Güncelleme Tarihi:
Liderler kadar stresli ve yoğun bir çalışma temposuna sahip herkesin vücut direncini elden bırakmayacak şekilde hareket etmesi gerektiğini belirten Yaşar Üniversitesi MYO Gıda İşleme Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, "Beslenme yaşamın her döneminde olduğu gibi politik bir takım aşamaların değerlendirildiği zamanlarda üzerinde daha da önemle durulması gereken bir olgudur. Çalışma temposunu zararsız atlatmak için salt planlı çalışmak yeterli olmayacaktır. Aynı zamanda düzenli uyuyup, düzenli beslenmek gereklidir. Özellikle referandum tarihinin yaklaştığı dönemde, unutulmaması gereken fayda getireceğine inanılan tek türde gıdalardan aşırı miktarda tüketilmemesi gerektiğidir. Bu noktada, aşırı miktarda tüketilen suyun dahi sağlığı olumsuz etkileyebileceği hatırlanmalıdır" diye konuştu.
HER GÜNE 1 YUMURTA
Hazmı kolaylaştıran, bünyeyi dinç tutan gıdaların öğünlere yardımcı olarak tüketilmesi gerektiğini belirten Uzel şu tavsiyelerde bulundu:
"Ara öğünlerde badem, fındık, ceviz gibi çerezler dengeli olarak bilişsel hafızayı kuvvetlendirme ve zinde tutmak için tüketilebilir. Böylece hem vücuda ilave olarak omega-3 yağ asidi alınmış olur hem de hipoglisemi olarak bilinen kan şekeri seviyesinin düşme durumuna karşı da tedbir alınmış olur. Ayrıca günlük öğün sayısı mutlaka üç ana öğün olarak düzene oturtulmalı, ana öğünler ise 2-3 adet ara öğün ile desteklenmelidir. İlave olarak her gün mutlaka ihmal edilmemesi gereken kahvaltı öğününe karbonhidrat içeren gıdalara ek olarak protein kaynağı olan ve öğünü dengeleyen 1 tam yumurta ilave edilmelidir. Kahvaltıda içecek olarak taze meyve suları ya da bitki çayları tüketilmelidir."
GÜÇLÜ SAVUNMA MEKANİZMASI İÇİN
Vücut direncinin arttırılması ve beraberinde getireceği güçlü savunma mekanizmasının hava koşullarındaki mevsimsel dalgalanmalara karşı bir savunma mekanizması oluşturacağını belirten Yrd. Doç. Dr. Ruhan Aşkın Uzel, "Bu amaçla özellikle A, C ve E vitaminlerini içeren besinler tüketilmeli; selenyum, çinko, magnezyum mineralleri alımı omega yağ asidi içeren yiyecekler ile takviye edilmelidir. Sadece D vitamini besinlerde az miktarda bulunur, bu amaçla güneş ışığından yararlanılmalıdır. D vitaminin yanı sıra kalsiyum ve fosfor tüketimi haftada en az 2 kez balık ve her gün süt tüketimi ile desteklenmelidir. Vitamin alımının önemli olduğu koşullarda yiyeceklerin hazırlanması sırasında vitamin kaybı uygun yöntemlerle mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Tabii ki suyun öneminin kaçınılmaz olduğu bilgisinden hareketle kışın tüketilen su miktarının yazın tüketilen ile aynı olmasına dikkat edilmeli, susama durumu olmasa dahi günde en az 2 litre su alınması gerekmektedir. Unutulmaması gerekenler arasında, süreçten kaynaklı olarak, yerine getirilmesi zor olabilecek olan uyku düzeni yer almaktadır. Uyku düzenli olmaz ise beslenme tedbirleri net olarak amacına ulaşmayabilir" dedi.
SES KISIKLIĞINA DİKKAT
Bünyenin yorgun düşmesi, bitkinlik ya da kötü hava koşulları nedeniyle bir takım fizyolojik aksaklıkların da oluşabileceğine değinen Uzel şu önerilerde bulundu:
"Sigara kullanımı, nezle-grip sonrası boğazdaki yıpranma, uzun süre ve yüksek sesle konuşma ses kısıklığına neden olabilir. Bu durumda bol miktarda sıvı, özellikle su tüketilmelidir. İçilen su çok soğuk ya da sıcak olmamalıdır. Uykusuz kalınmamalıdır. Fısıldayarak ya da çok yüksek sesle konuşulmamalıdır. Yemeklerde lokmalar iyice küçültülmelidir. Bal, zencefil, karabiber, zerdeçal, soğan, sarımsak, sirke, turp bitkilerinin değişik kombinasyonda kullanımı ile yapılan ılık bitkisel çaylar tüketilebilir. Örneğin, grip ya da öksürük nedeni ile ses kısıklığı problemi yaşanıyor ise ılık limonlu suya bal karıştırılarak boğazda iyice yayılmasını sağlayacak şekilde yavaşça tüketilebilir. Ya da taze zencefili suda demleyerek biraz bal ve limon ilavesi ile ses tellerini rahatlatıcı ve faydalı bir içecek hazırlanabilir. Bu içecek, zencefilin olmadığı durumlarda okaliptüs, papatya ya da kekik bitkileri ile denenebilir."