Güncelleme Tarihi:
Afişlerde 819 TL'lik koşu bandı fotoğrafının üzerine 'İlk bir hafta koşup sonra balkona kaldıracağın koşu bandı' diye yazılırken bir başka afişte 149 liralık ayakkabının üzerine 'Evinde aynısından bir tane daha var', 'Şimdi alma seneye de ödeme', 'Bir durup nefes alana huzurlu bir an hediye', 'Hava alana güneş bedava' diye yazılarak tüketimin yavaşlatılması istendi.
Yavaş Yaşamı Destekleme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Köstem, yönetim kurulu üyesi arkadaşları ile birlikte Seferihisar'ın Cittaslow (yavaş şehir) olması çalışmalarına da katıldı. Köstem, bu felsefenin derneğini kurma amacını şöyle anlattı:
"Cittaslow ağının Türkiye Teknik Koordinatörüyüm. O çalışma sırasında yavaşlık düzeni farkındalığı oluştu. Yavaşlık derken yavaş yürüyelim, arabaya binmeyelim, telefon yerine güvercin uçuralım değil de, hayatı zevk alarak, daha mutlu yaşamamız gerektiğini fark ettik. Hem kendimiz, hem toplum, hem de dünyanın kalanı için, kaynaklar, hayvanlar, bitkiler için böyle bir şey şart. Hızlandıkça tüketim artıyor ancak aldığımız zevk azalıyor. Artık öyle bir sistem var ki, kafeye oturup arkadaşlarınızla sohbet edecek bir zaman bırakılmıyor. Onun yerine elinize kahveyi alıp yürürken içmenin, 'popüler' olduğu, 'in' olduğu, 'trend' olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Buradan hareketle derneğimizi kurduk."
"TELEFONLARIMIZ AYA GİDEN MEKİĞİN BİLGİSAYARINDAN DAHA GÜÇLÜ"
Tüketicinin sürekli yeni şeyler almaya yönlendirildiğini anlatan Köstem, ellerindeki telefonlarla sosyal medyaya girip, oyun oynadıklarını belirtirken şöyle dedi:
"Telefon üzerinden bir şey keşfeden, atomu parçalayan yok. Telefonlarımız aya giden mekiğin bilgisayarından daha güçlü. Her sene yeni bir telefon çıkıyor. Çok farklı bir özellik yok. Ancak son modelini satın alırsak daha popüler olacağımızı düşünüyoruz. Artık bize otomobiller daha hızlı daha sağlam diye tanıtılmıyor, 'şehri keşfet', 'maceraya atıl' gibi kampanyalarla pazarlanıyor. Arabayı aldığımızda dağlara çıkacağımızı, maceraya atılacağımızı düşünüyoruz. Eski arabayı da biz kullanıyorduk, işe ve eve gidiyorduk, haftasonu dışarı çıkıyorduk. Yeni arabayla da aynısı oluyor. İnanılmaz mesai harcayarak zor şartlarda kazandığımız parayı buna harcıyoruz. Daha çok çalışmamız gerekiyor. Kredi borçlarımız artıyor bunları da ödemek için daha fazla çalışmamız gerekiyor. Bunlar üzerimizde bir psikolojik baskı oluşturuyor ve mutsuzluğa itiyor. Biz kimseye bir şey satın almayın demiyoruz. Ancak, gerçekten ihtiyacımız olanı alırsak hayat daha yaşanır olacaktır."
"KARŞIYAKA, HIZLI YAŞAMIN OLDUĞU YERLERDEN BİRİ"
Tüketim konusunda bir farkındalık kampanyası başlatmayı uygun bulduklarını belirten Köstem, "Avrupa Birliği'nin 'Sivil Düşün' programından destek aldık. Tribal Worldwide firmasının desteğiyle görseller hazırladı, sosyal medyada, İzmir Karşıyaka'daki bilboarlarda yayınladık. Karşıyaka İstanbul kadar olmasa da hızlı yaşamın olduğu yerlerden biri. Çok güzel bir yer burayı daha sindirerek yaşarsan daha güzel olacaktır. Konak, Buca, Kadıköy, Beşiktaş, Şişli ve Çankaya'da da yapmak için temaslarımız var. Umarım oralarda da gerçekleştirebiliriz" diye konuştu.
ÜYELİK HANTALLIĞI GETİRİYOR
Afişlerle insanlara ulaşmanın çağa daha uygun olduğunu belirten Köstem, konferanslar düzenleyip akademisyenler çağırılabileceğini ancak izledikleri yöntemle daha farklı bir kitleye hitap edebildiklerine dikkat çekerken, şöyle dedi:
"Twitter'de 140 karakter, Instagram'da bir fotoğraf paylaşıyorsunuz, algı aralığı da çok düştü. İnsanlar başlığa bakıp internet sitesinde tıklayıp tıklamamaya karar veriyor. Bazı internet siteleri başlıklarda merak yaratıyor. Biz de uzun metinler yerine böyle görsellerle ulaşmayı uygun gördük. Üyelik, toplantılar biraz bürokrasi ve hantallığı getiriyor. Sosyal medyada duyuru yaptık, bize üye olunması şart değil. Sosyal medya ya da email ile ulaşın fikrinizi ulaştırın diyoruz. Kampanyamız ilgi gördü, 300 takipçimiz olan sosyal medya hesaplarımızda takipçi sayımız 11 bini geçti."