Güncelleme Tarihi:
MUĞLA’da yaşanmış gerçek olayları kitaplaştıran, ‘Kerimoğlu’ romanıyla Muğla Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada ‘roman’ kategorisinde ödül alan araştırmacı yazar Hüseyin İlker Altınsoy, bu kez de ‘Kerimoğlu Eyüp’ ve ‘Kerimoğlu Ali’ kitaplarını yazarak bilinmeyenleri ortaya çıkardı. Altınsoy, yıllar süren araştırmalar sonucu dedesi Kerimoğlu Eyüp’ün ve amcasının oğlu Kerimoğlu Ali’nin 1800’lü yıllarda Muğla’nın farklı bölgelerine yerleştiğine dair izlere ulaştığını belirterek, çevre yazarı-gazeteci Ahmet Aydın Akansu’ya şunları anlattı:
TOPRAĞI KADAR KÜLTÜRÜ DE VERİMLİ
“Muğla’nın Pisi beldesi (Yeşilyurt) verimli toprakları ve bir o kadar da verimli kültürel mirasıyla ünlü. Buraya sonradan yerleşmiş (yaklaşık 1800’lü yılların başları) ailelerinden biri de Kerimoğulları. Mehmet, Hüseyin ve Kerim adlı kardeşler, önce Pisi yöresine yerleşirler. Hüseyin erken yaşlarda ölür. Mehmet, kardeşi Kerim’le zaman içinde yollarını ayırır. Kerim, Bodrum dağlarında çobanlık yapar. Mehmet ise Karıncalı ve Marçal dağlarında konaklar. Çobanlığı bıraktığı yıllarda büyük bir kıtlık yaşanır. Kerim’in Karaova’da Elif adında bir kadınla evliliğinden Ali (1854), İbrahim (1858) ve Süleyman (1865) adlarında oğulları olur. Mehmet’in Pisi yöresinden Ayşe ile evliliğinden Kerim (1845) ve Hüseyin (1848) adlarında iki oğlu dünyaya gelir. Kerimoğlu Mehmet’in 1849’da vefat etmesi üzerine Bodrum’da yaşayan kardeşi Kerim ve ailesiyle gelip gitmeleri biter. İşte o dönem farklı zaman dilimlerinde birbirinden habersiz iki Kerimoğlu efsanesini doğuran olaylar zinciri başlar.”
10 YIL ARAYLA KALEME ALDILAR
Kerimoğlu Eyüp’ün hayatını anlatan kitabı 2009’da, babasının amcaoğlu Kerimoğlu Ali’nin yaşam öyküsünü de 2019’da kaleme alan Altınsoy, “Her ikisinin de hikayesi çok ilginç. Kerimoğlu Ali’nin torunu Mehmet Kocaman da dedesinin mezarını onarıp anılarını yaşatıyor. O yıllarda fakirin yanında oldukları için bölgelerinde çok sevilmişler, türküleri de bu nedenle yapılmış” diyor.
KERİMOĞLU
EYÜP’ÜN
TÜRKÜSÜ
Öf aman da aman of / Kara
dağların sandalı da sandalı
/ Al kanlara boyanmış /
Kerimoğlu’nun her yanı da her
yanı / Haydülen de ülen de / Şu
dağlarda geyik kalmadı / Oyna
ülen de kör Arabım sen oyna /
Senden başka yiğit kalmadı!
KERİMOĞLU
ALİ’NİN TÜRKÜSÜ
Kerimoğlu iner gelir
enişten
/ Her yanları
görünmüyor
gümüşten
/ Kerimoğlu
duvarlardan atladı
/ Tabancası beşi
birden patladı
/ (Selamoğlu
silahları topladı)
/ Kerimoğlu da eşkıyalık ediyor
/ Tüp tüp eder zenginlerin yüreği
/ Her yanları aman duman bürüdü
/ Candarmalar alay alay yürüdü
/ Haydindik avlıların da gazeli
/ Yollarına çifte gurban kesmeli.