Güncelleme Tarihi:
- Seyretmediyseniz hemen seyredin: ‘Hayatla Barış’ (Netflix’te).
- Gitmediyseniz hemen gidin: ‘Yaralarım Aşktandır’ 30 Ağustos’ta Urla Dam’da, sonra İstanbul’da...
Yüzde Yüz İlham Veren Sohbetlerde ilham alacağınıza, okurken tanımaktan mutluluk duyacağınıza emin olduğum sanatçı, oyuncu Nazan Kesal’ı sizler için konuk ettim. İlham olmaya devam ediyoruz!
ENGEL İNSANIN ZİHNİNDEDİR
- ‘Hayatla Barış’ filmini izledim, çok beğendim. Oyunculuğunuz ne kadar temiz, pürüzsüz! Sizinle ağladım, tebessüm ettim. Film projesi geldiğinde sizi cezbeden kısımları neler oldu?
NAZAN KESAL: Teşekkür ederim. "Hayatla Barış"… Filmin ismini de çok seviyorum. Film "Ampute Messi" olarak bilinen futbolda ülkemize şampiyonluk gururu yaşatan Barış Telli’nin biyografisi. Futbola ilgi duymadığım için Barış’ı ve şampiyonluklarını hiç bilmiyordum. Taner’in oynayacağını öğrenince sevindim. Senaryonun gerçek bir öz yaşam öyküsü olduğunu öğrenince de çok şaşırdım. Barış’a, hayallerine ve ona cesaret veren annesine, ailesine hayranlık duydum. Bu filmin bir parçası olmaya, yönetmen Ekin Pandur'u, Barış’ı ve ailesini tanıdıktan sonra karar verdim. "Engel insanın zihnindedir." "Güçlü hayaller engel tanımaz." Benzer hikayeleri olan gençlere umut veren, umudu dürten bir mottosu vardı filmin.
İyi ki Barış’ın annesini oynamışım. İyi ki Taner’le yine ana-oğul olduk. Aynı durumdaki annelere de cesaret verdi diye düşünüyorum.
SENARYO KIRMIZI ÇİZGİM
- Kesinlikle cesaret ve umut veren bir film olmuş! Ajitasyona kaçmadan -ki kolaylıkla kaçabilecek bir yapısı varken- ustalıkla oynanmış, kurgulanmış bir film. Film, oyun ya da dizi projesinde sizin öncelikleriniz nelerdir?
NAZAN KESAL: İlk önceliğim senaryo. Senaryo kırmızı çizgim. Aslında her ne yapıyorsak, yeteneğimiz her neyse -oyuncu, yönetmen, yapımcı, senarist- bizi buluşturan ilk ve en önemli şey hikayedir. İyi senaryo, iyi yönetmen, iyi oyuncular ve güçlü bir hikaye seyircide de kabul görmüşse yolu açık olur diye düşünüyorum.
- Kötü bir senaryo iyi bir oyuncu ve yönetmenle bambaşka hale gelebilir mi? Ya da tam tersi mümkün mü?
NAZAN KESAL: Kötü senaryoyu ne oyuncu ne de yönetmen kurtarabilir bana göre. Kötü bir senaryodan iyi bir film çıkmaz ama iyi bir senaryodan kötü bir film çıkabilir. Sinema, yönetmenin sanatıdır. Her şey birbirine bağlayabilen ve bir dünya kurabilen kişidir. Yönetmenin rüyasıdır filmler. Oyuncularda o rüyanın hikaye anlatıcıları, parçaları.
- Ne güzel tanımladınız. Yaşamdaki her şey size malzeme olsa gerek! Oyunculuğun getirdiği o geniş ve derin perspektiften oluşan algı biçimi sizce yaşama hangi yönleriyle farklı bakmanızı sağlıyor?
NAZAN KESAL: İnsanın ömrü hayata anlam aramakla geçmeli. Anlamın peşinden koşan insan değişir ve kendini dönüştürür. Katı ve sert olan insanlar her şeye kapalıdır, tehlikelidir. Oyunculuk benim için hakikati aradığım anlamlı bir yolculuk. Yanı sıra ötekini anlama, empati kurabilme, hoşgörülü olma, bilinmeyeni öğrenme merakımı geliştirdi.
VETERİNER KLİNİĞİNDE SEKRETERLİK YAPTIM
- İzmirlisiniz, DEÜ mezunusunuz… Mesleğinizin merkezi İstanbul’a gittiğinizde adapte olmakta zorlandığınız ya da dikkat çektiğiniz yanlarınız oldu mu?
NAZAN KESAL: İstanbul büyülü ve zor şehir. Eskiden de zordu şimdi daha da zor ama pek çok oyuncu adayı gibi ben de mezun olur olmaz soluğu İstanbul’da almıştım. İstanbul'da yaşamayı sanatın merkezinde var olmayı çok istemiştim o yıllarda. Sinemayı merak ediyordum. Tiyatro yaparken sevdiğim film yönetmenleriyle de tanışmayı hayal ediyordum. Bir süre hayal olarak kaldı çünkü şehri İstanbul idealist bir oyuncu adayını altın tepsiyle beklemiyordu. Ekonomik sıkıntıları aşmak için dublaj asistanlığı, veteriner kliniğinde sekreterlik yaptım. Hayallerim, aşkım (tiyatro)ve ben uzunca bir süre sadece ayakta kalmak, hayata tutunmak için yaşadık. 1995 yılında Diyarbakır Devlet Tiyatrosununun sınavını kazandım ve o kadim şehirde on yıl yaşadım. Aradığım kendimi Diyarbakır’ın derinliklerinde buldum.
OYUNCULUK BENİM İÇİN RUH İŞÇİLİĞİ
- ‘Assolist’ kavramlarının tırnak içinde kaldığı günümüzde, bunun için suni gayret gösterenlerden olmadığınızı ve çok sağlam temeller ile oyunculuğunuzu inşa ettiğinizi düşünüyorum. Mesleğinize nasıl bakıyorsunuz?
NAZAN KESAL: Benim için assolistlik emektir, tutkudur. Oyunculuğumun size göre "sağlam temeller üzerinden inşa etmemin" asıl sebebi oyunculuk sanatına bakış açım sanırım. Oyunculuk benim için ruh işçiliği. Kendimi göstermek, ifşa etmek için oyunculuk yapmıyorum. Ben sadece rolle seyirci arasında aracıyım, özne değilim. Ben ve seyirciler için özne rolün kendisidir. Ben insan-oyuncu olarak bu dünyayı, bu toplumu anlamaya, anlamlandırmaya mecburum ve bu sebeple değer katmalıyım işime, yaşadığım zamana. Kendimi sorumlu hissediyorum. Oyunculuk sanatı yeteneğim ölçüsünde benim bu hassasiyetlerimi derinleştirdi ve görünür hale getirdi diyebilirim.
URLA DAM ALIN TERİ İLE KURULMUŞ BİR YER
- Çok kere geldiğim Urla Dam, sadece Urla’nın değil İzmir’in özlediği kalite ve birleştiriciliğinde bir kültür-sanat merkezi haline geldiğini, hem de bunu bir sene gibi kısa bir sürede gerçekleştirdiğinizi gördüm. Alın teri ile buram buram sanat kokan merkezinizden bahsedebilir misiniz lütfen?
NAZAN KESAL: Beş yıl önce pandemi döneminde aldığımız bir kararla hayatımıza Urla ve Urla Dam girdi. Son iki yıldır da Ercan'la ve çalışma arkadaşlarımızla yoğun bir biçimde sürdürülebilir bir yaşam-kültür merkezi olması için uğraşıyoruz. Alın teri ile kurulmuş bir yer, çok doğru. Birikimlerimizin güzel İzmir'in sanat iklimine katkı sunduğunu görmek bizi çok mutlu ediyor. Urla Dam sanat, eğitim, atölye, gastronomi, butik otel alanlarında hizmet veren bir kurum. Farklı disiplinlerin aynı damın altında, birbirini çoğaltarak ve büyüterek bir arada oluşunu çok önemsiyoruz. Urla Dam’ı biz kurduk, artık bizim değil; Urla Dam hepimizin! Ege’de yaşayan bütün sanatseverlere armağan ettiğimiz yeni bir yaşam merkezi. Yaz henüz bitmedi. Sanatseverler Urla Dam’ı sosyal medyadan takip ederlerse yoğun bir program olduğunu göreceklerdir. Mesela 1 Eylül de Ağaçlı Sahnede ‘Kalben’ konseri var onu duyurmuş olayım şimdiden.
HAYAT ÇOK KISA, KUŞLAR UÇUYOR
- Füruğ Ferruhzad'ı oynadığınız tek kişilik oyununuz ‘Yaralarım Aşktandır’ müthiş bir performans ile sanat severleriyle buluşmaya devam ediyor. Tüm izleyenleri sarstığınız için nasıl duygular ile bu eseri oynadığınızı merak ediyorum?
NAZAN KESAL: Füruğ olmak, bedenimde soylu, asi, hüzünlü, isyankar bir kadının ruhunu yaşatmak hiç kolay değil tabii ki. Modern İran şiirinin en güçlü şairi. Travmalarla dolu kısacık bir ömür. Yaşamı şiire dönmüş ve kendisi şiir olmuş bir kadın. Seyircilerin oyundan etkilendiklerini, sarsıldığını ben de duyuyorum. Doğrudur. Benim için o 75 dakika oyun gibi değil. Oyundan öte bir durumun içindeyim ve ben kayboluyorum. Füruğ ışık saçıyor seyirciye.
- Halen daha toplumdaki, ailedeki, iş hayatındaki ve aslında kendi içinde bile kimliğini oturtmaya çalışan ve bu uğurda zorluklar yaşayan hemcinslerinizle ilgili düşüncelerinizi öğrenmek isterim…
NAZAN KESAL: "Hayat çok kısa, kuşlar uçuyor." Coğrafya bizim gibi iklimlerde kadınlar için hem kader hem de keder olabiliyor. Belki de işe öğrenilmiş çaresizliklerimizden kurtulmayı, özgürleşmeyi -zor da olsa -seçerek başlamalıyız. Kendimize inanarak, kadın gücümüzün farkına vararak başlamalıyız. Ben bu karanlık ve kötü dünyayı kadınların kurtaracağına inanıyorum.
EZBER İŞİN EN KOLAY KISMI
- Özellikle tiyatro oyunculuğunda merak ettiğim bir detay var: Ezber! Kaç sayfa ezberi, ne kadar zamanda yapabiliyorsunuz?
NAZAN KESAL: Ezber işin en kolay kısmı. Neyi, kimi oynayacağınızı ve nasıl oynayacağınızı bulmak daha zor. Bir oyunun prova süreci oyuna bağlı olarak değişkenlik gösterse de ortalama altı hafta sürüyor. Bu süre ezber için yeterli oluyor.
- Sizi sevenleri bekleyen projeleriniz var mı?
NAZAN KESAL: Elli yaşımda kendime tiyatro armağan ettim ve Tiyatro Poyraz’ı kurdum. Şebnem İşigüzel’in yazdığı Berfin Zenderlioğlu’nun yönettiği Yaralarım Aşktandır, Füruğ Ferruhzad Bir Kadın Hikayesi ilk oyunum oldu. Bu yıl altıncı sezona giriyoruz. Bu sezon iki ayrı yeni oyun projemi yapabilmeyi çok istiyorum. Urla Dam Çocuk Tiyatrosu birimi kurmanın hayali içindeyim. Mezun olmuş, genç ve yetenekli oyunculardan bir ekip oluşturmak istiyorum. Yaralarım Aşktandır bu yaz son kez 30 Ağustos’da yine Urla Dam Ağaçlı Sahnede seyirciyle buluşacak. Buradan sizin aracılığınızla da duyurmuş olalım. Yeni sezonda yine İstanbul’da Moda Sahnesi’nde oynamaya devam edeceğim
SOHBETTEN İZLENİMLERİM
- Konuşması, diksiyonu kusursuz, beden dili ve yaklaşımı etkileyici.
- Tanıdığım en karizmatik kadınlardan.
- Mesafeli durmasının aksine müthiş esprili, sıcak ve rahat.
- En doğal haliyle mükemmel kareler yakaladığımız ender sanatçılardan.
- Titiz, sözünde duran, detaycı ve bence mükemmeliyetçi (işindeki başarısının nedenlerinden biri de bu olsa gerek).
- Her şeye yetişebilen bir hali var: Kuran, büyüten, besleyen...
İKİLİ SEÇENEKLERDEN BİRİNİ SEÇİN
- Yürüyüş-Koşu: Yürüyüş
- Sıkılmak-Sabretmek: Sabretmek
- Susmak-Konuşmak: Susmak
- Dans Etmek-Oturmak: Dans etmek
- Klasik-Modern: Klasik
- Dobra-Politik: Dobra
- Samimi-Mesafeli: Samimi
- Uykucu-Uykusuz: Uykusuz
- Sakin-Heyecanlı: Heyecanlı
- Kitap-Dergi: Kitap
- Doğa-Konfor: Doğa
- Kedi-Köpek: Bu dönem ikisi de
- Güneş-Yağmur Yağmur
- Çay-Kahve: Kahve
- Et-Ot: Ot
- Disiplinli-Rahat: Disiplinli
- Unutur-Affetmez: Affetmez
- Tatlı-Tuzlu: Tatlı
- Çin Yemeği-İtalyan Yemeği: İtalyan
- Şarap-Rakı: Şarap
- Esprili-Ciddi: Esprili
KİMLİK
- Burcu: Koç.
- Okuduğu okullar: Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi-Tiyatro/Oyunculuk, Beykent Sinema-TV yüksek lisans.
- Bekar-aile: Aile.
- İlgi alanları: Yüzme, yürüyüş, kitap, seyahat.
- Senin için yüzde yüz tek gerçeklik nedir?: Ölüm.
- Yüzde yüz olmak istediğin yer neresi?: Urla.
- Yüzde yüz güvendiğin kişi?: Ercan.
KİMSİN?
- Kimin beyninde olmak isterdin?-düşüncelerini merak ettiğin-: Katledilen sokakta yaşayan hayvanların.
- Kimin gözleriyle dünyayı görüp algılamak isterdin?: Kuşların.
- Bir ‘tiyatro oyunu’ olsan hangisi olurdun?: Yaralarım Aşktandır.
NOKTALI YERLERİ DOLDUR?
- ….. Çok iyi yaparım: Ekmek çok iyi yaparım.
- ….. hiç beceremem: Denize diplere dalmayı hiç beceremem.
- Çevrem beni ….. biri olarak tanımlar: Sert.
- Az kişi bilir ben ….. biriyim: Komik.
MANEVİ ANLAMDA YAŞAMDAN
- Kazandıklarım: Yaşamı sevmek, tutkulu olmak, iyi insan olmak, paylaşmak, sevginin gücüne inanmak ve bu dünyaya değer katmak.
- Yatırımlarım: Urla Dam ve dostlarım.
SANA DAİR KISA KISA
- Oyuncu olmasan ne olmak isterdin: Arkeolog.
- 30 yıl önceki haline döndün, ona ne öğüt verirdin?: Bu daha başlangıç mücadeleye devam.
- Hayat motton varsa nedir?: Ölüm dışında bir gerçek yok. Yaşam dediğimiz uzun bir rüya, rüya bütün çektiğimiz. Dünyayı kadınlar kurtaracak
İYİ Kİ…
- İyi ki yapmışım: Poyraz.
- İyi ki kabul etmişim: Diyarbakır.
- İyi ki başladım: Tiyatro.
- İyi ki yapmamışım: Hayır dediğim bütün işler.