Güncelleme Tarihi:
Turizmin, gayri safi millî hasıladaki (GSMH) payının, 2015’teki yüzde 6,2 oranından, 2016 yılında yüzde 2,6’ya düştüğüne dikkat çeken Prof.Dr. Akbaba, turizmde toparlanma sürecinin birkaç yıl daha alabileceğini ifade etti. 2017 rakamlarının ise umut vaat ettiğini söyleyen Prof.Dr. Akbaba, “Şu anda içinde bulunulan durum bir fırsata dönüştürülmeli, gerekli yasal düzenlemeler yapılarak; aksayan yönler düzeltilmeli, sektördeki çürük elmalar ayıklanmalı ve sektörün daha güçlü hale getirilmesi sağlanmalıdır" dedi. 2017 yılının ocak- mayıs döneminde Türkiye'ye gelen yabancı ziyaretçi sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5.55 oranında artarak 8 milyon 762 bin 509 seviyesine yükseldiğine dikkat çeken Akbaba, "Aynı tabloya göre turizm geliri bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 17,1 azaldı. Turist sayısı artıyor, turizm gelirimiz artmıyor. Aslında turizm görünmez bir ihracat kalemidir, milli gelir artışına ve dolayısıyla ülke kalkınmasına katkı sağlar. Bu açıdan turizmin canlanması adına sektöre can simidi olacak tedbirlerin alınması kaçınılmazdır" dedi.
“RUSLAR CAN SİMİDİ OLDU"
Bu yıl Türkiye turizmine en fazla katkıyı sağlayan ülkenin Rusya olduğunu söyleyen Prof.Dr. Akbaba, iki ülke arasındaki gerilimin sona ermesinin turizme olumlu yansıdığını belirtti. Çin’den gelen ziyaretçi sayısında büyük artış yaşandığını kaydeden Akbaba, geçen yılın aynı döneminde Türkiye’ye turist gönderen ilk 15 ülke içinde en büyük düşüşün yüzde 38 ile Amerika Birleşik Devletleri’nde, yüzde 29 düşüşle ile Hollanda’da ve yüzde 25’lik düşüşle Almanya’da görüldüğünü aktardı. Rakamlara göre, 2016 yılında yurt dışına çıkan Türk vatandaşlarının sayısında ise yüzde 12’lik düşüş yaşandı. Türkler en çok Gürcistan, Yunanistan, Almanya ve Batı Asya ülkelerini tercih etti.
“İZMİR İYİYE GİDİYOR"
2016 yılının ilk 6 ayında 250 bin kişi ağırlayan İzmir, 2017’nin aynı aylarına göre yüzde 1,5 artışla 253 bin turisti misafir etti. İzmir’in zengin coğrafyasının, tarihi zenginliklerinin belki de yüzde birini bile kullanamadığını belirten Prof. Dr. Akbaba, bu noktada krizlere karşı daha dirençli, getirisi yüksek çeşitliliklerin ön plana çıkarılmasını gerekliğini vurguladı. Prof.Dr. Akbaba, “Deniz, kum, güneş üçlüsüne dayanan kitle turizmine alternatif olarak kültür, sağlık, inanç, yayla, spor, kongre, mağara, gastronomi gibi çeşitlilikler değerlendirilebilir. Klasik turizm ürünleri anlayışından ziyade yenilikçi anlayışlarımız olursa, turizmimiz yaşanılan tüm kriz ortamlarından en az etkilenen alan olarak çıkar" dedi.