Kindap "Ucuz, sağlıklı ve erişilebilir gıda jeotermal tarımla mümkün"

Güncelleme Tarihi:

Kindap  Ucuz, sağlıklı ve erişilebilir gıda jeotermal tarımla mümkün
Oluşturulma Tarihi: Ekim 08, 2023 14:53

Türkiye’nin tarımda maliyet artışı kaynaklı yaşadığı sorunları azaltacak etkilerin başında jeotermal tarım uygulamaları geliyor. Son yıllarda sayıları giderek artan jeotermal seraların tarım ekonomisine etkisini Jeotermal Enerji Derneği (JED) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap’la konuştuk.

Haberin Devamı



HEMEN her gün gazete sütunları ve TV ekranlarında gördüğümüz haber başlıkları arasında tarımla ve üretimle ilgili sorunlar başta geliyor. Türkiye’de tarımda çalışan nüfus büyük bir hızla gerileyerek 500 bin sınırının altına düşerken, 85 milyon insanın ihtiyaç duyduğu temel gıdaların dahi üretilememesi riski artıyor. Tüm dünya özellikle de pandemi döneminde sağlıklı ve ucuz gıdaya ulaşmanın önemini çok daha iyi anlamış durumda. Dünyanın en bereketli topraklarına ve iklimine sahip Türkiye’nin tarımsal ürünlerde hem üretimi, hem de ihracatı potansiyelinin çok altında. Türkiye’nin sahip olduğu zenginliği sadece iklimi ve toprak yapısıyla sınırlı değil... Jeotermal kaynak zenginliği bakımından Avrupa’nın 1’inci, dünyanın 4’üncü ülkesi olan Türkiye’nin ayaklarının altındaki bu zenginliği tarım üretiminin hizmetine daha fazla sunması gerekiyor. Türkiye’de sektörün çatı kuruluşu olan Jeotermal Enerji Derneği (JED) bu anlamda dikkat çekici çözüm önerilerini kamuoyunun gündemine sunuyor. Derneğin Yönetim Kurulu Başkanı Ali Kındap’la jeotermal enerji ve tarım sektörü ilişkisini konuştuk.

Haberin Devamı


* Türkiye’nin jeotermal enerji varlığı konusunda kısaca bilgi verir misiniz?
- Ülkemiz jeotermal kaynak zenginliği açısından Avrupa’nın lider, dünyanın 4’üncü ülkesi. Ben doğrusu Anadolu coğrafyasını ‘jeotermal cenneti’ olarak nitelendiriyorum. Bu enerji binlerce yıldır bu topraklarda var ve kullanılıyor. Anadolu’nun en büyük antik kentlerinin de jeotermal kaynakların üzerinde ya da çok yakınında kurulduğunu görüyoruz. Bin 500’ün üzerinde doğal jeotermal kaynak çıkış noktası olan Anadolu’nun jeotermal kaynaklarını milletimizin ortak refahına hizmet eder noktaya taşırsak, dünya sıralamasındaki 4’üncülüğümüzü de açık ara liderliğe taşıyabiliriz. Ancak bugün geldiğimiz noktada ‘ayaklarımızın altındaki güneş’ olarak gördüğümüz bu zenginlikten potansiyelimizin çok altında yararlandığımızı söylemeliyim. Enerji üretimi, konut ısıtması, seracılık ve turizmde 5 bin megavat (MW) seviyesinde jeotermal kullanımımız var. Keşfedilmiş ve resmi kaynaklara yansıyan kaynak potansiyelimiz 62 bin MW seviyesinde. Keşfi yapılmamış kaynaklarımız düşünüldüğünde bu rakamın kat be kat üzerine çıkmamız mümkün.

Haberin Devamı

SADECE 5 BİN 293 DÖNÜM
* Jeotermal enerjinin tarım sektöründeki kullanımının giderek arttığını gözlemliyoruz. Özellikle de Tarıma Dayalı İhtisas OSB’ler bu noktada kritik bir işlev yükleniyor. Jeotermal seracılıkta Türkiye hangi noktada?
- Türkiye’de gıda ürünlerinde yaşanan enflasyon resmi enflasyon oranının çok üzerinde gerçekleşirken, tarımsal üretimdeki düşüşün en önemli sebepleri arasında enerji başta olmak üzere girdi maliyetlerindeki öngörülemez artışlar geliyor. Sorunuzda bahsettiğiniz ve sayıları hızla artan jeotermal seralar ise enerji maliyetlerini çok aza indirmesi nedeniyle Türkiye’de tarımsal üretim artışının adeta anahtarı konumunda. Bizimle kıyaslanmayacak ölçüde düşük jeotermal kaynağı olan ülkelerin jeotermal seracılıkta Türkiye’den daha ileride olmasını kabullenmemeliyiz. Türkiye’de bugün itibariyle 5 bin 293 dönüm jeotermal serada üretim yapılıyor. Bu büyüklük elbette dikkate değer ancak yeterli değil. Türkiye’nin 10 yıl içinde 100 bin dönüm jeotermal sera büyüklüğüne çok rahatlıkla ulaşabileceğini biliyoruz. Bunun için de TDİOSB’lerin tarım ürünleri tüketiminin yoğun olduğu yerlerde ya da yakınında konumlanması kadar, jeotermal kaynaklara yakın olmaları, hatta tam üzerinde kurulmaları önemli.

Haberin Devamı


-35 DERECEDE DOMATES ÜRETİMİ
* Jeotermal sera uygulamaları ile her ilde her türlü tarım ürününün yetişmesi mümkün olabilecek mi?
- Sorunuzdaki gelecek zaman kipini hemen kaldıralım ve “Zaten mümkün oluyor” diyelim. Sözgelimi Nevşehir Kozaklı’da, Afyon Sandıklı’da, Ağrı’nın bin 925 metre rakımlı ilçesi Diyadin’de eksi 35 derecede domates üretilebiliyor ve bu üretim Antalya’da üretilen domatesten daha rekabetçi fiyata sahip. Bugün Ağrı’da domates, Van’da muz, Erzurum’da çilek yetiştirmemiz mümkün. Bu üretimlere ilişkin çok özgün örneklerimiz de var. Bu örneklerdeki verimlilik ve rekolte seviyesi bu alanda dünyada söz sahibi olan ülkelerle rahatlıkla yarışabilecek seviyede. Tüm çabamız bu üretimleri yurt sathına yaymak olmalı. Antalya’da üretilen bir tarım ürününün 800 kilometre uzaktaki İstanbul’a taşınmasının gereği de anlamı da yok. Jeotermal seralarla tarımsal üretimimizi artırarak gıda fiyatlarını düşürebilir ve bu alanda dünyanın önde gelen ihracatçı ülkelerinden biri olabiliriz.

Haberin Devamı

ANADOLU’NUN HER YERİNDE
* Jeotermal enerjiyle tarımın birbirini destekler iki sektör olduğunu söyleyebiliriz o halde...
- Elbette söyleyebiliriz. Bugün küresel iklim krizi, savaşlar ve jeopolitik krizler yakın gelecekte gıda ve su savaşlarını karşımıza çıkaracak. Türkiye tüm kaynaklarından en yüksek seviyede ve verimlilikte yararlanarak tarım ürünleri ithalatını büyük ölçüde azaltabilir. Bu önermemiz kuşkusuz geleneksel tarım üretimini yok saymak değil. Ancak iklim koşullarından ve coğrafi bölgelerden bağımsız olarak mutlaka topraksız tarım ve jeotermal seracılık uygulamalarını geliştirmemiz ve desteklememiz gerekiyor. Jeotermal kaynaklarımızla Anadolu coğrafyasının her yerinde istediğimiz sebze ve meyveyi üretebilecek imkana sahibiz.

Haberin Devamı


* Geleneksel tarım üretimimizde katma değer sorunu yaşandığını da biliyoruz. Tarımdan çekilen nüfusun önemli bir gerekçesi de bu zaten. Jeotermal seracılıkta bu değer zinciri nasıl oluşuyor?
- Haklısınız, özellikle de geleneksel tarım uygulamalarında ciddi bir katma değer sorunu yaşandığı gibi üretimde plansızlık kaynaklı arz fazlası ya da eksiği sorunu da sıklıkla yaşanıyor. Jeotermal seracılık uygulamaları tarımda yaşanan katma değer sorunun aşılmasında da çok önemli işlev yüklenecek. Yılın 12 ayı tarımsal üretim yapmayı sağlarken, tropikal bitki ve meyve üretimi gibi katma değeri çok yüksek alanlarda ülkemizi dünyada marka haline getirebiliriz. Jeotermal seralarla birlikte inşa edilecek sebze-meyve kurutma tesisleri ile Türkiye olarak tarımsal katma değer zincirinin her halkasında yerimizi almış olacağız. Jeotermal, yenilenebilir enerji kaynakları arasında çoklu ve entegre kullanıma imkan tanıyan tek kaynak olma özelliği taşıyor. Aynı jeotermal kaynakla elektrik üretebilir, konutları ısıtabilir, jeotermal seralarda üretim yapabilir, termal turizm, tropikal balıkçılık yapabilir, jeotermal kaynakların içindeki kıymetli madenleri ayrıştırabiliriz.

JED ÜYELERİNDEN ÖRNEKLER
* Bu alanda derneğinizin yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?
- Derneğimize üye kurumsal şirketlerin sadece Türkiye’ye değil, dünyaya örnek olan uygulamaları var. Sözgelimi Türkiye’nin ilk özel sektör yatırımcısı olan bir üyemiz, Aydın Nazilli’de bulunan jeotermal enerji santralinin hemen yanında 80 dönümde domates üretiyor ve çok yüksek seviyede katma değer sağlıyor. Bir diğer üyemiz Denizli Sarayköy’deki santralinin hemen arkasında bulunan jeotermal sera OSB’nin ihtiyacı olan termal suyu sağlıyor. Son yıllarda Türk özel sektörünün yurtiçinde ve yurtdışında jeotermal seracılığa ciddi yatırım yaptığını da görmekteyiz. Ayrıca hemen her gün bir ilimizde jeotermal seraların kuruluş haberlerini okuyoruz. Bu durumun bizi ne kadar mutlu ettiğini anlatamayız. Jeotermal seraların önemine yönelik farkındalığın artmasını sağlayan bakanlığımıza ve valilerimize çok teşekkür ediyoruz. Bu alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda şirket var. Tarım ve Orman Bakanlığımız başta üzere tüm merkezi ve yerel otoritelerinden beklentimiz, farklı sebeplerle üretim yapılmayan tarım arazilerinde bu yatırımları destekleyici mekanizmaları harekete geçirmesi ve uygun faiz oranları ile kredi desteği sağlaması. Bu alana yatırılacak her kaynak bize tarım ürünleri ithalatının azalması ve bu ithalat için harcadığımız dövizimizin cebimizde kalması demek.


TÜRKİYE’DE BUGÜN 5 BİN 293 DÖNÜM JEOERMAL SERADA ÜRETİM YAPILIYOR
DÜNYANIN en yüksek 4’üncü jeotermal kaynak zenginliğine sahip ülkesi Türkiye’de halen 5 bin 293 dönüm alanda jeotermal seracılık yapılıyor. Afyonkarahisar 900 dönümle ilk sırada yer alırken, İzmir 819 dönümle ikinci, Manisa 756 dönümle üçüncü sırada yer alıyor. İzmir-Dikili (3 bin dönüm), Denizli Sarayköy (700 dönüm) ve Ağrı-Diyadin’de (1.3 bin dönüm) kurulan TDİOSB’ler jeotermal kaynakla ısıtılacak. Balıkesir Gönen’de kuruluş çalışmaları süren jeotermal kaynakla ısıtılacak TDİOSB ise 8 bin dönüm büyüklüğü ile dünyanın en büyüğü olacak. 10 milyar TL’ye mal olacak bu proje 10 bin kişiye istihdam sağlayacak.


DÜNYANIN EN BÜYÜK JEOTERMAL KAYNAKLI TDİOSB’Sİ GÖNEN’DE KURULUYOR
TARIM ve Orman Bakanlığı verilerine göre ağustos ayı itibariyle Türkiye’de bugüne kadar 39 ilde 41 Tarıma Dayalı İhtisas OSB’si (TDİSB) kuruldu. Bu bölgelerin 10’unda altyapı çalışmaları tamamlanarak yatırımcılara sunuldu. Bu OSB’ler arasında yer alan Dikili TDİOSB 3 bin dönüm sera alanı ile Türkiye’nin en büyüğü olma özelliği taşıyor. Ancak Balıkesir Gönen’de kuruluş çalışmaları süren jeotermal ısıtmalı tarıma dayalı organize sanayi bölgesi, 8 bin dönüm sera alanı ile Türkiye ve dünyanın en büyük projesi olacak. Gönen TDİOSB’de yılda 250 bin ton ürün üretilecek ve 10 bin kişiye iş imkanı sağlanacak. Üretilen ürünlerin sevki nüfus yoğunluğu olan büyük şehirlere çok hızlı bir biçimde yapılabilecek. Tarımdaki en büyük girdi maliyetleri arasında enerji geldiği düşünüldüğünde jeotermal enerji üreticilere çok büyük bir maliyet avantajı sağlayacak.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!