Güncelleme Tarihi:
BESLENMEYLE DE ALINABİLİR “Günümüzde kolajen denince akla ilk olarak dışardan takviyeler gelse de aslında kolajeni günlük beslenmemizden de alabiliriz” diyen Dr. Cansu Alakbarov, “Kolajenin en fazla bulunduğu gıda, ilikli kemik suyudur. Bunun dışında balık, hindi eti, sığır eti de kolajen bulunduran hayvansal gıdalardır. Sebze ve meyvelerden domates, pancar, kırmızı biber, çilek, ahududu, böğürtlen, yaban mersini, lahana, brokoli, kivi, limon, portakal, karnabahar ve pırasada da kolajen bulunur” ifadelerini kullandı. Dışardan besin ve takviyelerle kolajen alınsa da cildin besinlerden alınan kolajeni sentezlemesi için özellikle yaş ilerledikçe uyarıya ihtiyacı olduğunu söyleyen Alakbarov, “Dermatolojide kullandığımız altın iğne radyo frekans sistemleri, mikro iğneleme sistemleri, lazer ve ışık tedavileri deri altında kontrollü hasarlar yaparak kolajenin yeniden sentezlemesini uyarır. Ciltte meydana getirdiğimiz bu yenilenme süreciyle daha sıkı, gergin, elastik, parlak bir görünüme kavuşulur. Aynı zamanda cildimiz güneşin zararlı ışınlarına ve çevresel etmenlere karşı daha güçlü bir bariyere sahip olur ve yaşlılık lekelerinin oluşumunun önüne geçmiş oluruz. Yaralarımız daha hızlı iyileşir” şeklinde konuştu.
KOLAJENLİ KREM TERCİHLERİ
Kolajenin büyük moleküler yapıda olduğunu ve cilde sürülen krem veya serum içeriğindeki kolajenlerin derinin alt katmanına ulaşıp etki edemediklerini, derinin üst tabakasında koruyucu olarak kaldıklarını kaydeden Alakbarov, şöyle devam etti: “Bunun yerine peptit içeren serum ve kremler tercih edilmelidir. Tüm bunların yanında egzersiz yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, şeker ve rafine gıda tüketmemek, yeterli bir uyku düzenine sahip olmak, sigara tüketmemek, yaz-kış fark etmeksizin geniş spektrumlu güneş kremi kullanmak da cildimizin kolajen miktarını artırır.”