Güncelleme Tarihi:
“Her İstanbullu’nun adeta dilinde pelesenk olan, ‘Bir gün Ege’ye yerleşmeli’ sözündeki gibi, aslında ilerleyen yaşlar için kurduğumuz Bodrum’a yerleşme hayallerini pandemi sürecinde işlerimizi uzaktan erişimle de yapabildiğimizi fark etmemiz üzerine daha erkene, yani şimdiye çekme kararı aldık” diyen Yeğinsü çiftinden hem yeni hayatlarını, hem de önerilerini dinledik.
BİRER FAHRİ TURİZM ELÇİSİYİZ
* Sizleri tanıyabilir miyiz? Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
İkimiz de Türkiye’nin en iyi teknik üniversitelerinden, mühendislik bölümü mezunuyuz. Ben (Dilek) üzerine pazarlama iletişimi eğitimleri alıp, uzun yıllar önemli markaların kurumsal iletişim, reklam ve halkla ilişkiler yöneticiliği görevlerinde bulundum. Eşim Kaan ise master eğitimi sonrası ağırlıklı olarak bankacılık yazılımları üzerine hizmet veren bir teknoloji şirketinin kurucu ortaklarından. Sosyalleşmeyi ve seyahat etmeyi seven, çocuksuz olmayı tercih etmiş bir çift olarak hayatımızı en keyif aldığımız şeyleri yaparak geçirmeye özen gösteriyor, samimi bir hikayesi olan, özenilmiş ve kaliteli şeyleri seviyoruz. Hafta içi daha sağlıklı tercihler yapsak da hafta sonları illa ki favori mekanlarımızda dostlarımızla beraber olmaktan veya yeni yerler ve yeni lezzetler keşfetmekten keyif alıyoruz. Memnun kaldığımız deneyimleri de en içten şekliyle etrafımızdakilerle ve tüm sosyal medya platformlarındaki takipçilerimizle paylaşıyoruz. 2010’da hayata geçirdiğim life style konseptindeki web sitem usengecsef.com başta olmak üzere, ‘Üşengeç Şef’ rumuzuyla yer aldığım tüm mecralarda, “Mideyi olduğu kadar ruhu da beslemek lazım” mottosuyla samimi ve eğlenceli bir anlatım diliyle oluşturduğum özgün içeriklerle okuyucu ve takipçilerimle adeta bir aile gibi olduk. Başlangıçta benim fotoğraflarımı çekerek tam bir ‘Instagram Husband’ olan eşim de daha sonra aldığı eğitim ve edindiği tecrübelerle çok daha profesyonel fotoğraflar çekerek, ‘Deklancheur’ adıyla kendi galerisini oluşturdu. Yurtiçi-yurtdışında yaptığımız seyahat ve gastronomi yolculuklarıyla kendi yaşadıklarımızı adeta yaşatırcasına aktarırken, aşığı olduğumuz cennet vatanımızın da global arenada layık olduğu yere gelebilmesi için fahri birer turizm elçisi gibi tanıtımlar yapmak için gayret gösteriyoruz.
CAN YÜCEL’İN ŞİİRİNDE OLDUĞU GİBİ
* Bodrum maceranız nasıl başladı?
İlk olarak 15 yaşında üniversiteyi kazanma ödülü olarak ailem tarafından getirildiğim Bodrum’la, eşim de şans eseri aynı yıllarda tanışmış. İkimiz de ilk görüşte Bodrum aşığı olmuşuz. Evlendiğimizden beri de istisnasız her yıl Bodrum’a gelir ve en az iki ayımızı geçiririz. Halikarnas Balıkçısı’nın da dizelerinde dile getirdiği gibi, yokuş başına gelip de Bodrum’u her gördüğümüzde tekrar büyülenir, ayrılırken aklımızı Bodrum’da bırakır gider, bir sonraki seferi iple çekeriz. Her İstanbullu’nun adeta dilinde pelesenk olan, “Bir gün Ege’ye yerleşmeli” sözündeki gibi, aslında ilerleyen yaşlar için kurduğumuz Bodrum’a yerleşme hayallerini pandemi sürecinde işlerimizi uzaktan erişimle de yapabildiğimizi fark etmemiz üzerine daha erkene, yani şimdiye çekme kararı aldık. Can Yücel’in, “Dün geldi geçti, yarın meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür, o da bu gündür” sözlerine atıfta bulunurcasına bir anda kendimizi Bodrum’da, tam da hayallerimizdeki gibi, nefis bir deniz manzarasına hakim, begonviller içindeki geniş balkonumuzda her gün güneşin doğuşunun mucizesine tanıklık ederken bulduk.
URLA’YA GÖRE POTANSİYEL DAHA YÜKSEK
* Bodrum’taki mekanlar hakkındaki düşünceleriniz nedir? Favori beş mekanınızı paylaşabilir misiniz?
Urla’nın gastronomik olarak ön plana çıkarılmaya çalışıldığı şu dönemde, biz geniş coğrafyası ve imkanlarıyla Bodrum Yarımadası’nın potansiyelinin çok daha yüksek olduğuna inanıyoruz. Bodrum’da bizim için adeta ritüel haline gelmiş, yıllardır müdavimi olduğumuz mekanların yanı sıra popülarizmden uzak, yerel lezzetlerin ön plana çıktığı, adeta tarladan toplanıp önünüze en taze haliyle servis edilirken güncel gastronomi trendlerinin de gözetildiği mekanlar öncelikli tercih sebebimiz. Bunlar arasında İspanyol mutfağının olmazsa olmazı tapaslarıyla çok sevdiğimiz Bodrum merkezdeki ‘La Pasion’, Belçika usulü tencere midyeleriyle gönlümüzde taht kuran Yalıkavak’taki ‘Midye7’, nefes kesen Bodrum manzarası ve gurme lezzetleriyle The Marmara Hotel’in dört incili ‘Tuti Restaurant’ı, tencere yemeği denilince Bodrum’da akla ilk gelen yer olan ‘Kısmet Lokantası’ ve Marina’nın keyifli buluşma noktalarından olan ‘Musto’yu sayabiliriz.
SOKAKTAKİ DOSTLARIMIZI DA UNUTMAYALIM
* Sizden hafta sonu Bodrum programı alabilir miyiz? Neler yapılabilir?
Gün doğumuyla birlikte uyanırsanız, rüya gibi bir ambiyansta, şükran duygusu içinde dümdüz pırıl pırıl bir denizin tadını çıkarırsınız. Sabah kahvaltısı için Yalıkavak’daki ‘Parpali’, nefis kuymağı, tazecik köy peynirleri, ev yapımı reçelleri ve pişileriyle güne güzel ve enerji dolu bir başlangıç olabilir. Kahve ve kitap ikilisini doğayla en iyi buluşturacağınız mekan kesinlikle Bitez’deki yeni nesil kütüphane ‘Zai Bodrum’un dev zeytin ağaçları gölgesindeki sakin bahçesi olacak. Hobilerine zaman ayırmayı sevenlerdenseniz, Bodrum’la özdeşleşmiş rengarenk su kabağı lambası, seramik veya yemek kurslarına katılabilir, dilerseniz yelken veya su altı dalış eğitimleri alabilir, Bodrum Doğa Sporları Kulübü’yle birlikte yeni yerler keşfetmeye çıkabilirsiniz. O hep hayalini kurduğunuz Latin, sirtaki, veya tango danslarından figürler öğrenmek için de bundan güzel bir gün olamaz. Etrafınızda beslediğiniz ve sevmelere doyamadığınız sokak hayvanları kadar ruhunuza iyi gelecek şeylerden biri de Turgutreis ve Torba barınaklarını ara ara ziyaret edip oradaki hayvanlara da maddi-manevi destek olmanın doyumsuz hazzını yaşamak olacak. Güneş batmadan ‘Bodrum Müdavim’in terasında kale manzarasına karşı yerinizi alıp canlı kanun performansı eşliğinde çıplak sesle seslendirilen birbirinden güzel Türk Sanat Müziği şarkıları eşliğinde dolunayın keyfini sevdiklerinizle çıkarabilirsiniz. Akşam yemeği için bir başka alternatif de yeşillik içindeki arka bahçesi ve beyaz ferforje masalarıyla hoş bir ambiyans sunan ‘Vamos’un taş fırın pizzaları olabilir. Geceyi bitirmek için ise haftanın her günü farklı bir canlı vokalin sahne aldığı barlar sokağının en eğlenceli noktalarında biri olan ‘Black7’de birbirinden güzel şarkılara eşlik edebilirsiniz.
ERTELEDİĞİMİZ ŞEYLERİ HAYATA GEÇİRDİK
Pandeminin hayatınıza etkilerinden söz eder misiniz...
Pandeminin sokağa çıkma kısıtlaması olan döneminde evde olmayı dört duvar arasına sıkışmışlık değil de huzurlu yuvasının tadını çıkarma şansı olarak gören ve birlikte olduğu kadar kendi başına da zaman geçirmeyi seven bir çift olarak evde daha önce zamansızlıktan ertelediğimiz şeyleri hayata geçirme imkanımız oldu. Sonrasında sosyal mesafe, hijyen ve maske kuralları çerçevesinde kontrollü olarak sosyalleşmeye başladık. Bodrum’a yerleşme kararımızla seçtiğimiz sakin ve huzurlu yaşam şekli de her gün erken kalkıp çarşaf gibi denizimize girdiğimiz, bol bol yüzdüğümüz, kuş sesleri eşliğinde balkonda yemekler yeyip, önümüzde laptoplarımız, kucağımızda meraklı gözlerle etrafını seyreden patili oğlumuz, kedişimiz ‘Baileys’le Bodrum manzarasına karşı kahvelerimizi yudumladığımız ve İstanbul’daki hayatımızdan çok daha fazla, yaşamdan keyif aldığımız bir sürece dönüştü.