Güncelleme Tarihi:
O, bir nevi dert anası...
Başı sıkışan, suyu-elektriği kesik olan, tebligatı gelmeyen, komşusuyla sıkıntısı olan, “Seda” diye telefona sarılıyor.
Bunları bu kadar nasıl biliyoruma gelince...
Aşağı yukarı her gün kafemize uğradığında telefonu her daim çaldığı için biliyorum.
Biz ilk defa kendisyle Bodum Mandalin Hareketi’nin ve belediyemizin Bitez’de düzenlediği ‘Yeşil Bodrum Mandalin Hasat’ etkinliğinde yan yana geldik.
Gayet güleryüzlü bir şekilde yanıma gelerek, “Sizi tanıyorum ve kafenize de geliyorum” dedi.
İşin aslı, biz ilk Bodrum’a geldiğimizde Bitez’de eşinin sahibi olduğuğ Papatya Çamaşırhanesi’nin arkasında oturuyorduk.
Bir gün kalkıp komşuma tanışmaya gittim.
Tüm güler yüzümle, “Komşunuzum” dedim.
Seda ile ilk tanışmamız böyle olmuştu, sonradan hatırladım.
O zamanlar muhtar değildi.
Geçtiğimiz yıl düzenlenen Sadece Mandalin Festivali’nde samimi olduk.
Arkadaşım diye demiyorum, özü sözü bir, yardımsever, hayvan dostu, ‘Topluma ve insanlara nasıl faydalı olurum?’ diye çırpınan bir kişi kendisi.
EVLENDİKTEN SONRA TAŞINMIŞ
Bodrum doğumlu, burada büyümüş.
Ne zaman ki evlenmiş Bitez’e taşınmış.
Ama Bitez’i hep çok sevmiş, annesinin ve dayısının mandalin bahçesinde büyümüş.
Kardeşleriyle en büyük mandalini kim bulacak diye oynarlarmış bahçelerede.
O zamanlar Bodrum sessiz sakin bir sahil kasabası...
Market yok, bakkal var.
Esnaf kapıyı kilitlemez, öğle yemeğine gideceği zaman kapının önüne sandalye koyarmış.
Pazarlarda doğal sebze-meyve yerli üreticilerden tedarik edilirmiş.
Herkes birbirini tanır, yabancı geldiğinde turist olduğunu anlarlarmış.
Haziran–eylül aylarında evlerin bir odası günlük kiraya verilirmiş.
Üniversite öğrencileri okullarının düzenlediği gezilerle grup halinde yaz tatillerinde hocalarıyla Bodum’a gelirlermiş.
“Meşhur Halikarnas Disko’muz, Hadi Gari’miz vardı.
Özenerek bakardık, ‘Ah gitsek mi?’ derdik.
İnsanlar birbirini tanıdığı için birbirleriyle yardımlaşırdı.
Çocukluğum o zamanın en gözde, gidilen en kolay yerlerinden Gümbet’te geçti.
Dolmuş yoktu o zamanlar, yanları-arkası açık jipler vardı, bayılırdık onlara binmeye...
Yazları Zetaş’ta kamp kurar, çadırda kalırdık.
Babam ilk sandal, kano ve mayo kiralayan kişidir.
Sabah erkenden denize girerdik, su tertemizdi.
Babam biraz açığa gittiğinde ayağına ahtapot yapışır, onu getiriridi.
Deniz yıldızları sahilde en sığ yerlerde dolaşırdı.
Elbiseyle denize giren yerli halk, Gümbet’in arka taraflarını tercih ederdi.
Tüpünü götürür, karpuzunu denize atar, yazgınını serer, komşularla akşama kadar oturulurdu.
O UNVAN AİLE BİRLİĞİNDEN
Liseyi bitirikten sonra işe başlamak istedim.
Tansaş vardı, ‘Migros açılacak’ dediler.
Kasiyer olarak işe başladım, daha sonra büro elemanı oldum ve muhasebe bölümüne geçtim.
O aralar evlendim, çocuğum oldu, ayrılmak zorunda kaldım.
İlk çocuğum büyüyüp okula başlayınca sınıf annesi oldum.
Okul aile birliğine girdim, başkan da oldum, o dönemde bana hep ‘muhtar’ diyorlardı.
2018’de seçime 2 ay kala muhtarlık seçimi olduğunu duydum.
Zaten sürekli olarak, ‘İnsanlara yasal yollardan daha hızlı nasıl yardımcı olabilirim, kaliteli yardımı nasıl yapabilirim?’ diye düşünüyordum.
Bir gece yattım, sabah kalktım, ‘Muhtar olacağım’ dedim.
İnsanları, onlarla sohbet etmeyi, dinleyerek yardımcı olmayı seviyorum.
Anlayacağınız bir anda karar verdim, arkadaşlarıma söyledim, inanmadılar bana.
Bir aza ekibi oluşturdum, aileme söyledim, onlar da şaşırdılar.
Sonradan çevremden farklı yorumlar gelmeye başladı.
‘Elinin hamuruyla erkek işine karışma, çoluğuna çocuğuna bak, aza ol, başka şekilde destek ver’ dediler.
‘Bir yol sana çizilmisse o yolda engel sadece kendin olabilirisin’ düşüncesine inanan biri olarak, ‘Ben bu yolda yüreyeceğim, sonuç ne olursa olsun’ dedim.
Bana oy verene de vermeyene de aynı hizmeti vereceğimizi söyledim.
Göreve geldiğim günden beri öyle de yapmaya devam ediyorum” diyor.
Seda ile sohbetimizde glutensiz badem unlu kek yedik, yanında da geleneksel Türk çayı içtik.
GÖREVE YENİDEN TALİP
Bu arada Seda, Bitez Muhtarlığı’na talip.
Bu işi çok severek yaptığını söylüyor ve ekliyor:
“Muhtarlık benim için özel olarak yapılmış bir meslek gibi...
Muhtar olarak doğmuşum gibi hissediyorum.
Vatandaşla konuşmak, mesai dışında beni araması veya mesai dışında sıkıntılı bir bölgeye gitmek benim için hiç önemli değil.
İsteyerek yapıyoum tüm bunları.
Bu makama layık olmaya çalışıyorum.
Bodrum’un her mahallesi ayrı güzel ama Bitez benim için Bodrum’un kalbi.
Bitez’de dedemle ve annanemle olan çocukluk anılarım fazla, eskiden beri çok severdim buraları.
Annem ve dayım da burada mandalin bahçesindeki evde büyümüşler.
Onlar için önemi olan yer benim için daha da önemli.
Ben de hala o bahçede tavuk yetiştiriyorum, mandalin ağaçlarıyla ilgileniyorum.
Bu yüzden bölgemde yapılan mandalin festivali benim için önemli.
Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında 29 Ekim’de yerel halk ve esnafımızın desteğiyle özel bir organizasyon yapmayı düşünüyoruz.
Muhtarlık olarak, geçtiğimiz haziranda Aktur Arasta’da ilki gerçekleşen Tasting Bodrum Festivali’ne de desteğimizi verdik, ilerleyen zamanlarda yapılacak festivallerde de beraber olacağız.
Bu arada her etkinlikte, her sorunda belediyemiz ve başkanımız bir telefon uzağımda.
Beni hiç kırmadan acil müdahelelerinden dolayı kendilerine teşşekkürü borç biliyorum.
Aynı şekilde kaymakamımıza ve ekibine de desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum.”
SEDA MUHTAR NE YAPAR?
KAYMAKAMLIK ve belediyede gerçekleşen toplantılara katılarak mahallesindeki sıkıntıları dile getirir.
Muhtarlık kapalıysa ya toplantıdadır ya da acil resmi bir durum vardır.
Yerinde olamadığında bir telefon uzaklığındadır.
Aralıklarla cadde ve sokakları dolaşıp eksik olup olmadığını kontrol eder.
Gündüz ya da gece fark etmez, ev aramalarında polise eşlik eder.
Vatandaşın ulaşamadığı kurumlara daha çabuk ulaşıp problemlerin çözümüne yardımcı olur.