalışmak yerine belediyede ya da devlette çalışmak tercih ediliyor. Çünkü belediyede sendika var, ücretler yüksek. Bir ülkede üretim yapılacaksa çalışma şartları iyi olan yerlerde verilen ücretin sanayideki ücretten bir tık aşağıda olması lazım. Şimdi ise 2 kat fazla."
TARIMA DESTEK İSTEDİ
Ülkedeki borç stokunun azaltılması gerektiğini kaydeden Başkan Kocaoğlu, kısır döngüden kurtulmadan, ekonomiyi sürdürülebilir hale getirmenin imkansız olduğunu savundu. Çıkış yolu için TÜSİAD ya da siyasi partilerin öncülük yapabileceğini dile getiren Kocaoğlu, "Tarım öyle bir sektör ki gençler hızla kaçıyor. Tarım nüfusunu İzmir'de az da olsa artırdık. Eğer bir insanı topraktan koparırsanız bir daha tarıma sokamazsınız. Sıkıntılı koşullarda tarım yapanların elinden tutmalıyız. Tarımın desteklenmesi lazım. Türkiye'nin hem yatırım yapacak hem tasarruf ederek kaynak yaratacak potansiyeli vardır. Yeter ki en tepeden başlayarak tasarruf masaya konsun" dedi.
FOTOĞRAFLI