Güncelleme Tarihi:
DUYMER İşitme Cihazları ve İzmir Ekol Hastanesi’nin kurucu ve yöneticilerinden Figen Baz, işitme cihazları üzerinde çalışmaya eşi Mehmet Baz ile birlikte karar verdiklerini belirterek, işitme kaybı yaşayanların bir cihaz sayesinde bu sıkıntıdan kolaylıkla kurtulduğunu bildiğini, ancak bu teknolojinin halk arasında çok bilinmediğini fark ettiğini, Duymer’in de böyle doğduğunu söyledi. İşitme cihazı işine girmelerinin hayatlarında değişikliklere yol açacağını bildiklerini, ancak çok istedikleri için bu yönde bir karar verdiklerini dile getiren Figen Baz, “Küçücük işyerimi çok büyük bir heyecanla açtım. Adını Duymer koyduk. Arkasından çok yoğun bir döneme girdik. İşitme cihazı sektörüne girdikten sonra sağlık hizmeti alanında da ilerledik ve tıp merkezi açtık. Arkasından daha da ilerleyerek İzmir Ekol Hastanesi’ne dönüştük. Bunlar belli bir zaman içerisinde ve yaptığımız işin başarısı karşılığında gerçekleşti. Şu anda 16 ayrı branşta, 80 hekimin, 800 personelin çalıştığı bir hastane grubuyuz. Ekol Hastanesi, Ekol International, Ekol Göz, Duymer, Dent Ekol gibi hastanelerden oluşan bir grubuz. Yani, Duymer bir hayalin başlangıcı oldu; insanlara sağlık ve daha kaliteli bir yaşam sunmanın hayali... Ekol ise bu hayali daha geniş kitlelere, yani topluma ulaştırmamız için bir köprü oldu” dedi.
ÇALIŞANLARIN ANNESİ
HERKESİN sorunlarıyla ilgilenmeye çalıştığını ifade eden Figen Baz, “Bizimle çalışanları, ‘çalışan’ olarak değil, hayatımızı, ekmeğimizi paylaştığımız bir büyük ailenin parçası olarak görüyorum. Evladım için ne düşünüyorsam, çalışanlarım için de aynısını hissettim her zaman” dedi. Yaptığı her işi çok severek ve isteyerek yaptığını kaydeden Figen Baz, şöyle devam etti: “Her işe yetişmeye çalışıyorum. Bize gelen işitme problemi olan hastalara uygun cihaz takarak işitme probleminin giderildiğinde, hastamızın yaşadığı mutluluk, bizi daha çok çalışmaya yönlendiriyordu. Hastalarımızın bize güveni, tavsiyesi ile büyüdük; distribütör olduk, şubeler açtık. Bir işte başarılı olmak için tutku ile bağlanmak gerekiyor, bütün hayatını ona adamak gerekiyor. Tabii, böyle olduğu zaman da hayatındaki bazı şeylerden vazgeçmek zorunda kalıyorsun. Çocuklarım kulak kalıpları hamuru ile oyun hamuru gibi oynuyordu. İşimizle birlikte çocuklarımızla da ilgileniyordum. Türlü toplantılardan, elinde dosyalarla oradan oraya koşturmanın yorgunluğunu her fırsatta çocuklarımla oyun oynayarak atıyordum. Çocuklarımdan o dönemde çok şey öğrendim. En önemlisi de karşılıksız sevgiyi öğrendim. Bana kalırsa ‘çocuk da yaparım, kariyer de’ sözü birbirini besleyen iki faktörün bir araya gelmesi anlamına geliyor. İkisini bir arada götürmek mümkün. İkisinden birini tercih etmek de ayrı başarılar getiriyor.”
Bu arada Figen Baz, sağlık alanında kadın doğum üstüne bir hastanenin planları arasında yer aldığını da kaydetti.
SANAT TUTKUSU
HER eserin bizim bilmediğimiz bir hikayesi olduğunu ifade eden Figen Baz, sanat tutkusunun, bu hikayeyi öğrenmekle başladığını vurguladı. Öğrenince de eserle sanatçı arasındaki bağı fark ettiğinizi ifade eden Baz, “Bu, muhteşem bir duygu. Gördüğünüz eser çok daha anlamlı olmaya başlıyor. Sanatı anlamak için, zamanını ve yöntemini bilmek gerekir. Görsel anlamda değerlendirdiğim bir eseri, şimdilerde, sanat ve sanatçıyla birleştirip emeğinin karşılığını gördüğümde hikaye beni inanılmaz büyülüyor. Manevi anlamda zenginleştiğimi hissediyorum. Bu duygu gerçekten çok keyifli. Bu bakış açısının kişisel gelişime çok ciddi şeyler kattığını düşünüyorum” diye konuştu. Pandemi nedeniyle, tüm Türkiye’de olduğu gibi sanat galerilerindeki sergilere ara verdiklerini dile getiren Baz, “Ama pandemi geçtikten sonra yine Türkiye’nin gözde ressamlarıyla sergilerimize devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
EĞİTİMDE FIRSAT EŞİTLİĞİ
KIZ çocuklarının okula gönderilmeleri ve erkekler gibi doktor, mühendis, yönetici olmalarının toplumu daha üretken ve demokratik hale getireceğini belirten Figen Baz, “Kız çocuklarımıza ailede önem verildikçe bu tüm toplumumuzu her alanda etkileyecek” dedi. Türkiye’nin dünyada kadınlara ilk oy kullanma hakkının verildiği ülkelerden biri olduğunu ifade eden Baz, “Kadına siyasette yer verilmesi son zamanlarda biraz sekteye uğradı diyebilirim. Kadınlar siyasette daha fazla yer alırlarsa, ülkemiz daha demokratik, daha eşit ve refaha yansıyan bir dönüşüm gerçekleştirecek, dünya ise daha savaşsız ve barış içinde bir yer olacaktır. Kadınların siyasette yer almaları, her şeyden önce diyalogların daha yumuşak ve barışçıl olmasına yol açacaktır” diye konuştu.
KADINLAR, İŞ YAŞAMINDA
DAHA FAZLA YER ALMALI
EKONOMİK zorlukların yaşandığı, ailelerin geçim sıkıntısı çektiği günümüzde, kadınların da ticari faaliyetlerde bulunarak aile bütçesine katkı sunmasının hem ekonomik yaşamı canlandıracağını hem de ailelerin ekonomik sıkıntısını önemli ölçüde hafifleteceğine inandığını dile getiren Figen Baz, “Bu yüzden kadın girişimcilerin kendilerine güvenmeleri ve daha cesaretli olmaları gerekiyor. Bu vesileyle tüm kadınlarımıza şunu ifade etmek istiyorum: Kendinize güvenin. Ülkemizde ve dünyada çok başarılı kadın girişimcilerin olduğunu unutmayın” dedi.
BAZ: 2021, ÇOK DAHA
GÜZEL BİR YIL OLACAK
TÜRKİYE’nin ve dünyanın 100 yılda bir yaşanan olağanüstü bir dönemden geçtiğini belirten Figen Baz, “Çocuklarımızı, yakınlarımızı, çalışanlarımızı mümkün olduğu kadar korumaya çalışıyoruz. Bu konuda mümkün olduğu kadar başarılıyız. Hastanemizin pandemi hastanesi olmaması, bu başarımızda etkili oldu. Bu karanlık günler şimdi aşının da gelmesiyle kısa zamanda geçecektir. Dileğimiz bu. İnşallah 2021 yılı daha güzel, daha sağlıklı, birbirimize doyasıya sarılabileceğimiz bir yıl olacak” diye konuştu.
FİGEN BAZ KİMDİR?
1966 yılında Karşıyaka’da aslen Bosna kökenli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Figen Baz, yıllarca Çiğli’de doktorluk yapan ve ‘Boşnak Salih’ olarak tanınan Dr. Salih Salnur’un kızı olduğuna ayrı bir parantez açmak istediğini söyledi. Mehmet Baz ile 35 yıldır mutluluk ve saygı ile sürdürdükleri bir evlilikleri olduğunu kaydeden Figen Baz, “Bu evliliğimizden her zaman gurur duyduğum iki oğlum dünyaya geldi: Sami ve Salih. Onlar da çok mutlu evlilikler yaptı. Gelinlerim Aşkın ve Öykü’yü de çok seviyorum. Benim iki de kızım var diyorum. Artık dört evladım, iki torunum var. Torunlarım Mehmet ve Figen Arya da birer dünya tatlısı... Yaşadığım bu hayatta her zaman hayatın içinde, üretimin içinde olmayı istedim. Her zaman araştırmacı bir insan olmaya ve yeni şeyler öğrenmeye çalıştım. Bu sebeple iş yaşamında ve sosyal hayat içerisinde elimden geldiği kadar faal olmaya gayret gösteriyorum” dedi.
KADINLARIMIZA SAYGININ
ARTTIĞI BİR YIL OLSUN
TÜM kadınların kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlayan Figen Baz, 2021’in kadına saygının arttığı bir yıl olmasını diledi. Kadınların yarınlara umutla bakmasını, özgüvenlerini asla kaybetmemelerini ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Dünyada her şey kadının eseridir” sözünü unutmamalarını isteyen Baz, “Kadınların yarınlara bırakacağı en güzel miras, cesaretleri, çalışkanlıkları ve haklarından asla vazgeçmemeleridir. Her kadın kendi hayatında özeldir. Kimi annemiz, kimi kardeşimiz, kimi en yakın arkadaşımızdır, eşimizdir.
Kadının iş hayatında yeri asla tartışılmaz. Kadının olduğu yerde güzellik, disiplin, başarı kaçınılmazdır. Kadının olduğu yerde iş sürekliliği, huzur, mutluluk ve düzen olur. Kadın üreticidir. İşini de seviyorsa daha da üretir. Kadınların özelliği, sevgi ve üretimdir. Yeter ki engellenmesinler” ifadelerini kullandı.