Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - Dünyanın en zengin yedinci termal kaynaklarına sahip olan Türkiye, bu alandaki zenginliğini turizmde yatırıma dönüştürerek değerlendirmek istiyor.
Kaplıca, Talasso ve Kür Merkezleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ilgaz Nacakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, AB ülkelerinin sağlık sigortalarıyla çalışabilmek için AB standartlarına entegre olunması konusundaki çalışmalara hız verilmesi gerektiğini belirtti.
Nacakoğlu, Türkiye'nin jeotermal kaynaklar açısından dünyada ilk yedi ülke arasında yer aldığını, Avrupa’da birinci olduğunu ancak Türkiye'nin ardından ikinci olan Almanya'nın bu sektörden 20 milyar dolar gelir elde ettiği göz önüne alındığında bu potansiyelin değerlendirilemediğinin görüldüğünü söyledi.
Ülke genelinde bin 300 civarında termal tesisin bulunduğunu, bunlardan yaklaşık 180'inin bakanlık ruhsatlı olarak faaliyet gösterdiğini anlatan Nacakoğlu, son yıllarda yeni termal ve turistik tesislerle Türkiye'nin bu alanda atağa geçtiğini kaydetti.
Bir çok turizm yatırımcısının da bu alana girmeye başladığını ancak sektörün genelde iç turizme dayalı olarak büyüdüğünü ifade eden Nacakoğlu, özellikle AB pazarında tanıtım yapılmasına rağmen henüz istenen rakamlara ulaşılamadığını dile getirdi.
- AB ekreditasyonu
Bir ülkeden sağlık amaçlı turist çekebilmek için o ülkenin sağlık sigortasının tedavi masraflarını karşılama oranının çok önemli olduğuna işaret eden Nacakoğlu, şöyle konuştu:
"Tükiye'de yeni tesisler kurulmasına rağmen turist sayısı artmıyor. Çünkü AB ülkeleri öncelikle üye ülkelerde termal tesisleri değerlendiriyor. AB üyesi ülkelerdeki sağlık sigortaları, birlik üyesi ülkelerdeki termal tesislerde alınacak kürleri yüzde 100 oranında karşılıyor. AB üyesi değilseniz ülkelere ve sigorta şirketlerine göre değişen oranlarla masraf karşılıyor. Bulgaristan'ın AB üyesi olmasıyla ülkemizdeki tesislere gelen Avrupalı hasta sayısında azalma yaşandı. Sağlık turizminden pay almak için AB'deki sağlık sigortası şirketleriyle çalışmalıyız. Bunun için de tesislerimizi AB'ye akredite etmek zorundayız. Şu anda 180 termal tesisimizden sadece biri akreditedir."
Nacakoğlu, Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda yoğun bir gündemle çalıştığını, yeni yönetmelik hazırlığının bulunduğunu ayrıca tesislerin akreditasyon çalışmalarına yönlendirilmesi konusunda da olumlu gelişmeler olduğunu belirtti.
- "Termal turizm sadece kaplıca suyu ve otel değil"
Mevcut tesislerin AB'ye akredite olmasının daha büyük maliyet gerektirmesi nedeniyle bu amaca uygun yeni tesislerin kurulmaya başlandığını bildiren Nacakoğlu, yeni tesislerin akreditasyon konusunda sektöre örnek teşkil edebileceğini dile getirdi.
Termal turizmin sadece kaplıca suyu ve otel demek olmadığını, kürlerin uzun süreli olması nedeniyle misafirlerin bu süreyi sıkılmadan geçirmelerinin temin edilmesi gerektiğine dikkati çeken Nacakoğlu, "Termal turizmi bir tesis olarak değil bir ilçeyle ve kentle birlikte düşünmek gerekiyor. Sıhhat bulmak için ülkemize gelen insanları doğal, tarihi ve kültürel zenginliklerimizle tanıştırmalıyız. Örneğin onlar için arkeolojik kazı alanları gezisi, kına gecesi organizasyonu, Türk yemeği hazırlama kursu gibi etkinlikler düzenleyebiliriz" şeklinde konuştu.