Güncelleme Tarihi:
Davut CAN/İZMİR, (DHA)- İZMİR'de, Ege ve Akdeniz bölgelerindeki 11 ilin tabip odası adına yapılan açıklamayla, son zamanlarda sağlıkçılara karşı uygulanan şiddetin meşrulaştırılmaya çalışıldığı iddia edilerek, bu duruma tepki gösterildi.
Ege ve Akdeniz bölgelerinde bulunan illerden 11 tabip odasının temsilcisi, Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Sinan Adıyaman'ın da katılımıyla sağlık çalışanlarına yönelik şiddete tepki göstermek amacıyla, İzmir Tabip Odası binasında bir araya geldi. Düzünlenen basın toplantısında konuşan Prof. Dr. Sinan Adıyaman, sağlık çalışanlara uygulanan şiddetin nedeninin, hastalardan gelen kabul edilemez talepler olduğunu belirterek, "Bunlardan bazıları; öncelik sıralaması, yaşamsal risk var mı yok mu ona bakılması, gereksiz rapor istenmesi, hastayı görmeden ilaç yazılmasının istenmesi. Hasta yakınlarının kızgınlığı, onların haksız taleplerinin yerine getirilmesini gerektirmiyor. Bir hekimin hastayı görmeden ilaç yazması, açıkça suçtur. İstanbul'da, 157 hekim arkadaşımız hastayı görmeden ilaç yazdıkları için yargılanıyorlar, ancak hâlâ bu talepler devam ediyor" diye konuştu.
Prof. Dr. Sinan Adıyaman'ın ardından, İzmir Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Funda Obuz, tabip odaları adına basın açıklamasını okudu. Prof. Dr. Obuz, son dönemlerde doktorlara yönelik şiddetin normalleştirilmeye çalışıldığını belirterek, şöyle dedi:
"Hekimler ve sağlık çalışanlarına yönelik yazılı ve görsel basında, sosyal medyada karşılaşılan kimi yayınlar ve paylaşımlar sağlıkta şiddeti özendiren, şiddet göreni suçlayıcı ifadeler içermektedir. Şiddeti normalleştiren nitelikteki bu yayınlar, hekimlerin onur ve saygınlıklarını zedeleyici, toplumun hekimlere duyduğu güveni sarsıcı öğeler içermektedir. Her gün polikliniklerde yüzlerce hasta bakmak zorunda bırakılan, nöbet sonrası izin kullanmadan 36 saat aralıksız çalışan, acil servislerin artan hasta yüküyle baş etmeye çabalayan hekimler, yüzde 80'lere varan oranlarda tükenmişlik yaşamaktadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın uygulanmasından kaynaklanan sorunların sorumluları olarak hekimler ve sağlık çalışanlarının görülmesi kabul edilemez."
Hastayı görmeden ve muayene etmeden ilaç yazılmamasının, hastayı koruyan temel bir hekimlik değeri olduğunu belirten Prof. Dr. Funda Obuz, "Kuralın batsın doktor hanım, başlıklı bir yazının bir gazetede yer bulabilmesi, sadece özveriyle çalışan, insanları yaşatmak için ant içmiş hekimlerin vicdanını yaralamamakta, kuralsızlığı tüm toplumun normali haline getirmek isteyenlere açıkça destek olmaktadır. Giresun'da yaşlı bir hasta yakının ölümüyle sonuçlanan ve hepimizi üzen bu olaydan sonra basında ve sosyal medyada başlayan linç kampanyası, hekimin yargısız infazına ve görevden alınmasına neden olmuştur. Olayı tüm boyutlarıyla araştırmadan sorgulamadan hükümler vermek, basın meslek ilkelerinin yok sayılmasıdır. Bu olay özelinde gazeteciliğin verdiği sınav mutlaka gözden geçirilmelidir" diye konuştu.
Sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesi konusunda medyanın büyük öneme sahip olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Obuz, "Televizyon yayınlarının da şiddet kültürünün yeşertilmesi ve yerleşmesinde önemli etkilerinin bulunduğu bilinmektedir. Bu kültürün yarattığı olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması, toplumu kuşatan şiddet politikalarına son verilmesi ve caydırıcı hukuk kurallarının kararlılıkla uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. Sosyal medya, kullanıcılar tarafından oluşturulan bilginin basit, anlık ve çift taraflı olarak paylaşılmasını sağlayan yeni bir medya biçimidir. İnternet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan bilgi veya veriyi üreten, değiştiren, gerçek veya tüzel kişilerden oluşan içerik sağlayıcılar, kullanıma sundukları her türlü içerikten sorumludurlar. Sosyal medya, doğru bilginin yanı sıra yanlış bilgilerin de hızla yayıldığı bir ortamdır. Kişiler bu bilgileri doğrulatmaya, araştırmaya gerek duymadan yayabilmektedir" dedi.
FOTOĞRAFLI