Güncelleme Tarihi:
Bahar günlerinin gelmesiyle birlikte alerji de artıyor. Kaşıntı, hapşırma, burun akıntısı, boğazda gıcık, öksürük gibi belirtilerle kendini gösteren alerji, Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre günümüzde dünya nüfusunun yüzde 20'sini etkiliyor. Uzmanlar, son yıllarda alerjik hastalıkların görülme sıklığının artığını, bunda özellikle polen, çiçek tozları, besinler, ısı, nem, rüzgâr, basınç ile küresel iklim değişikliğinin etkili olduğunu vurguluyor.
İEÜ Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Öğretim Üyesi Doç. Dr. Dilek Ersil Soysal, alerjinin zararsız maddelerin solunum, besin ve ilaçlarla alınmasıyla vücudun aşırı ve zararlı savunma tepkisi göstermesi sonucu oluştuğunu kaydetti. Doç. Dr. Soysal, "Allerjen madde sayısının artması allerjik hastalıkların görülme sıklığını da çoğaltıyor. Hastalık tablosu özellikle geceleri ortaya çıkan ve en sık hışıltılı solunum, hırıltı, öksürük ve nefes darlığı belirtileriyle gösteriyor. Aile öyküsünde alerji ve alerjik hastalık olan bireylerde ise astım gelişimi daha fazla görülüyor. Alerjik astım her yaşta görülmekle beraber, olguların yüzde 75 ile 90'nında 40 yaş altında başlar. Sigara dumanı, parfüm, irritan gazlar, hava kirliliği, polenler, mantar tozları, ev tozu akarları, besinler, hayvan deri ve tüyleri gibi alerjenler alerjik astımda etkili oluyor" dedi.
Alerjik hastalıkların işgücü kaybına yol açtığını aktaran Doç. Dr. Soysal, narenciye, kabuklu deniz ürünleri, domates, çilek, yumurta, patates, sirke ve tüm hazır gıdaların alerjik hastalıklara neden olabileceğini, bu besinlerin dikkatli tüketilmesi gerektiğini ifade etti. Eldiven, maske, gözlük gibi koruyucu ürünlerin kullanılmasını da öneren Doç. Dr. Soysal, "Gaz biçiminde bir alerjen madde söz konusu ise ortamın düzenli biçimde havalandırması sağlanmalıdır. Ev tozu alerjisinde evde toz yaratan ve toz tutan eşyalar, özellikle yatak odalarındaki halılar kaldırılmalıdır. Tıbbi açıdan korunmada ise çalışanların işe giriş ve periyodik muayeneleri önem taşır" diye konuştu.