Güncelleme Tarihi:
TÜRK Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, Türkiye’de sigara içen kişi sayısının arttığını ve bu nedenle tütün mamulleriyle savaş yöntemlerinin gözden geçirilip eksiklerin tamamlanması gerektiğini söyledi. Günde sadece 1 sigara içilse bile akciğer ve kalpte ciddi hasarlar oluştuğunu, kısırlık, üreme organı ve meme kanseri riskinin arttığını belirten Kılınç, sigarayı bırakmak isteyenleri ALO 171 ve sigara bırakma polikliniklerine başvurmaya davet etti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından dünyanın en büyük sağlık sorunu ilan edilen, 'dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını' olarak tanımlanan sigara dünyada yılda 7 milyon, günde 11 bin kişinin ölümüne neden oluyor. Türkiye'de de 17 milyon tütün bağımlısı olduğunu belirten Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, "Geçmiş yıllarda bunu 15 milyon olarak telaffuz ediyorduk ama son dönemde maalesef yine 2008 rakamlarına doğru bir tırmanış söz konusu. Dolayısıyla sigara içme hastalığına yakalanmış kişi sayısının arttığını söyleyebiliriz. Tütünden ve mamullerinden para kazanan endüstri, sürekli kazanç artırmak için çalışıyor. Bunun karşısında alışageldiğimiz yöntemlerle durmak ve özellikle gençlerin başlamasını engellemek pek mümkün olmuyor. Bu da tütün endüstrisinin bağımlı oranını artırmasına sebep oluyor. Onun için yöntemlerimizi bir daha gözden geçirip neyi eksik yaptıysak onu tamamlayarak yeni yöntemlerle tütün mamullerine karşı savaşmaya başlamamız gerekiyor. Özellikle gençlerin sigaraya başlamasını engellemeye yönelik yöntemleri ajandamıza almamız lazım" dedi.
TÜTÜN MAMULLERİNİN İLK ZARARLARI DNA DÜZEYİNDE BAŞLIYOR
Elektronik sigara dahil tüm tütün mamullerinin kalp ve akciğer fonksiyonlarını bozduğunu ve bu nedenle sigara bağımlılarının günlük yaşamlarını devam ettiren en önemli organlarının fonksiyonlarını kaybettiğini belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şu bilgileri verdi:
"Bu durum çeşitli sakatlıklara neden olabiliyor. Akciğer fonksiyonları yetersiz hale geldiğinde artık kişi sadece giysisini giyebilecek kadar, saçını tarayabilecek kadar enerjiye sahip oluyor. Nefes darlığı nedeniyle hareketleri kısıtlanıyor ve bu da kaslar başta olmak üzere diğer organların çalışmasını bozuyor. Hareketsizlik arttıkça hayati tehlike de artıyor. İçilen miktardan bağımsız olarak sigara kadınlara 23 yıl, erkeklere 28 yıl kaybettiriyor ancak bu kayıp sigarayı bıraktıktan 20 dakika sonra geri kazanılmaya başlıyor. Sigara bağımlılarının çeşitli tetkiklerde, örneğin akciğer filmlerinde bir sorun görünmemesi, kişinin zarar görmediği anlamına gelmiyor. Çünkü, Aziz Sancar’ın Nobel ödüllü çalışmasında da belirttiği gibi, ilk zarar hücresel düzeyde hatta DNA düzeyinde başlıyor ve bu hasar yıllar sonra görünür hale geliyor. O noktadan sonra da iş işten geçmiş oluyor. O yüzden sigara içenlerin check-up yaptırıp, her şeyleri normal çıktığında iyi olduklarını düşünmeleri kendilerini aldatmadan başka bir şey değil. Bu zarar belli bir süre vücut tarafından tamir edilebilir oluyor ama sürekli zehir alındığında bu tamir mekanizmaları da iflas ediyor. Onun için sigara içenler, yaptırdıkları tetkikler normal çıkarsa 'zarar görmüyoruz' demesinler."
7 KİŞİDEN YALNIZCA 3’Ü, 1 YIL İÇİNDE EYLEME GEÇİYOR
10 sigara içenden 7’sinin bırakmak istediğini, ancak bunlardan yalnızca 3’ünün bir yıl içinde eyleme geçtiğini belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç şöyle devam etti:
"İçiciler kullandıkları maddenin, ölüme ve sakatlığa yol açan kötü bir madde olduğunun farkında ancak kendilerine göre vicdanlarını rahatlatacak, egolarını rahatlatacak bazı söylemler geliştirerek süreci rasyonalize ediyorlar. ‘Bu zehirli maddeyi tüketiyorum ama bana zarar vermez çünkü ben dudak tiryakisiyim’, ‘çünkü aç karna içmiyorum’, ‘çünkü çok içmiyorum’ ya da ‘yeşil çay içerek, brokoli yiyerek, sağlıklı beslenerek, spor yaparak sigaranın zararlarını etkisizleştiriyorum’ gibi yanıtlar vererek vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar. Ancak tüm tütün ürünleri, her dozu zararlı ve her şeklide zarar veren, kurtulmak için vücuda hiç almamak dışında bir yolu olmayan ürünler."
BIRAKTIKTAN 20 DAKİKA SONRA RİSKLER AZALMAYA BAŞLIYOR
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigarayı bırakmanın faydalarını şöyle özetledi:
"Ne kadar süre sigara içmiş ve hangi yaşta olursa olsun, bıraktıktan 20 dakika sonra tütün mamulleriyle ilişkili riskler azalmaya başlıyor. Ne kadar erken yaşta bırakılırsa geriye kazanım da o kadar fazla oluyor. 12 saatte kandaki karbon monoksit seviyesi normale dönüyor. 2 hafta ile 3 aylık süreden sonra kalp krizi riski azalmaya, akciğer fonksiyonları düzelmeye başlıyor. 1 ila 9 aydan sonra öksürme ve nefes darlığı azalıyor. 1 yılda koroner kalp rahatsızlığı riski sigara içen birinin yarısı seviyesine geriliyor. 10 yılda akciğer kanseri riski sigara içenlerin taşıdığı riskin yarısı seviyesine geliyor. Ağız, gırtlak, yemek borusu, böbrek, mesane ve pankreas kanseri riskleri azalıyor. 15 yılda koroner kalp rahatsızlığı riski sigara içmeyenlerin taşıdığı riskle aynı seviyeye geriliyor."
BIRAKMAK İSTEYENLERE TAVSİYELER
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigarayı bırakmak isteyenler için de tavsiyelerde bulunarak, "Sigarayı bırakmak için hekimlerden, Sağlık Bakanlığı'na bağlı kurumlar, üniversiteler bünyesinde yer alan sigara bırakma poliklinikleri ve Alo 171'den destek alınması çok önemli. Diğer yöntemleri hiçbir şekilde önermiyoruz. Çünkü bu yöntemler Sağlık Bakanlığı tarafından onay verilmeyen yöntemler. Sigara bırakmaya yardımcı olmuyor. Örneğin elektronik sigaranın sigarayı bırakmaya yardımcı olduğuyla ilgili bir görüş var. Bu da tamamıyla bilimsellik dışında bir görüş. Çünkü nikotini farklı zehir üreten araç aracılığıyla alıyorlar. Zehrin tedavisi başka bir zehirle olamaz" dedi.
İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAFLI