Güncelleme Tarihi:
İLKAY; ilk, orta ve lise öğrenimini Adana’da tamamladıktan sonra üniversite eğitimi için Kayseri’ye gidiyor. Tek hayali var, mimar olmak.
Üniversite tercih zamanı geldiğinde komşusunun kardeşi, “Diyetisyen olmak istemez misin?” diye soruyor.
O da son tercih olarak bu bölümü yazıyor ve hayat işte, son tercihi olan Erciyes Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü’nü kazanıyor.
“İyi ki diyetisyen olmuşum. İnsanları iyileştiren, onlara iyi gelen bir şey yapmak beni çok tatmin ediyor. Ben bu iş için yaratılmışım” diyor.
Okulu bitirdikten sonra Adana’ya dönüp 4 yıl özel bir zayıflama merkezinde çalışıyor.
Bir süre sonra da Bodrum’a taşınıyor ve o dönemin en iyi özel hastanesinden birinde işe başlıyor.
Bodrum o zamanlar bu kadar kalabalık değil, herkes aşağı yukarı birbirine aşina...
İşte, ben de kendisiyle o dönemlerde tanışıp arkadaş oluyorum.
Hastanenin kapanmasıyla işinden ayrılıyor.
Birçok deneyim sonrası kendine ait işyerini açıyor.
3 yılını bitirdiği ofisin biraz ilerisinde daha büyük bir yere geçeceğinin müjdesini veriyor.
Planlar büyük...
Yeni ofisinde ‘İlkay Aydın Akademisi’ni hayata geçirerek sürdürülebilir sağlıklı beslenmeyle ilgili programlar düzenlemek istiyor.
Bu karar hepimiz için çok önemli.
YENİ OFİS, YENİ DÖNEM
“Doğru ve sağlıklı beslenmeyi herkes öğrenip günlük hayatında bunu kullanır hale geldiğinde daha biliçli nesiller yetiştiriyor olacağız” diye düşünüyorum.
“Bir anne veya ev kadını yemek yaparken evdeki tüm bireylerin sağlıklı beslenmesini ve hepsini ortak noktada buluşturacağını, yemeği nasıl pişireceğini, o yemeği pişirirken vitamin kaybını ne kadar engelleyebilir, hangi yöntemle o yemeği daha sağlıklı hale getirebilir olacağını da öğreteceğim” diyor ve ekliyor:
“Örneğin, çocuk için ızgara köfte yaptınız. Yanına makarna koydunuz. Onun yanına da yoğurt. Oysa yoğurt yerine salata koymalı. Neden? Çünkü life ihtiyacı var.
‘Köftenin içindeki demirin emilimini engellememesi için yanında kalsiyum olamaz’ gibi birtakım püf noktaları paylaşacağız.
Besin etiketlerini okumayı öğreteceğiz. Rahatsızlıklarla ilgili de eğitimler vererek hastalıklara göre nasıl sağlıklı beslenebiliriler onları da öğreteceğiz.
Ayrıca; diyeti kolaylaştıracak ürünler, sağlıklı atıştırmalıklar, aromatik yağlar gibi bölümler de olacak.
Yoğun talep üzerine bölgesel yağlardan kurtulmak için alınan makine yeni ofiste de bulunacak.
Fazla yağlardan kurtulmak için ağrısız yeni nesil bir makine bu...
Zararsız vücuda değmeden, yağın yuzde 30’unu geri gelmeyecek şekilde yok ediyor.
En çok karşılaştığım taleplerden biri:
‘Özel bir günüm var, acil zayıflamam lazım.’
2-3 günlük programlarla, danışanımı aç bırakarak şişkinlik ve ödemi varsa onu atmasını sağlayıp süzülmesini sağlıyorum.
Vücuda zarar verebileceğinden günü kısıtlı tutuyorum.
BODRUM TABAĞINDA NELER VAR?
Şimdi gelelim meşhur Bodrum tabağına...
Malum, Bodrum tatil yeri olduğu için alkollü diyet yazmak zorunda kaldım.
‘Bunu diyete nasıl yerleştirebilim?’ diye çok düşündüm.
Okuldaki eğitime ve çalışma hayatımın ilk başına baktığımda sağlığa zararlı olduğundan diyette alkol olmamalı.
Aslında sadece alkol için değil, tatlı, makarna ve lahmacun için de geçerli...
Bunlar da diyette olmamalı.
Ama herkes her şeyi yemek istiyor.
Sevdiğin şeyleri yediğin zaman o menü seni mutlu ediyorsa diyetisyenini de diyetini de seviyorsun ve programa devam ediyorsun.
Benim çizdiğim kişiye özel ölçülendirilen Bodrum tabağında size uygun mezeyi, ara sıcağı, ana yemeği, salatayı, alkolü tüketebiliyorsunuz.
Ama onlar varsa masada neler olmamalı?
Ya da o masada olandan ne yemeli, ne yememeli?
Bir kesim de var ki diyete karşı...
‘Diyet kelimesi itici geliyor’diyor.
Oysa diyet dediğimiz şey beslenme düzeni.
‘Herkesin diyeti kendine özel olmalı’ diyoruz.
Aslında diyet kendi bünyenize göre yapabiliceğiniz en sağlıklı beslenme planı.
Artık bir kibrit kutusu peynir+bir yumurtadan ibaret değil diyet.
Bu kanıyı da kırmaya çalışıyoruz.”
KİŞİYE ÖZEL YOL HARİTASI
İlkay, ilk randevuda danışanından bir gününü anlatmasını istediğini, bu şekilde neyi yapıp neyi yapamayacağını anlıyıp diyetini ona göre yazdığını paylaşıyor.
“Son 6 ayda içinde bir doktor kontrolünden geçtiyse yapılan tahlillere bakıyoruz, sürekli bir ilaç kullanıp kullanmadığını soruyoruz. Özel bir durumu varsa diyetini ona göre yazıyoruz. Zaafı olduğu ya da hiç yemediği şeyler varsa bunlara göre yol haritası çiziyoruz” diyor.
“Bağışıklık sistemini korumak için ne yapmalıyız?” diye soruyorum.
Yanıtı şöyle: “Hiçbir zaman tek yönlü beslenme olmamalı, her şeyi yemeli kişi. Herhangi bir hastalığı yoksa tabii... O zaman vücudu tatmin oluyor. Canın istediğinde tatlını da yiyeceksin mantını da... Bazen canın ekşi çeker ya da başka bir şey... İşte, bu vücudunun sesi var ve onu dinlemek gerek. Örneğin; kısıtlı, düşük kalorili diyetler uzun süreli yapıldığında metobolik denge bozulup yavaşlatılıyor. Bu sürekli yapılacak bir şey değil. Ancak bizde çok kulaktan dolma bilinçsiz diyet yapma yaygın.”
Bir soru daha: “Beyaz şeker hakkındaki fikirlerin nasıl?”
“Beyaz şekeri hayatından çıkarmadığın sürece zararı çok, hiçbir faydası da yok. Ayda bir kere gidip bir tatlı yedin ya da beyaz şeker yerine başka şekerle yapılmış tatlı yedin bunun zararı yok. Yapay tatlandırıcılarda aspartam ve benzerleri kanserojen. Splenda da meyve şekeri (fruktoz) olduğu için karaciğer yağlanması yapıyor. Tatlandırıcılarda da en masumu stevya, bitki olduğu için... Sağlıklı bir tatlı pişirmek istiyorsan içine stevya koymak daha mantıklı.”
“Peki, ya gluten?” diyorum:
“Gluten kolay sindirimediğimiz ve hazmedemediğimiz bir şey. Glutensiz diyet yapmak gerektiğinde tabii ki yapılabilir. Hele hele bu bir tedavi içinse... Ama sürdürülebilir bir şey değil. Bunu yaptığında vücudun ne kadar vitaminden eksik kalıyorsa bir süre sonra senden tekrar isteyecek. O yuzden bir şeyi tamamen yasaklamak doğru değil. Bütüncül yaklaşım önemli. Bedenin sağlığını sadece zayıflık, sadece yediğimiz içtiğimiz şey düzeltmez. Uykun, gün içindeki stresin, duygusal halin, egzersizi nasıl yaptığın da çok önemli. Kişi vücudunu tanımalı. Ben psikolog değilim ama dinliyorum. Çünkü beslenme halini sıkıntılarına bağlıyorlar. Duygusal kısmı çözmezsek kişi kısır döngüden çıkamıyor. Kişinin kendini iyi hissedeceği bir klinik gibi olmasını istiyorum yeni ofisimin. Uzun zamandır üzerinde çalıştığım, çok emek verdiğim kitabımı bitirmek üzereyim.”
ANTİİNFLAMATUVAR OMLET
İLKAY, bir de omlet tarifi paylaştı: Mantar, ıspanak, beyaz lahana, kabak, maydonoz, dereotu, 1 yemek kaşığı zerdeçal, karabiber, yumurta. Tavaya yağ koyup içine bu sebzelerden istediğiniz kadar ekliyorsunuz. Zerdeçal, karabiber, dilerseniz başka baharatlardan yarımşar çay kaşığı ekleyip karıştırıyoruz. Üzerine yumurta kırıyorsunuz. Afiyet olsun. (Not: Bu omleti kafemizde biz de menüye koyacağız.)