Güncelleme Tarihi:
Umut KARAKOYUN/ İZMİR, (DHA)- ÇEVRE ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından Bornova, Çeşme, Seferihisar, Urla, Güzelbahçe, Karaburun, Foça, Menemen ve Çiğli ilçelerinde bazı alanların sit dereceleri (koruma statüleri) değiştirildi. TMMOB, önceki yönetmeliklere göre 1'inci Derecede Doğal Sit Alanı olarak tescil edilen ve Akdeniz foku gibi nesli tükenmekte olan deniz canlılarına ev sahipliği yapan kıyı alanlarını da içerisinde barındıran bölgelerin, 'Kesin Korunacak Hassas Alan' statüsünden çıkarıldığını öne sürdü. Düzenlemenin iptali için dava açıldığı duyuruldu.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu; Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü'nün, İzmir'deki bazı ilçelerde sit alanlarının derecelerini değiştirdiğini açıkladı. İzmir Mimarlık Merkezi'ndeki düzenlenen basın toplantısında konuyla ilgili konuşan TMMOB Dönem Sözcüsü Melih Yalçın, Bornova, Çeşme, Seferihisar, Urla, Güzelbahçe, Karaburun, Foça, Menemen ve Çiğli ilçelerinde bazı alanların koruma statülerinin değiştirildiğini, yapılan düzenlemelerin bütüncül bir yaklaşım ve bilimsel gerçeklerden uzak olduğu savundu. 1 ve 2'nci doğal sit alanlarının statülerinin 2 veya 3'e çıkarıldığını söyleyen Melih Yalçın, yeni düzenlemeler kapsamında yeniden tanımlanan koruma statülerinin, insan müdahalesini önlemeye yönelik yaptırımları gevşeteceğini, önemli doğa alanlarının risk altına girmesine neden olacağını söyledi. Değişikliğe gerekçe olarak gösterilen Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma Projesi Raporu'nun kamuoyundan saklandığını ileri süren Yalçın, "Söz konusu raporda, ekosisteme dair bilgisi ve yeterliliği olmayan uzmanlara yer verildi" iddiasında bulundu.
Rantın yüksek olduğu Çeşme Alaçatı gibi kıyı ve orman alanlarının yanı sıra daha pek çok alanda yapılaşmanın önündeki kısıtlamaların kaldırıldığını söyleyen Yalçın, geçmişte elde edilmiş koruma niteliklerinin ortadan kaldırıldığını ifade etti. Bakanlık aracılığı ile milyonlarca hektar koruma alanında çeşitli yatırımlar yapılmasının önünün açıldığını savunan Yalçın, bilimsel gerçeklerden ve bütünlükten uzak, parsel ölçeğinde yapılan uygulamalara tanık olduklarını söyledi. Melih Yalçın, "Bornova'daki, Çeşme Yarımadası'ndaki ormanlarımızın, kıyılarımızın, tüm yabani fauna ve floranın varlığı, doğal yaşam alanlarının etkili bir biçimde korunması, yönetilmesi bir yana, hızlı bir biçimde yok olmasına neden olacak bu düzenlemeler iptal edilmelidir" dedi.
GEDİZ DELTASI ELEŞTİRİSİ
Bornova ve Kemalpaşa ilçeleri için ilan edilen bölgelerde toplam 38 bin 523 hektar ormanlık alan bulunduğunu aktaran Melih Yalçın, "Bunun 22 bin 962 hektarlık kısmı kızılçam ormanı. Geriye kalan 15 bin 561 hektarı ise bünyesinde başta kızılçam olmak üzere çok çeşitli Akdeniz maki türlerinin bulunduğu, estetik, turistik, toprak koruma, hidrolojik fonksiyonları yerine getiren ormandan oluşmaktadır. Aynı şekilde Güzelbahçe, Seferihisar ve Urla Orman İşletme Şeflikleri içinde bulunan doğal sit alanlarının toplam büyüklüğü 53 bin 910 hektardır. Bunun 42 bin 108 hektarı makilik, 10 bin 963 hektarı kızılçam, 166,5 hektarı halep çamı, 38 hektarı ardıç, 6,5 hektarı defne, 24 hektarı sakız, 610 hektarı fıstıkçamı ormanıdır. Kalan 2045,4 hektar ise özel ağaçlandırma sahasıdır. Bu alanların hepsi biyolojik çeşitlilik açısından zengin ve korunması gereken alanlardır" diye konuştu. Yeni uygulamalarda daha önceden 1'inci Derece Doğal Sit Alanı olarak tescil edilen, Akdeniz foku gibi nesli tükenmekte olan deniz canlılarına ev sahipliği yapan kıyı alanlarında ve doğal kızılçam ormanlarını bünyesinde barındıran orman alanlarında 'Kesin Korunacak Hassas Alan' koruma statüsüne yer verilmediğine de dikkat çeken Yalçın, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan birçok tür için önemli bir yaşam alanı olan Gediz Deltası'nın da koruma alan sınırları ekosistem bütününde ele alınmadığını iddia etti.
Flamingo ve tepeli pelikan gibi su kuşları için önemli üreme ve beslenme alanlarını oluşturan Uluslararası Ölçekte Ramsar Koruma Alanı ilan edilen Gediz Deltası'nın Çiğli sınırında kalan bölgesinin dâhi yönetmelikte tanımlı özelliklere sahip olmasına karşın 'Kesin Korunacak Hassas Alan' olarak ilan edilmediğini söyleyen Yalçın, yapılan düzenlemelerin bütüncül bir yaklaşım ve bilimsel gerçeklerden uzak olduğu, kişisel menfaatler gözetilerek belirlendiği gerekçeleriyle yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtıklarını duyurdu.
FOTOĞRAFLI