Güncelleme Tarihi:
VÜCUDUMUZDA kol ve bacaklarımıza temiz kan taşıyan damarların tıkanıklığına periferik arter hastalığı adı verildiğini söyleyen Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Ece Tonguç Koçkesen, şeker hastalığının, kolesterol-trigliserid yüksekliklerinin, kontrolsüz hipertansiyonun, ürik asit metabolizma bozukluklarının, obezite ve sigara alışkanlığının periferik damar tıkanıklıklarına neden olabileceğini ifade etti. Periferik damar hastalıklarının akut ve kronik olmak üzere iki grupta incelendiğini belirten Koçkesen, “Bu hastalıkların ayrımı, çoğunlukla hastanın verdiği öykü ve fiziki muayene ile yapılır. Hastaların çoğunda hastalık akut ise ani başlayan kol, bacak ağrısı, o kol, bacakta soğuma, solma ve morarma, hatta gecikmiş olgularda motor ve duyu kaybı görülebilir. Kronik hastalarda ise yol yürümekle ağrı, tırnak ve cilt yapısında bozulma, seksüel impotans ve bazen bacaklarda açılmış yaralar olabilir” dedi. Koçkesen, “Eğer ayaklarda parmak uçları, topuk, ayağın dış kenarı ve tabanında yara var ve kenarları iyi sınırlanmış ise besleyici damar tıkanıklığını düşündürür. Ayak bileği-kol basınç indeksinin 1’in altında olması da tıkanıklığı netleştirir. Bu oran ne kadar düşük ise tıkanıklık o kadar ciddidir” diye konuştu.
İLK 6 SAAT ÇOK ÖNEMLİ
Akut arter tıkanıklıklarında, tıkanıklığa müdahalenin hastanın ağrısı başladıktan ilk 6 saat içinde yapılırsa sonuçların daha başarılı olduğunu kaydeden Op. Dr. Koçkesen, şöyle devam etti: “Özellikle yaşlı hastalarda bu şikayetler romatizmal ağrı sanılarak, doktora başvuru da geç kalınarak ayak gangrene gidebilir. Kronik arter tıkanıklıklarında bacaklardaki kritik iskemi değerlendirilir. Hastanın semptomunun olmaması, yürürken ağrı, istirahatte bacak ağrısı ve bacakta yara durumuna göre tedavi şekillenir. Akut tıkanıklıkta, tıkanıklığın olduğu yere lokal anestezi ile fogarty katateri gönderilip pıhtı alınabilir yada trombolitik (pıhtı eritici) ilaç uygulaması yapılabilir. Ancak pıhtı eritici ilaç 10 gün içinde cerrahi operasyon ya da travma geçirenlere, kafa içi neoplazisi olanlarda, tansiyonu 180/90 mmHg’den yüksek olanlara, 10 gün içinde kardiopulmoner resisutasyon geçirenlere, kanama bozukluğu olanlara, 10 gün içinde gastrointestinal sistem kanaması geçirenlere, 2 ay içinde inme geçirenlere, 3 ay içinde kafa içi ve omurilikte girişim yapılanlara uygulanamaz.”
NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Op. Dr. Ece Tonguç Koçkesen, kronik damar tıkanıklıklarında tedavinin medikal, perkutan ve cerrahi olmak üzere 3 grup olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Medikal tedavide amaç, hastalığın ilerleme hızını yavaşlatmak, kolleteral dolaşımı artırmak ve ayakları yara açılması ve enfeksiyondan korumaktır. Bu sebeple sigara bırakılmalı, kan-yağ düzeyi düşürülmeli, kan şekeri regüle olmalı, hipertansiyon kontrol altında tutulmalıdır. Semptomatik hastalarda anjiografide damar tıkanıklığı yüzde 70 ve üzerinde ise cerrahi ya da perkutan damar açma yöntemleri tercih edilir. İleri yaş ile birlikte sistemik regule olmamış hastalığı olanlarda damarsal rekonstrüksiyon yerine balon anjioplasti ve stentleme denenebilir. İstirahat ağrısı ve doku kaybı gelişmiş ülseri olan ve uzun segment damar tıkanıklıklarında cerrahi tedavi uygulanır. Hastanın kendi bacağından çıkarılan bir toplardamar ya da suni damar tıkanıklık bölgesi bypass edilerek hastaya yerleştirilir.”