Güncelleme Tarihi:
RÖPORTAJ: ERKAN İYİGÜNGÖR
BİR otel düşünün: 5 yıldızlı ama butik hizmet veren... Kapısından girer girmez farklı hissettiğiniz bir turizm tesisi. Yemeklerinden alınan hizmete her şeyiyle sizi evinizde hissettirecek bir otel. Tabii ki böyle huzur dolu otelin yönetimi bir kadına emanet. Sadece Genel Müdür Ebru Tuğgan da değil, hemen hemen her bölümde kadınların ağırlığı fazlasıyla hissedilen bir otel. Misafirlere sunulan Ege lezzetleri, diyetisyen eşliğinde yemekler hepsinde kadınların izi var. Evet burası Ilıca Hotel. Tesisteki bu sıcak ortamın yaratılmasında kuşkusuz en büyük pay Genel Müdür Ebru Tuğgan’ın. Burası Tuğgan’ın hayatının dönüm noktası olmuş. İşletme fakültesinden mezun olan Ebru Tuğgan’ın ilk başvurduğu ve kabul edildiği iş Ilıca Hotel olmuş. Ve 23 yaşında adım attığı otelden hiç ayrılmamış. Finans departmanında işe başlayan Tuğgan daha sonra operasyon müdürlüğü yapmış. Son 5.5 yıldır da genel müdürlük görevine devam ediyor. Otelin hayatında önemli bir yeri olduğunu anlatan Ebru Tuğgan, “Biz beraber büyüdük diyebilirim. Geldiğim günden bu yana Ilıca Otel de inanılmaz bir değişim gösterdi. Bu değişimin her aşamasında olmak, her taşının altında ne olduğunu ve geçmişe dair her şeyi bilmek benim için çok kıymetli. İnanılmaz bir gönül bağım var” diyor.
FARK YARATIYORUZ
Otel olarak en büyük farklarının olmayanı sunmak ve fark yaratmak olduğunu dile getiren Tuğgan, verdikleri hizmeti şöyle anlatıyor: “Her zaman şu örneği veririm. Tüm otellerde benzer standartlarda odalar, aynı güneş, aynı kumsal ve aynı deniz mevcut. Bizi ayıran şey, odaklandığımız deneyimler ve hizmet anlayışımızdır. Personelin güler yüzlü olması zaten olmazsa olmaz. Kapıdan gelen herkese VIP hizmet verme çabasındayız. En büyük farkımız da misafire özel bir deneyim sunma ve özel hissettirmedir. Sadece bununla sınırlı kalmıyoruz. Her zaman yapılmayanı yapmak için çalışıyoruz. Diğer oteller ve Çeşme’de ne yok? Ya da ben bir tüketici olarak neye ihtiyaç duyuyorum? Gittiğim yerde neyi bulamıyorum? Hep bu sorulara cevap arıyorum. Ve ben bir anneyim… Bir çocuk tatilde ne ister, ne düşler, ne ile mutlu olur? O nedenle buraya gelen çocukları ve tabii ailelerini mutlu etme çabasında oluyoruz. Bu otel bir deneyim merkezi diyoruz.”
DİYETİSYEN HİZMETİ
“Ben bir Ege insanıyım. Ege’de doğdum, Ege’de büyüdüm. Bu coğrafyanın çok kıymetli bir yeme-içme alışkanlığı, gastronomisi var” diyen Ebru Tuğgan, otelin mutfağının buram buram Ege koktuğunu ifade ediyor ve ekliyor: “Gelen konuklara bunu sunma çabasındayız. Ege lezzetlerini anlatmak, tattırmak ve mutfak anlamında farklı deneyimler sunmak istiyoruz. 4 yıl önce, ‘Anne eli değmiş lezzetler’ ya da ‘Peçeteye yazılmış tarifler’ diye yola çıktığımız projede önemli bir yol kat ettik. Her zaman şunu da amaçlıyoruz. Misafirlere hizmet sunarken tamamen profesyonel hizmet sunma amacında değiliz. İçimizdeki amatör ruhu kaybetmeden bu hizmeti vermekten yanayız. Çünkü iş biraz kalıplaşmış hizmete dönüyor. Bundan arınarak içimizdeki amatör ruhu ve duyguları kaybetmeden yaptığımız her yemekte bu farkı tattırmaya çalışıyoruz. Sadece Ege lezzetleriyle sınırlı kalmıyoruz. Mesela bu yıl diyet büfesi projemiz oldu. İnanılmaz takdir aldık. Gluten alerjisinin en yaygın görülen formu olan çölyak hastası ya da farklı gıda alerjenleri olan misafirlerimiz de oluyor. Biz bire bir beslenme uzmanımızla bu tür misafirlerimizle ilgileniyoruz. Farklı reçetelerle bu rahatsızlığı hissettirmeden huzurlu bir tatil geçirmelerini amaçlıyoruz.”
ANNE ELİ DEĞMİŞ GİBİ
Misafirler tarafından çok sevilen, sağlıklı yemeklerin, mezelerin yer aldığı Yasemin’in Büfesi’nden de bahseden Tuğgan, “Yasemin, Çeşme’de yaşıyor. İlk iş deneyimine bizimle başladı. Çok güzel geri dönüşler aldık. Yasemin şu anda Ilıca Hotel’le özdeşleşmiş bir marka haline geldi. Yasemin aslında bir ev hanımı. Mottomuz, ‘anne eli değmiş yemekler’ olduğu için bu hizmet Yasemin ve ekibiyle tamamen özdeşleşmiş durumda. Biraz pozitif ayrımcılık da yapıyoruz. Çünkü genelde otel mutfaklarında erkek şefler fazladır. Biz bu anlamda da fark yaratıyoruz. Aslında sadece mutfakta değil, tüm departmanlarda kadın çalışan sayısına önem veriyoruz. Sektöre göre kadın çalışan ve yönetici sayısında ortalamaların üzerindeyiz. Çünkü kadınlar yaptıkları işe biraz daha duygu katıyorlar, fark yaratıyorlar” diyor.
ÜRETİCİ DESTEKLENİYOR
Çevreci bir otel olduklarını üzerine basa basa anlatan Tuğgan, ‘topraktan sofraya’ sloganıyla başladıkları Ilıca Farm’dan da bahsediyor. “Sürdürülebilirlik herkesin gündeminde. Biz hem yerel üreticiyi destekliyoruz hem de Ilıca Farm adı altında bir tarlamız var. Burada yazlık ve kışlık ürünler ekiyoruz. Organik domates, biber, salatalık, enginar, patlıcan, şeker pancarı, marul, karnabahar, ıspanak üretiyoruz” ifadelerini kullanıyor.
TEK RAKİBİMİZ KENDİMİZİZ
“BİZ her zaman kendimizle yarış halindeyiz. Aslında her sene Ilıca Hotel’in rakibi kendisi oluyor” diyen Ebru Tuğgan, “Bu sadece benim tutkum değil, tüm ekibimin tutkusu.. Bu sebeple biz tüm kış misafirlerden gelen talepler ve geri dönüşleri değerlendirip eksikleri tamamlama çabasında oluyoruz. Her yıl yapacağımız farklılıklar, projeler kış ayında şekilleniyor. Misafir ne istiyorsa bir sonraki sene onu gerçekleştiriyorum” ifadelerini kullanıyor.
YENİ PROJELER YOLDA
ÇEŞME’NİN önemli bir değeri olan sakız ağaçlarıyla ilgili projeleri olduklarını da ifade eden Ebru Tuğgan, “Turizm ve çevre birbirinden ayrılamaz iki parça. Eğer çevreye sahip çıkmazsak sürdürülebilir bir turizm yapamayız. En başta çocuklarımıza güzel bir gelecek bırakmak için bu sorumluluk hepimizin omuzlarında. Çevreden tutun denizlere kadar her yeri korumak zorundayız. Hem yeşil yıldız hem de sürdürülebilirlik anlamında birçok belgemiz var. Üzerimize düşen her şeyi yapıyoruz. Bununla sınırlı kalmıyoruz. Çeşme’nin önemli bir değeri olan sakızla ilgili de projemiz var. Yine Ilıca Farm’da kendi sakız ağaçlarımızı yetiştirip, çıkan sakızları misafirlerimize sunduğumuz lezzetlerde kullanmayı amaçlıyoruz. Bölgenin bu endemik bitkisine sahip çıkmak istiyoruz” diyor.
TANITIM İÇİN EMEK HARCIYOR
2 aya sıkışmış bir Çeşme yaz sezonu olduğunu söyleyen Ebru Tuğgan, bu durumu aşmak için çalışmalara da öncülük yapanlardan. İlçenin çok önemli bir deneyim merkezi olduğunu dile getiren Tuğgan, daha çok insana ulaşmak ve pazar çeşitliliğini arttırmak için turizmcilerin taşın altına elini koyduğunu belirtiyor. “Çeşme çok önemli bir destinasyon. Termal, gastronomi, deniz-kum-güneş, sörf, kültür. Burada yok yok” diyen Tuğgan, “Bu arada Çeşme’de yeniden kent konseyi kurumu canlandı. Ben de bu süreçte yürütme kurulu üyeliğine seçildim. Bu noktada Çeşme’yi turizm anlamında daha iyi yerlere taşımak için farklı çalışma grupları olacak ve projeler üretilecek” diyor ve şunları ekliyor:
“2 aya sıkışmış bir Çeşme yaz sezonu var. Bu durum hem tanıtımda hem de personel bulmakta zorluk çıkarıyor. Önceliklerimizden biri sezonu uzatmak. Sezonu uzatmak için Çeşme’nin elinde birçok enstrüman var. En önemlisi müthiş bir termalimiz var. Termal konusunda tanıtımları artırmak gerekiyor. Ayrıca yurtdışı tanıtımına da odaklanmak gerekiyor. Bu yönde de hem Çeşme Otelciler Birliği hem de turizmciler olarak farklı projelerimiz olacak. Amaç burada daha uzun bir sezon. Çünkü, ‘Çeşme’de turizmden geçinmiyorum’ diyen çok az kişi vardır. Hem fuarlarla hem de bizim oteller olarak yapacağımız projelerle Çeşme’yi daha iyi noktalara getirmek amaçlarımız arasında yer alıyor Yerel yönetimlerin bu konuda desteklerini alarak ilerliyoruz...”