Güncelleme Tarihi:
İZMİR Ekonomik Kalkınma Koordinasyon Kurulu (İEKKK) toplantısında konuşan İzmir BüyükşeBaşkan Aziz Kocaoğlu, onomi modelinde üretim ve tasarrufun azaldığını, tüketimin arttığını vurgulayarak, çok çalışmayı, üretmeyi ve tasarruf etmeyi şart koştu. Kocaoğlu, "'Muhtacım, ona yakınım, buna yakınım, kocam yaşlandı, anam-babam yaşlandı, toruna bakıyorum' diye devlet yardımlarıyla geçinen bir toplum haline geldik maalesef. Vali dağıtıyor, kaymakam dağıtıyor, belediye dağıtıyor ama özel sektör çalışacak adam bulamıyor" dedi.
İzmir Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde 2009 yılında kurulan, kent ekonomisinde belirleyici role sahip kurum ve kuruluşların temsilcilerinin üye olarak yer aldığı İEKKK, 81'inci toplantısını Tarihi Havagazı Fabrikası'nda gerçekleştirdi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ekonomi modelinde üretim ve tasarrufun azaldığını, tüketimin arttığını vurgulayarak, çok çalışmayı, üretmeyi ve tasarruf etmeyi şart koştu. Kocaoğlu şöyle dedi:
"Ekonomide çarkın yeniden dönebilmesi para bulacağız diyoruz. Peki nasıl bulacağız parayı? Yeniden borçlanacağız. Nereden borçlanacağız? Yurt dışından. Dolar yüzde 7,5. Bu orandan dolar almak, intihar etmek gibi bir şey. Bugünkü borcumuz 475 milyar dolar. 2000’li yıllarda borcumuz 45 milyar dolardı. Bir yapılandırmaya gittiğimizde, yüzde 7.5 ile 3 sene içerisinde 1 trilyon dolar borca gireceğiz demektir. Cumhuriyetin ilk devalüasyonu 1948 yılında oldu. O devalüasyondan bu yana baktığımızda çok net görüyoruz; Bizim ekonomik modelimizde bir çarpıklık var. Bir ülkenin finans piyasasında parası varsa, satıyorsa ve bir de katma değeri yüksek ürünler üretip satabiliyorsa, bu doğru bir sistemdir. Hem para satışından hem de mal satışından ihracat ithalat dengesi ülke lehine değişir. Ama bizim uyguladığımız sistemde üretimin ve tasarrufun payı giderek azaldı, tüketim arttı. Bu sistem devam ettiği müddetçe borcumuzla birlikte hem siyasi hem de ekonomik olarak maliyetlerimiz ve bağlılıklarımız artacak. Biz bu ekonomi anlayışını terk etmeliyiz. Formül çok basit: Çok çalışmalı, üretmeli ve tasarruf etmeliyiz. Bugün evde çalışacak kadın bulamayıp yurt dışından gelen kadına 600 dolar maaş veriyor insanlar. 3600 TL yapıyor. Asgari ücret ise bu ülkede 1800 lira. 'Muhtacım, ona yakınım, buna yakınım, kocam yaşlandı, anam yaşlandı, babam yaşlandı, toruna bakıyorum' diye devlet yardımlarıyla geçinen bir toplum haline geldik maalesef. Vali dağıtıyor, kaymakam dağıtıyor, belediye dağıtıyor. Ama özel sektör çalışacak adam bulamıyor. Bu ekonomide bu olur mu? Bu ekonomi üretebilir mi, yatırım yapabilir mi, kaynak yaratabilir mi? Diğer taraftan bakıyorsunuz, belediyede işe girebilmek için on binlerce kişi sırada. Ben bu yüzden sokağa çıkamıyorum. Öyle bir durumdayız ki, hesabın da ucu kaçmış. Ekonomideki yaranın büyüklüğü ne kadar, tam olarak bilmiyoruz. İşin ilginci, bizi yönetenler de bilmiyor. Çıktıkça çıkıyor. Radikal tedbir almadan bu ekonomik sistem böyle yürümez. Tersini çevirmeden bu ülkenin düze çıkması mümkün değil. Üstelik yaşanan her kriz, işin kaybetm iş, küskün ve problemli insanların sayısını katlanarak artırıyor. Bu da sosyal bir yara."
İZMİR, (DHA)
FOTOĞRAF