Güncelleme Tarihi:
Sezgisel yeme yaklaşımı, son zamanlarda çok duyulan beslenme çeşitlerinden biri. Diyetisyen Hülya Çağatay, günümüzde birçok kişi tarafından benimsenip uygulanan bu yaklaşımın nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “Diyetisyen Evelyn Tribole ve Beslenme Terapisti Elyse Resch tarafından ortaya atılan sezgisel yeme yaklaşımı, ilk kez 1955 yılında Kaliforniya’da tanımlanmıştır. Bu yaklaşımı gelenek dışı bir yöntemle ideal kiloya ulaşmak amacıyla kullanan Tribole ve Resch; sezgisel yeme yaklaşımını ‘vücudun gösterdiği açlık-tokluk sinyallerinin dinlenmesiyle oluşturulan bir beslenme biçimi’ olarak tanımlamış. Yani bu, fizyolojik açlık-tokluk ipuçlarını takip ederek yemeyi uyaran bir diyet yaklaşımıdır.”
ASLINDA HEPİMİZ DOĞDUĞUMUZDA SEZGİSEL YEME YAKLAŞIMIYLA BESLENİYORUZ
Hülya Çağatay, tüm çocukların sezgisel yeme yaklaşımıyla beslendiğini, ancak zaman içinde kontrolsüz beslenmeye yöneldiklerini söylüyor: “Aslında hepimiz doğduğumuzda sezgisel yeme yaklaşımıyla besleniyoruz. Çocuklar bu yaklaşımı benimseyen çok güzel bir örnektir. Acıktıklarında yemeklerini yerler ve doyduklarında da dururlar. Ancak yaş aldıkça bu beslenmeyi kırıp kontrolsüz beslenmeye yöneliyoruz. Aç olup olmadığımızı sorgulamadan ya da doyduğumuzu hissedemeden yemeye devam ediyoruz. Oysa yapmamız gereken çok basit; bedenimize kulak vermek. Zaten o bize ne yapmamız gerektiğini, neye ihtiyacımız olduğunu anlatıyor.” Son zamanlarda birçok danışanının kendisine sezgisel beslenmeye dair sorular sorduğunu anlatan diyetisyen Çağatay, sosyal platformlardan hem farklı meslek gruplarından hem de meslektaşlarından kendisine bu konuyla alakalı çok soru geldiğini dolayısıyla yakın bir dönemde meslektaşlarıyla İzmir’de bir araya gelip gerçekleştireceği seminerde bilgi ve tecrübelerini paylaşacağını söyledi.
SAĞLIKLI BEDEN İMAJI KAZANDIRIYOR
Hülya Çağatay, sezgisel yeme yaklaşımının faydalarını ise şöyle sıralıyor: “Yapılan çalışmaların sonuçlarına göre, sezgisel yeme yaklaşımının faydalarını şöyle sayabiliriz: Yüksek HDL (High Density Lipoprotein) kolesterol miktarı, düşük trigliserit seviyesi, iyi hissetmek, daha olumlu bir ruh haline bürünmek, özgüven kazanmak, sağlıklı beden imajına kavuşmak, yemek bozukluğu riskinin düşmesi.” Dedi.