Güncelleme Tarihi:
İZMİR’de Montessori Anaokulu’na giden iki kızının yaşadığı gelişmeyi gözlemleyen Melis Kurtel Emin, bu yöntemin devam edebileceği bir okul açmaya karar vererek, 2017 yılında Urla’nın Bademler Köyü’nde Özel Bademler Köyü Koleji’ni kurarak Montessori yöntemiyle eğitim veren ilkokul projesini hayata geçirdi. Emin, Dr. Maria Montessori’nin geliştirdiği yöntemle, çocukların bilimsel bir yaklaşım yoluyla, gelişim dönemlerine göre tasarlanmış, bireysel bağımsızlıklarını ve öğrenme merakını besleyen bir eğitim aldıklarını söyledi. 10 dönüm arazi içerisinde 8 bloktan oluşan ve toplamda 2 bin metrekare kapalı alanda faaliyet gösteren Özel Bademler Köyü Koleji, 2021-2022 eğitim-öğretim yılında ortaokulunu da bünyesine katıyor.
KENDİNE GÜVENEN BİREYLER YETİŞİYOR
Montessori yaklaşımının çocukları alçakgönüllü, kendine güvenen, sistemi sorgulayan, ezilmeyen, topluma saygısı olan bireyler olarak yetiştirmeye çalıştığını belirten Melis Kurtel Emin, “Amazon, Google gibi şu anda ön planda olan tüm markaların kurucuları hep Montessori yöntemiyle yetişmiş. Bu yöntemi tam uygulayabilmek için okulun mutlaka doğanın içerisinde olması gerekiyor. Çocuklar burada meyve-sebze yetiştiriciliğinden hayvan bakımına kadar her şeyi öğreniyor ve yapıyor. O nedenle büyük bir alana ihtiyacımız vardı. Bademler Köyü, çok güzel bir yer. Aydın bir köy. Tiyatrosu var, eğitim düzeyi yüksek. Doğası, toprağı, havası çok güzel. Köy halkı ile aynı yolda yürüyoruz. Okulumuza çok destek oluyorlar. Okulda mutfaktan tutun güvenliğe kadar tüm personelimiz köyden. Buradan temin ettiğimiz sütle okulda kendi yoğurdumuzu yapıyoruz. Yumurtamız, turşumuz, salçamız köyden. Her gün yemeklerimiz köyden ve çiftliklerden temin ettiğimiz organik sebzelerle titizlikle okulumuzun mutfağında pişiyor” dedi.
SAĞLIKLI TOPLUMUN TEMELİ ATILIYOR
Montessori eğitim yönteminin çocuklara özgüven ve kendi kendine yetebilme yeteneği kazandırdığını belirten Kurtel Emin, şöyle devam etti: “Ayrıca çocuklara, bu yöntemle empati ve topluma faydalı birey olarak yetişme sorumluluğunu verebildiklerini gördüm. Aile görgüsü ile siz istediğiniz kadar çabalayın... Eğitim ve toplum içerisinde pekişmediğinde etkili olamıyorsunuz. Bunların değerini insan kendisi anne baba olmadan anlayamıyor. Okulda da bunlar tekrar tekrar öğretilmeli. Sağlıklı bir toplumun tohumları bence hem ailede hem de okulda atılmalı. Montessori yöntemi de ‘yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir’ diyor.”
POTANSİYELLERİNİ ORTAYA ÇIKARIYORUZ
ÖZEL Bademler Köyü Koleji’nde Milli Eğitim Bakanlığı’nın hazırladığı müfredat programının işlendiğini dile getiren Melis Kurtel Emin, şu bilgileri verdi: “Bizden çıkan bir çocuk LGS ya da başka bir sınavda başarıyı elde edecektir. Buradaki fark, yolun farklı olmasıdır. Bir çocuk her gün test çözerek başarıya gidecek diye bir kural yok. Biz çocuklara sınav için ezberlemesini değil, hayatının her alanında kullanması için öğrenmeyi sevmelerini amaçlıyoruz. Çocuğun kendi içinde var olan potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmak ve o alanda yetişmesi üzerine çalışıyoruz. Montessori yönteminin uygulandığı okullarda çocuklara alanları tanıma fırsatı verilir ve bireysel farkındalığın önü açılır.”
ÖZGÜVEN İÇİN REKABET YOK
“YÖNTEMİMİZİN en önemli özelliklerinden biri de içinde rekabet olmamasıdır” diyen Melis Kurtel Emin, bu yaşlardaki rekabet ve kıyaslanmanın, çocuğun öğrenme kabiliyetine ve özgüvenine ciddi anlamda zarar verdiğini söyledi. Sınıflarının geniş ve içinde sanat, coğrafya, kimya, fizik, matematik, tarih ve merak uyandıracak birçok özel alan ve materyallerden oluştuğunu dile getiren Emin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklarımız zamanın nasıl geçtiğini anlamazlar. Günlük döngünün içinde öğlen yemek servisini kendileri yapıp sofra kurma/kaldırma, bulaşıkların yıkanması gibi evde hepimizin üstlenip paylaşması gereken görevleri doğallık içinde elbirliğiyle yapıyorlar. Ayrıca kullandıkları alanın düzeninden ve genel temizliğinden de sorumlular. Fakat bunu bir görev gibi değil, öğretmenlerimizin de doğru model olarak yanlarında bulunmasıyla içlerinden gelerek ve isteyerek yapıyorlar. Bunun sonucunda yaşadıkları ortamın temiz ve düzenli olmasında harcanan emeğin farkına varıp kullanırken de daha dikkatli ve titiz olmayı öğreniyorlar. Hareket özgürlüğünün esas olduğu okulumuzda çocukların enerji seviyesi yüksek olmakla beraber, birikmiş enerjileri olmadığı için çalışma zamanı geldiğinde bölünmez Montessori saatlerinde yorulmadan, sıkılmadan büyük bir motivasyon içinde çalışmalarını sürdürür ve sürekli üretirler. Çocuklar, merak ve motivasyonlarının sürekli yüksek olduğu bu ortam sayesinde kazanımlarını da bireysel olarak çok daha hızlı ve kalıcı bir şekilde edinmekteler.”
MARİA MONTESSORİ KİMDİR?
MONTESSORİ yöntemi ve kurucusu hakkında bilgiler veren Melis Kurtel Emin, şöyle dedi: “Maria Montessori, İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü. Maria Montessori, aynı zamanda bir eğitimci ve Montessori Vakfı’nın da kurucusu. Mustafa Kemal Atatürk, eğitim kongresi yaptığında bu eğitim yöntemini araştırtmış ve Köy Enstitüleri de bu yöntemden esinlenerek kurulmuş. Bu sadece akademik odaklı bir eğitim yöntemi değil. Bütünden, evrenden detaya inen bir anlayış yerleştiriliyor çocuklara. Biz çok büyük bir sistemin parçasıyız anlayışı veriliyor.”