Güncelleme Tarihi:
HEP bir yazma istediği vardı içimde...
Şiir yazdım, günlük yazdım.
Ama köşe yazıları, röportajlar da yazmak istedim.
Kendi hilkayemizi yazmak için yola çıktığımızda Hürriyet EGE’deki dostlarla kesişti yollarımız yeniden ve iyi de oldu.
Bundan sonra 15 günde bir konuklarım ve ben sizlere misafir olacağız.
İlk konuğum Erman Aras...
O; gençlik enerjisi hiç bitmeyen, inatçı, ‘Yapacağım’ dediği işte asla pes etmeyen ve başaran özverili bir Bodrum aşığı.
Benim de çok sevdiğim, ortak projelerimizde çalışmaktan büyük keyif aldığım Erman Abim...
ANNE GİRİTLİ, BABA BODRUM YERLİSİ
Anne Giritli, baba Bodrum’un yerlisi...
Kışları Bodrum’da, yazları Ortakent’te yaşıyorlar.
O zamanlar kimse kapıları kilitlemiyor.
Hatta anahtarlar saksıların altında, herkes nerede olduğunu biliyor.
Bodrum’da su yok, motorla ya da sandalla Bardakçı’ya gidip getiriyorlar.
Tepecik ve Eskiçeşme mahalleleri yerli halk.
Bahçe duvarları yüksek.
Perde de yok o zamanlar...
Gerek de yok zaten perdeye!
Kumbahçe, Girit’ten göçenlerin mahallesi, iç içeler...
“Zaten onlar olmasa Bodrum’da turizm de olmazdı” diyor.
Ev pansiyonculuğunu onlar başlatıyor.
“Yerli, Giritli’den kız almazdı, hoş değildi.
Ama ben de Giritli mahallesinden kız aldım, bu yüzden çok tepki topladım” diye anlatıyor.
FİZİK OKUDU AMA TURİZMCİ OLDU
İlkokul yılları Bodrum, sonrası birçok çocuk gibi İzmir Türk Koleji...
Üniversitede hiç istemediği bir bölümü, ODTÜ Fizik’i kazanıyor.
Çok istese de değiştiremiyor bölümünü.
“Rüzgar ve güneş enerjisi yaparım” diyor.
Okulla birlikte bir seyahat acentasında çalışmaya başlıyor.
Ankara’dan Bodrum’a yerli turist getiriyor.
Türk otobüsü bir hafta boş duruyor diye, Marmaris-Bodrum hattında yolcu taşımacılığı yapıyor ve ilk iş tecrübesinde batıyor.
Yine üniversiyede iken kayak sporunu yapmaya başlıyor.
Çünkü Bodrum gibi olan masmavi gökyüzünü, dağı da görüyor.
Ve hatta kulübün başkanı da oluyor.
Bodrum Cup yelken yarışlarının da temeli kayakla atılıyor.
Bodrum’da spor olarak yelkenliyi seçiyor.
Tekne müşterileri yemekleri ve hizmeti çok beğeniyor.
Ancak ahşap teknelerde kaptanlar yelkenli açamadıkları için şikayetçi oluyorlar.
Sonra anlıyor ki kaptanları da eğitmek gerekiyor.
“Bu işi çocukken başlatayım, erkenden öğrensinler” diye, ERA Bodrum Yelken Kulübü’nü kuruyor.
Sonra bakıyor, yelkenli eğitim gemisi yok!
Osmanlı’da 4 tane eğitim gemisi varken Cumhuriyet tarihinde yok.
“Bizim niye yok diyor?” ve STS (Sail Training Ship) Bodrum yelken eğitim gemisi projesini hayata geçiriyor.
BABA YADİGARINA SAHİP ÇIKTI
Sonra, babasının kendi elleriyle diktiği mandalina ağaçlarından ‘Bodrum Yadigarı’ markası doğuyor.
Babası mandalinle 4 çocuğunu üniversitede okutuyor ama günümüzde satışlar gittikçe düşüyor.
Erman Aras da internetten satışa başlıyor.
Reçel, lokum, gazoz üretiyor bahçesindeki mandalinlerden.
Dedesi, o çocukken sorbe yaparmış.
O da yapıyor.
12 Adalar’ın lokumcusu ve helvacısı Kazım Dede...
O da dedesinin yolundan gidiyor ama babası göremiyor bu ürettiklerini, vefat ediyor.
Son söz olarak şunları söylüyor:
“Bodrum Yadigarı ile Bodrum mandalininin ne kadar değerli bir ürün olduğunu anladım.
İki hasadı oluyor ürünün.
8 ayda yeşil renkte sodaya, suya, gazoza dilimleyip atabilirsin ama kimse yapmıyor.
12’nci ayda, yani iknici hasatta zaten direkt meyve olarak yeniyor.
‘Bunu nasıl anlatabilirim?’ diye yola çıktım.
Hedef doğru olunca, doğru anlatırsan hep gönül veren insanlarla bir olursun.
Ekip olarak, bahçe sahiplerinin ürünlerinden para kazanmalarını sağlayıp gönüllü bir şekilde ağaçların korunmasını hedefliyoruz.
Sürdürebilir turizm için yeşile ihtiyacımız var.
Bodrum’da çok değerli insanlar var, çok şanslıyız.
Sana da bu harekette olup bize destek verdiin için teşekkür ediyorum.”
HAYATA DAİR
* Keşke: Atam bir 30-40 sene daha yaşasaydı.
* İyi ki: Bodrum’da yaşıyorum.
* Olmaz: Hayatımda olmazları çok oldurdum. İsteyince oluyor.
* İmkansız: Her şeyin bir zamanının oldğuna inanıyorum. ‘İmkansız’ dediğin şey bir bakıyorsun olabiliyor. Burada sabır burada önemli.