Piyasalar seçime odaklandı

Güncelleme Tarihi:

Piyasalar seçime odaklandı
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 29, 2018 20:46

Piyasalar seçime odaklandı

Haberin Devamı

 

İZMİR Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türkiye'de ekonominin iyiye gitmediğini öne sürerek "Ekonomide seçime kadar geçecek sürede yaşanacak gelişmeler büyük önem taşıyor. Bu dönemi en az hasarla ya da daha iyi bir ihtimalle piyasalarda bir miktar iyileşme ile atlatabilirsek önemli bir başarı sağlayabiliriz" dedi.
İzmir Ticaret Borsası'nın (İTB) mayıs ayı olağan meclis toplantısına Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, meclis üyeleri ve Balıkesir'den yeni atanan İzmir İl Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Zekeriyya Erduşmuş katıldı. Seçim atmosferine girilen günlerde ekonominin iyiye gitmediğini savunan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Türk Lirası'nın döviz kurları karşısındaki değer kaybının son dönemde önemli boyutlara ulaştığını ifade etti. Kurlardaki artışın yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı nedenleri bulunduğunu savunan Kestelli, "ABD Merkez Bankası'nın faizleri yükseltme yönündeki politikası, gelişmekte olan ülke paralarının değer kaybetmesine neden oluyor. Nitekim dolar kuru yılbaşından bu yana Arjantin pezosuna göre yüzde 32, Brezilya realine göre yüzde 10, Rus rublesine göre ise yüzde 7 değer kazandı. Aynı dönemde Türk Lirası ise yüzde 24 ile gelişmekte olan ülkeler arasında en çok değer kaybeden ikinci para birimi oldu. Seçim kararının alınmasının ardından liradaki kayıp hızlandı. 23 Mayıs tarihinde, tarihi zirve olan 4.92 seviyelerini gördü. Bu gelişme üzerine piyasalarda müdahale için geç kalındığı yönündeki görüşlerin ardından Merkez Bankası piyasaya müdahale etmeye başladı. Önce faiz oranlarında 3 puanlık bir artış yapıldı. Ardından döviz satım pozisyon tutarını 6.15 milyar dolardan 8 milyar dolara çıkardı. Bu gelişmelerin ardından bir miktar iyileşme olsa da liranın dolar kuru karşısında değer kaybı mayıs ayında çift haneye ulaştı. Bu yükseliş ile Türk Lirası son iki yılda her yıl ortalama yüzde 30 civarında değer kaybetti. Açıkçası son dönemdeki gelişmeler ekonomide öngörülebilirliği olumsuz etkiledi. Önümüzdeki süreçte kur artışının etkisini hemen her alanda hissediyor olacağız. Çünkü maliyetler üzerinde kur geçişkenliğinin önemli bir etkisi var. Özellikle döviz yükümlülükleri bakımından pozisyon açığı olan firmalarımızın süreçten olumsuz etkilenme ihtimali yüksek" diye konuştu. Kurdaki yükselişin ithal edilen ürünler nedeniyle enflasyonun da artmasına neden olacağını ileri süren Başkan Kestelli, enflasyonun en önemli tetikleyicilerinden olan petrol fiyatlarının da son bir yılda yüzde 49 oranında artış gösterdiğini belirtti. LPG ve petrol bazlı ürünlerde meydana gelecek fiyat artış miktarı kadar ÖTV indirimi yapılarak, fiyat artışının vatandaşa yansıtılmaması kararı alındığını hatırlatan Kestelli şunları söyledi:
"Maliyetlere olumlu etkisi nedeniyle bu kararı memnuniyetle karşılıyoruz. Ancak, bir taraftan akaryakıt veya başka ürünler üzerindeki ÖTV oranlarında kalıcı düşüşe imkan sağlayacak politikalar geliştirilmeliyiz. Diğer taraftan bu tarz uygulamaların kamu maliyesi üzerindeki olumsuz etkisini giderici önlemler almalıyız. Aksi takdirde bugün yapılan bu indirim ileride çok daha büyük bir bedelle karşımıza çıkabilir. Çünkü geçmiş deneyimlerden biliyoruz ki; politikacıların seçilmek için dağıttıkları hak edilmemiş refah, her defasında daha büyük fatura olarak yine topluma yansıyor. Ekonomide seçime kadar geçecek sürede yaşanacak gelişmeler büyük önem taşıyor. Bu dönemi en az hasarla ya da daha iyi bir ihtimalle piyasalarda bir miktar iyileşme ile atlatabilirsek önemli bir başarı sağlayabiliriz. Seçim sonrası bugünkünden daha istikrarlı ve öngörülebilir bir sürecin hakim olacağına inandığımı ifade etmek istiyorum. Döviz kuru artışlarından bütün ekonominin yanı sıra tarım sektörü de farklı şekillerde etkilenecek. Özellikle ithal edilen tarımsal ürünlerdeki fiyat artışı nedeniyle yurtiçi fiyatlarda da bir miktar artış bekleyebiliriz. Ancak, unutulmamalı ki tarımın en önemli girdilerinden olan gübre, ilaç, akaryakıt gibi ürünlerde dışa bağımlı durumdayız. Örneğin 2017 yılında 1.4 milyar dolarlık gübre ithalatı yapmışız. Miktar olarak aynı gübreyi ithal etsek bile kur artışından dolayı üreticimiz en az 1 buçuk milyar lira daha fazla ödeme yapmak zorunda kalacak."
"İSVİÇRE GİBİ VARLIKLI OLMAK İSTİYORUZ"
Son dönemde Antep fıstığında yaşanan ve fındık için de ifade edilmeye başlanan aşırı fiyat artışları için de bir değerlendirme yapan Kestelli, "Tarımsal üretim zor ve riskli bir faaliyet alanı. Başta üreticilerimiz olmak üzere, tüccar, ihracatçı birçok kesim bu ürünlerin arz zincirinde yer alıyor. Doğal olarak bütün bu grupların harcadıkları emek ve aldıkları risk gereği para kazanmaları gerekiyor. Ancak, üretim planlaması iyi yapılmadığı, üretim riskleri en aza indirilmediği, etkin işleyen, kuralları olan ve denetlenen bir pazarlama sistemi kurulmadığı sürece antepfıstığına benzer sorunları farklı ürünlerde, farklı zamanlarda yaşamaya devam ederiz. Aslına bakılırsa fiyatların çok yükseldiği ya da düştüğü dönemler herkes için risklerin daha çok olduğu dönemdir. Evet, bazı gruplar aşırı artış veya azalışlardan çok para kazanabilir ama böyle piyasalar büyük ekonomik hasarların da ana kaynağıdır. Üstelik ülkemizin uluslararası piyasalarda kalıcı pazarlar edinmesini önler ve küresel rekabet gücünü olumsuz etkiler. Bu nedenle seçimden sonra yapılacak öncelikli işlerden birisi de tarım sektörünün arz zincirinde yaşanan bu sorunlara çare olacak uygulamaları hayata geçirmektir. Ülkemiz 24 Haziran'da önemli bir seçim yaşayacak. Şu ana kadar rekabet dozu yüksek ama itidalli bir süreç yaşadık. Umarım kalan günlerde de derin bir ayrışmaya yol açacak gelişmeler yaşanmaz. Çünkü bu millet bağcıyı dövmek değil, üzüm yemek istiyor. Biz Suudi Arabistan gibi zengin değil, İsviçre gibi varlıklı olmak istiyoruz. Yüksek standartlı bir demokrasi, bağımsız bir adalet düzeni, üretken bir eğitim sistemi, tüm kurum ve kurallarıyla işleyen bir piyasa ekonomisi istiyoruz. Dünyanın her ülkesinde satılan bir ürünümüz var mı? En değerli 500 marka arasında şirketimiz var mı? En iyi 500 üniversite arasına kaç üniversite sokabilmişiz? Ülkeler pasaport gücü endeksinde yerimiz ne? Marka ve patent tescilinde yerimiz ne? Beyin göçü mü alıyoruz, beyin göçü mü veriyoruz? Ve hepsinden önemlisi insanlarımız mutlu mu? Bu soruların tamamına çok pozitif cevaplar verebildiğimiz bir ülke hayal ediyoruz. İnşallah 25 Haziran sabahından itibaren kazananı-kaybedeni hep birlikte el ele verip 21. yüzyılı gerçekten Türkiye'nin asrı yapacak adımları atma becerisi gösterebiliriz" diye konuştu.
"İZMİR HAYVANCILIKTA ZIPLAMA YAPMIŞ"
İzmir İl Tarım Gıda ve Hayvancılık Müdürü Zekeriyya Erdurmuş ise konuşmasında, İzmir'i hızlı bir şekilde tanıma şansı yakaladıklarını söyledi İlçeleri kısa bir sürede gezme ve vatandaşlarla temas etme şansı yakaladıklarını anlatan Erdurmuş, "İzmir'e bakanlığımız açısından da bakıldığında ilk akla gelen şehirlerimizden birisi. Tarıma, hayvancılığa ciddi katkı sağlayan bir şehir. İzmir 163 bin çiftçisi olan bir şehir. 3.9 milyon hektarlık alanı var. Ciddi anlamda sulama alt yapısı olan bir şehir. İzmir son yıllarda hayvancılıkta ciddi bir zıplama yaşamış bir şehir. Bu da tarımsal üretimi bir şekilde şekillendiriyor. 2004 yılından bu yana 15.6 milyarlık bir tarımsal hasılaya ulaşmış durumdayız. Tarımsal ihracat 2.4 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2017 yılında 2.2 milyon Türk Lirası çiftçilerimize finansman sağladık. İzmir deyince akla turizm geliyor ilk ama yakaladığı ivme ile örnek alınacak bir tarım şehri. Tarımsal desteklemeler son 15 yılda hem İzmir hem Türkiye'de arttı. İlimizde 2017 yılında 395 milyon Türk Lirası İzmir çiftçisiyle buluştu. Tarımsal kalkınma için 371 proje İzmir ilinde faaliyete geçirildi. Yaklaşık 143 bin hibe bakanlık bütçesinden sağlandı. Havza Bazlı Milli Tarım Projesi, uzun vadede Türkiye tarımına çağ atlatacak. Verimli tarım ovalarımızı sanayi ve imar baskısından kurtarmak amacıyla bazı yerler sit alanı ilan edildi. Gelecek kuşaklara aktarabileceğimiz en büyük eserlerimizden biri bu" dedi. İzmir tarımına bir şeyler vermek isterken odalar, borsalar ve tüm sivil toplum kuruluşlarının desteğine ihtiyaç duyduklarını söyleyen Erdurmuş, İzmir tarımını daha da ileri götürme noktasında büyük bir heyecan yaşadıklarını dile getirdi.

Nevra UÇKAÇ / İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAF
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!