Güncelleme Tarihi:
Uluslararası Diyabet Örgütü verilerine göre her 11 yetişkinden birisinin diyabetli olduğunu ve her 6 saniyede 1 kişinin diyabet ve buna bağlı gelişen hastalıklardan hayatını kaybettiğini kaydeden Opr. Dr. Türker Karabuğa, “Diyabetlerin yüzde 90’ı Tip 2 diyabettir ve aslında bu grup hastaların çoğu cerrahi olarak tedavi edilebilmektedir” dedi. Öncelikle yapılacak testlerle özellikle uzun süre insülin kullanmış olan hastalarda pankreas rezervinin yeterli olduğunun teyit edildiğini belirten Karabuğa, “Çünkü 4 yıldan daha uzun süre insülin kullanımıyla birlikte pankreasın insülin salgılama kapasitesi yavaş yavaş azalabilmektedir. Diyabet cerrahisi insülin salınımını artırmaz, vücudun insüline olan ihtiyacını azaltır. Yapılacak testlerde pankreas rezervi yeterli olan kişilerden vücut kitle indeksi (VKİ) 30 ve üzerinde iken kontrolsüz diyabeti olan kişilere veya VKİ 35 ve üzerinde iken diyabeti bulunan kişilere diyabet cerrahisi önerilmektedir” diye konuştu.
TEDAVİDE CERRAHİ YÖNTEMLER
Karabuğa, “Cerrahi tipine karar vermeden önce mutlak ayrıntılı kan tetkikleri, gerekli diğer branş hekimlerinin konsültasyonları, endoskopi yapılmalı ve hasta ile yöntemlerin avantaj ve riskleri ayrıntılı olarak görüşülmelidir. ” diye konuştu.
TRANSİT BİPARTİSYON
Transit Bipartisyon ameliyatının ilk olarak 2006 yılında uygulandığını hatırlatan Opr. Dr. Türker Karabuğa, şöyle devam etti: “Midenin tüpleştirilmesi ile açlık hissi dolayısıyla kalori alımı azalırken, yeni oluşturulan bağırsak yolu ile karbonhidrat emilimi azalır ve insüline yardımcı hormonlar aktiflenir.” Obezite cerrahisinde olduğu gibi diyabet için yapılan cerrahi tedavilerden sonra da önemli olanın yeni ve doğru yaşam alışkanlıkları kazanmak olduğunu da vurgulayan Karabuğa, “Ameliyat sonrası takip ile ameliyattan 10 yıl sonrasında dahi başarı şansı yüzde 90” ifadelerini kullandı.