Muazzam bir zenginlik

Güncelleme Tarihi:

Muazzam bir zenginlik
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2020 03:25

BİLİMSEL araştırmalar, beslenmenin birçok hastalığın ve birtakım fonksiyonel aksaklıkların sürecinde etkin rol aldığını göstermiştir.

Haberin Devamı

Muazzam bir zenginlik

Bu durum, beslenme düzenine yavaş yavaş fonksiyonel ve sağlık için katma değer yaratan gıdaların dahil olmasında etkin nedenlerden biri olarak kabul edilmektedir.
İnsan sağlığına fayda getirecek ölçüde zenginleştirilmiş çalışmaların sayısı eskiye göre her ne kadar daha fazlaysa da...
Tüketilen gıdadan sağlık için bir fayda elde edilirken bu gıdaların aynı zamanda yemek kültüründen de yansımalar barındırması, gerçekleştirmesi kolay olmayan ancak hem insan sağlığı hem de yöresel yemek kültürünün tanıtılması için önemli bir adımdır.
Beslenme bilinci geleneksel kültür, coğrafya, dini ya da vicdanı değerler, ekonomi, fiziksel aktivite ve kronik hastalıklar kaynaklı olmak üzere farklı koşullardan etkilenebilmektedir.
Bununla birlikte, insanların tüketim alışkanlıkları da çevre koşullarını etkileyebilmektedir.
Bu etkileşim yeni yemek kültürlerinin ivmelenmesinde tetikleyici olabilmekle birlikte, tam aksi yönde tüketim dengesini bozarak çevre kirliliği olarak da sonuçlanabilir.
Eğer olumsuz yönde ilerlerse bu durum canlılara çeşitlilikte azalma, yaşam alanlarının bozulması ve yetersiz beslenme gibi durumlarla geri dönebilir.
Buradan da anlaşılacağı üzere, yemek kültürü aslında insanlar ve doğa arasında kurulan muazzam dengenin yansımalarından biridir.
İşte bu noktada gastronomi kültürü etkisini göstermektedir.
Çünkü gastronomi bilim dalı temelde yemek ve kültürle turizm arasındaki dengeyi inceler.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, bu alanı üç temelde şekillenmekte olup, üçüncü etmen doğanın dengesi faktörüdür.
Bahsedilen bu temel etmenlere ek olarak ‘gastronomi’ kavramı daha detaylı incelendiğinde, özünde, yemek kültürü tarafında gıda teknolojisi, gıda işleme, gıda güvenliği, gıda tasarımı, hijyen, mutfak yönetimi gibi başlıkları içerirken...
Turizm tarafında ise turizm planlaması, turizm işletmeciliği, turizm yönetimi, insan kaynakları yönetimi, pazarlama, girişimcilik gibi başlıkları kapsamaktadır.
Yenilikçilik merkezli yapılan bu iki koldaki faaliyetler, üçüncü parametre olarak doğayı korumayı da amaç edindiği için, özünde, atıkların bertaraf edilmesi, su ve diğer kaynak israfının önlenmesi, çevrenin koruması için farkındalık geliştirilmesi gibi başlıkları içermektedir.
Bu nedenle gastronomi kültürü sentez bir terimdir.
Ülkemiz, dünyanın en zengin mutfaklarından birine sahiptir.
Bölgelere, yörelere, illere ve hatta beldelere göre çeşitlilik arz eden bir yemek kültürü, Türk kültürünün zenginliğinin göstergesidir.
İzmir’de yüzyıllar boyunca gerek deneme yanılmalar sonucunda şekillenen gerek kulaktan kulağa aktarılan geniş bir yemek kültürü bulunmaktadır.
Türkiye ve Ege Bölgesi’nde dikkat çeken coğrafi konumlanması, el değmemiş bakir alanları, antik kalıntıları, mimari örnekleri ve geleneksel yaşam özelliklerini koruyan köyleri, başta zeytin, zeytinyağı, üzüm ve Ege otları olmak üzere coğrafi işaret oluşturabilecek yerel ürünleri ile İzmir Yarımadası sürdürülebilir turizm faaliyetleri açısından önemli bir potansiyel oluşturmaktadır.

Haberin Devamı

Popülaritesi her
geçen gün artıyor

Haberin Devamı

Urla, yarımada bölgesinde yer alan, doğal, tarihi ve kültürel varlıkları ile önemli potansiyele sahip bir ilçedir.
Urla’nın yakın gelecek eğilimleri İZKA tarafından hazırlanan Yarımada Sürdürülebilir Kalkınma Stratejisi’ne göre genel hatlarıyla şöyle belirtilmiştir:
“Gençlerin göç etmesine karşılık yaşlı nüfusun yöreye gelmesi nedeniyle Urla nüfusunda yaşlanma eğiliminin giderek artması (yüzde 16.4), iki yönlü yaşanan göç sebebiyle kültür çeşitliliğinin artmasına karşın yerel kültürün kaybolma eğilimi ve tarım topraklarının giderek boş kalması temel sorunlar olarak ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık turizmin çeşitlenme eğilimi pozitif bir gelişme olarak görülebilir.”
Urla’nın nüfusu son yıllarda ciddi artış göstermiştir.
İzmir’e, nispeten yakın olması ve hızlı ulaşıma olanak tanıyan otoyol bağlantılarının bulunması nedeniyle işyerleri İzmir’de olan üst gelir grubundaki kesim yerleşmek için Urla’yı seçmektedir.
Urla’nın ekonomik yapısını tarım, hayvancılık, sanayi ve son yıllarda turizm faaliyetleri oluşturmaktadır.
Özellikle ikincil konutlarda artış ve son mahalli kanunda yapılan değişiklikle köylerin mahalle statüsü kazanması nedeniyle kırsal nüfusun yapısı değişmektedir.
Aynı değişim mesleklerde de görülmektedir.
Tarımsal alanların azalması ve yeteri kadar emek harcanmadan kazanç sağlama girişimlerinin sonucunda tarımla uğraşan nüfusta turizme doğru bir kayma gözlemlenmektedir.
Bu turizm potansiyeli yörenin sürdürülebilir kalkınmasında önemli bir fırsat olmaktadır.
Bu anlamda Urla, gastronomik açıdan Türk yemek kültürüne farklı boyutta zenginlik katmış bir yerleşimdir.
Gerek yeme-içme kültürü gerek örf-adetlerin sergilendiği özel tören ve geleneksel yemeklerle sağlığa ve beslenmeye hizmet ederken, kültürel değerlerin sunulması için gastronomi sayesinde muhteşem bir zemin hazırlamaktadır.

Haberin Devamı

Ege mutfağının
güzel yansıması

Urla mutfağı, Ege mutfağının güzel bir yansıması olarak başta zeytinyağı olmak üzere doğal bitki örtüsünün zenginliklerini Türk mutfağı yemekleri olarak muazzam bir şekilde sunmaya elverişlidir.
Keşkek, etli yemekler, sebze yemekleri, sebzeler, pilav ve dolmalar yöresel tatlardan sadece birkaçını oluşturmaktadır.
Zeytinyağının çok kullanılmasıyla birlikte, Urla yemek kültüründe endemik ot çeşitleri de geniş yer tutmaktadır.
Ebegümeci, cibez, ısırganotu, sarmaşık, turp otu, şevket-i bostan, kenger, labada, radika, arapsaçı, deniz börülcesi, su teresi gibi endemik ot çeşitleri uzun listenin sadece birkaç üyesidir.
Bu endemik otlardan yapılan yemeklerin yanı sıra enginar, kabak çiçeği gibi sebzelerle yapılan zeytinyağlı yemekler yöresel beslenme kültüre zenginlik katmaktadır.
Sebzelerle yapılan yemeklere ilaveten özellikle deniz ürünlerinin de hâkim olduğu seçenekleri yine yöreye özgü tarhana çorbası ile çeşitlendirmek mümkündür.

Haberin Devamı

Arşivlenmezse
kaybolup gidecek

Yukarıda sayılan yiyecekler, görünüm ve tat olarak tercih edilebilir olmasının yanında besin değerleri açısından da önem arz eder.
Urla’nın yöresel mutfağında bulunan yiyecekler, vücuda çok değil-gerektiği kadar enerji ve temel besin öğelerini sağlamasının yanında vitaminler, mineraller, antioksidanlar, fenolik bileşenler gibi sağlığa faydalı daha birçok bileşeni de içermesi yönünden dikkate değerdir.
Her bir yöresel yemek bileşeninin sağlığa faydası hakkında uzun açıklamalar yapmak kesinlikle mümkündür.
Yapılan araştırmalar, Urla’da yaşayan bazı yerel ailelerin yiyecekleri geleneksel olarak doğal ve yerel malzemelerle pişirdiğini saptamıştır.
Söz konusu araştırmaların üzücü yanı, uygulanan geleneksel pişirme alışkanlıklarının yarımadada yaşayan yaşlı nüfus tarafından benimsenmekte olması ama ne yazık ki genç nesiller tarafından çoğunlukla tercih edilmemesidir.
Sadece yörenin yaşlı nüfusu tarafından benimsenen ve iletilen sözel mirasın, eski kuşaklardaki bağlayıcılığı çok açıktır ve ne yazık ki kaydedilip arşivlenmedikçe kaybolacaktır.
Bu bağlamda, böyle bir kültürel mirasın araştırılması, yayınlanması ve yaygınlaştırılması, belli bir süre sonra yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalması onu sürdürmek için çok önemli bir adım olacaktır.
Aksi takdirde yeni kuşaklar kendi yemek kültürlerinden yoksun bırakılacak ve Batı yiyecekleri tarafından kucaklanacaklardır.
Açıkçası, daha sonraki hayatlarında sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kalmayacak, aynı zamanda kültürel kökenleri zayıflama tehlikesiyle karşı karşıya gelecektir.
Bu nedenle önemle belirtilmelidir ki, toplumsal değerler önceki nesillerden yeni nesillere aktarılarak yerini sağlamlaştırır.
Çevresel etmenlere bağlı olarak değişim gösteren çağımıza en hızlı adapte olabilen nesiller kuşkusuz genç nesillerdir.
Bu nedenle çevresel etmenlerde değişiklik görülürse bunun ilk yansıması genç nesillerde ortaya çıkmaktadır.
Genç nesillerdeki kültürel etkileşimin olumlu yönlerinin yanı sıra yöresel yemek kültürünün korunmasında ve devam ettirilmesinde getirdiği aksaklıklar kadar olumsuz yönleri de bulunmaktadır.
Yaşamın devam ettirilmesi için gerekli temel ihtiyaçlardan biri de kuşkusuz beslenmedir.
Beslenmede tercih edilen yemek çeşitlerinin mümkün olduğunca faydalı bileşenleri ihtiva eden besinlerden seçilmesi gerekmektedir.
Burada da yemek tercihlerinde hazır gıdalardan çok, nispeten faydalı ve fonksiyonel bileşenler içeren yöresel yemek kültürüne yönelmenin gerekliliğini bir kez daha vurgulamaktadır.
Özet olarak belirtmek gerekirse, İzmir ve çevresi tarih boyunca yoğun göç almış, yemek çeşitliliğindeki zenginlik İzmir halkında da zamanla oluşmuştur.
Renkli bir yerel yemek kültürünün oluşumu ve ileriki zamanlarda şekillenmesinde bu durumun etkisi büyüktür, ancak bu durumun yerel yemek kültürünün tutunmaya başlaması seviyesine kadar ilerlemesine müsaade edilmemelidir.
Yöresel yemekler daha çok kırsal alanda devamlılık arz etmekte olup, şehirlerde farklı nedenlerden dolayı yapılamamaktadır.
Dolayısıyla bu önemli kültürel hazinenin sadece belli bir yaş grubunda kilitlenmesinin önüne geçilmeli, nesilden nesile aktarılması gerekmektedir.
Çok yemenin değil, bilinçli beslenmenin sağlıklı yaşamanın en önde gelen şartı olduğunun tartışılmaz bir gerçekliğinden hareketle, sağlığa yararlı yöresel yemek ve beslenme kültürünün yaygınlaştırılması adına yerel yönetimlerle işbirliği yapılarak halkın yanı sıra özellikle okullarda sağlıklı beslenmeye teşvik edici bilgilendirmelerin, araştırma ve proje faaliyetleri gibi farklı platformlarda yapılacak iş birliklerinin sayısının artırılması gerekmektedir.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!