Güncelleme Tarihi:
Çağrı Parlak resim ya da heykel yapmak, mutfakta olup üretmek, dikiş makinesinin başında olmak, çantalar tasarlamak, yoga ve dalmak gibi onlarca faaliyeti hayatına dahil etmeyi başarmış bir isim. Başarılı olmanın sırını sevgi ile disiplinin kol kola girmesine bağlayan Parlak, 1979 Gaziantep doğumlu. Kocaman sofraların kurulduğu, şen şakrak bir ailede büyümüş. 4 yaşında balık temizleyip, mantı kapatmış; dedesiyle de kadayıflar açmış, o zamanki gerçek bağırsak kılıflarına sucuk doldurmuş. Anne-babalar çalıştığı için tüm torunları Ankara’da doğmuş ancak İstanbul Moda’da büyümüş babaannesinin büyüttüğünü anlatan Parlak, öyküsünü şöyle anlattı:
O KAZA HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
“Lise bitene kadar kışlar Gaziantep’te, yazlar ise gezerek geçti. Babasına aşık bir kız çocuğu olarak büyüdüm. 1995’te lise bitince soluğu İstanbul’da aldım. Tıp okumaktı hayalim. Sınavda istediğim bölüm olmayınca dershaneye gönderildim. Ben de ihtiyacımız olmamasına rağmen Beyoğlu’nda bir mutfakta çalışmaya başladım. Tabii evde kıyamet koptu. O yaşta çalışmamı istemediler. Ayrıldım mecburen. 1996 Ağustos’ta babamla trafik kazası geçirdik. 17 yaşındaydım, babam ise 44... Ağır yaralandığım kazadan bir Alman cerrahın kalp masajı müdahalesiyle hayata tutundum. Uyandığımda artık babam ve köpeğim yoktu.
”SANATLA MUTFAK BİR ARADA
O dönemin hayatının en önemli dönüm noktası olduğunu dile getiren Çağrı Parlak, üniversite tercihinin de bu süreçte değiştiğini paylaştı. Çocukluğundan itibaren resim yaptığını anlatan Parlak, “O yıl, bana iyi gelebileceği düşünüldüğü için güzel sanatlar sınavlarına girdim. Mimar Sinan Üniversitesi Endüstriyel Tasarım ile Marmara Resim Bölümü’nü kazandım. Endüstri kelimesi çok hoşuma gitmediği için resimi seçtim. Tabii yine kendimi bir restoranda buldum. 1999 Mart’a kadar hem okula gittim, hem de çalıştım. Çok da mutluydum. Ancak annem Amerika’ya taşınmak istiyordu ve 1999’da bu gerçekleşti. Hemen Ohio State Üniversitesi Resim ve Heykel Bölümü’ne girdim. Sosyal, hareketli, coşkulu bir öğrencilik hayatım oldu. Bir yandan da çalıştım. Kısa sürede eğitmen olarak atandım. Ülke çapında açılan tüm restoranlarda eğitimler vermek üzere görevlendirildim. Okul bitikten sonra 2003’te New York’a taşındım. Burada da Newyork French Culinary Ensitute’de aşçılık eğitimi serüvenim başladı. Bir yandan da bir resim galerisinde çalışırken moda tasarımına merak sardım. New York’ta yaşamak halen öğrencilik yapan biri için zordur. Yaşama yetişmek için birkaç farklı işleri aynı zamanda yapmanız gerekebilir. Bu süreçte çanta ve giysi tasarımları yapmaya başladım. Bazı tuval resimlerimi kesip giysilere dönüştürdüm. Soho’da 5 farklı mağazaya ürünler veriyordum. Türkiye’den ilginç bulduğum giysiler alıp götürüyordum. Bir ara deri yemeniler götürüp pazarladım. Atölye kurdum” diye diye konuştu.
27 YAŞINDA DİSNEY’DE ŞEF
2006’da Orlando Walt Disney’den bir festivalde şeflik teklifi aldığını söyleyen Çağrı Parlak, geçici bir süreliğine Florida’ya taşındığını paylaşarak, şöyle devam etti: “Ne yaparsam yapayım, nereden eğitim alırsam alayım, Disney’de birlikte olduğum 11 farklı ülkenin şefleriyle bir arada olabilme şansına erişemezdim. Binbir çeşit reçete, farklı kültürler, devasa mutfaklar ve disiplin içinde çalışmayı orada öğrendim. 2 bin 500 kişilik organizasyonlara 9 kişiyle Türk menüsü çıkarıyorduk. Ve hiçbir yardımcım Türk değildi. 11 ülke arasında en başarılı performans ödülünü aldım. 27 yaşında Disney’e şef olmak benim için gurur verici bir tecrübe. New York’a döndüğümde private chef olarak daha fazla işler yaptım. Tasarımlar sürdü. Defalarca haber oldu yaptıklarım. Sonra Türkiye’ye dönüp İstanbul’da bir restorana ortak oldum. Nişantaşı’nda İtalyan, Ortaköy’de ise balık restoranı yönetim ama bunların bana çok da uygun olmadığını düşündüm. Eski eşimle bir şirket kurup 6 yıl boyunca Portekiz, İtalyan, İspanyol firmalara franchise desteği verdik. Plaza hayatı, çok sık yurtdışı gezileri, defileler, fuarlar, tasarımlar, yatırımcılar, AVM’ler, mağazalar derken başka bir alternatif yaratmaya çalıştık. ‘Amerika’ya mı gidelim, burada mı kalalım?’ derken 2015 Mayıs’ta Bodrum’da bulduk kendimizi.
”EVDE OTURMAK BANA GÖRE DEĞİL
Bodrum’da bir süre evde oturduğunu dile getiren Parlak, “Evde oturmak bana göre” değil diyerek yeni bir girişimin fitilini ateşlemiş. Çağrı Parlak, o süreci ise şöyle anlattı: “2016’da, ‘tatlı müzesi’ anlamına gelen MOS-Museum of Sweets’i açtım. Burada pastalar ve turtalar üretiyoruz. MOS başka bir marka doğurdu: MOS Naturel. Galetalarım artık buradan çıkıyor. Dışarıdan üreticilerle de çalışıyoruz. Onlarla işbirlikleri yapıyoruz.”
GİRİŞİME SOSYAL DÜĞÜM
BODRUM’da hayat bulan bir diğer markanın da Coco Purl olduğunu aktaran Çağrı Parlak, “Çantalar ve ev dekorasyon ürünleri tasarlıyoruz. Ev dekorasyonu üç ürün barındırıyor. Makrome yer halıları, sepet, saksılar ve yumoş battaniye. Purl, örgü ve tığ işi yaparken atılan bir düğümün adı ve ben bu düğümü hep çok sevdim. İsmi oradan geliyor. Tasarımlarımızın hepsinde bu düğüm var. Coco Purl’un hayata geçmesi pandemiyle canlandı. Maalesef ki hepimiz çok zor zamanlardan geçiyoruz. Etrafımda kazanmaya ihtiyacı olan çok kadın var. MOS bünyesinde çalışma imkanı sunamadığım bir durumda çıktı meydana. İşte ben bunu girişimcilik değil de sosyal sorumluluk olarak adlandırıyorum. Çoğunlukla yurtdışı hedefliyorum. Türkiye’de ise ürünlerimiz Instagram sayfasından, Trendyol, Shopify ve Hepsiburada’dan satışa sunulacak” ifadelerini kullandı.
SIRADA İHRACAT VAR
MOS Naturel ürünlerinin Bodrum, İstanbul, Ankara, Adana, Antalya, İzmir, Gaziantep, Trabzon, Samsun, Antalya gibi şehirlerde 62 farklı noktada satıldığını dile getiren Çağrı Parlak, “Genel şarküteriler, doğal ürünler satan dükkan ve marketlerden oluşuyor satış noktalarımız. Aynı zamanda Hepsiburada ve n11’de de mağazalarımız var. Pandemi sürecimiz biter bitmez de ihracat var gündemimde” diye konuştu