Güncelleme Tarihi:
Sizi tanıyabilir miyiz? Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
- İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Seyahatler, tatiller ve askerlik dışında başka bir şehirde yaşamadım. Aslen mimarım ama 5 yıldır omurga ve eklem sağlığı üzerine pilates eğitmenliği yapıyorum. İstanbul’da halen aktif bir stüdyom, evim, ailem, arkadaşlarım ve dolu dolu yaşanmış 33 senem var. Tabii Bodrum’a gelerek yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Tam olarak yaptığım iş, insanlara vücutlarını doğru kullanmayı öğretmek, kaslarını yeterli kuvvete ve esnekliğe getirerek düzgün bir postüre sahip olmalarını sağlamak, bunun sonucunda da daha kaliteli ve aktif bir hayat yaşamalarını sağlamak. Spor aşığı ve bağımlısı bir birey olarak, çalıştığım kişilere bu tutkuyu aşılamak beni en mutlu eden unsur. Bodrum’a geldiğimde anladım ki, yaptığım işin herhangi bir yeri yok. Dünyanın neresinde olursanız olun iyi bir eğitiminiz ve geçmişiniz varsa işinizi başarıyla yapabilirsiniz. Yaşadığım köyde bile yerel insanlarla beraber sağlıklı hareketler yaptığımız oldu. Sonuç: Mutlu ve sağlıklı insanlar.
İSTANBUL’U HİÇ ARATMIYOR
Neden Bodrum? Burası sizin için ne ifade ediyor?
- Bodrum’a yerleşmek çocukluğumdan beri yüzümü güldüren bir hayaldi. Hayal derken de bir gün gerçekleştireceğim bir hedefti ama daha ilerleyen yaşlarda düşünüyordum. İstanbul’da mutluydum, yaşım gençti, eğitim, sosyallik, iş hayatı... Ancak birçok arkadaşım birer birer Bodrum’a yerleşmeye başladı. “Birkaç aya dönerler” dedik ama dönmemelerini bırakın, heyecanlarını telefonla konuşurken bile anlayabiliyordum ve bu beni mutlu ediyordu. Sonra yavaş yavaş İstanbul’un beni mutlu etmediğine karar verdim. Kalabalığı, trafiği, havası, insanlardaki genel mutsuzluk, telaş... Çocuklarla da çalışma imkanım vardı. Günümüz çocuklarının ev hayatından dolayı bedenen çok kapalı olduklarını fark ettim. Ama düzenimi de bozmaya korkuyordum. Ta ki pandemi koşullarında eve hapsolana kadar! Sonra denemeye karar verdim. Neden Bodrum? Çünkü ben insan seven biriyim. Daha doğal, daha kaliteli, daha izole bir hayat sürebilirken, istediğimde İstanbul’u aratmayan bir sosyalleşme, hatta bana 15-20 yıl önceki kaliteli sosyalleşme imkanı sunan, iş güç olarak hayatıma aynı şekilde devam edebileceğim bir yerdi Bodrum. “Yeri geldiğinde istediğim yerden denize girip, istediğim ormana 5 dakikada trafiksiz ulaşıp, istediğimde de arkadaşlarımla sosyalleşebilirim” diye düşündüm. Sonra normalleşme süreci başladığında bunu denedim. Adapte olmam da çok kısa sürdü. Burada yıllardır yaşayan arkadaşlarım ve burada tanıştığım kişilerle bu hayallerimin aslında o kadar da zor olmadığını görmüş oldum. Yaşadığım her dakikadan, her bir andan keyif alıyorum. Hayat standartlarım, yaşam kalitem arttı. Kısaca, “Sanki bir rüyadayım” diyebilirim. Bu arada benim gibi burada olan herkesin görüşü bu. Ancak yoğun bir popülasyon var ve daha da artıyor. Bu da burada yaşayan insanları, bizi korkutuyor. “Birkaç yıl sonra belki bu kadar özgür olamayabiliriz” diye düşündürüyor.
ÜÇ KELİMEYLE: HUZUR, DOĞA VE DENİZ
Bodrum’daki mekanlar hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabilir misiniz?
- Yıllarca İstanbul’da yaşamış biri olarak, gitmediğim bir mekan yok. Ancak burada, standart bir mekanda bile vakit geçirmek fazlasıyla beni mutlu edebiliyor. Bu bir heves değil, aksine sürekli artan bir his. Sabahları trafikte işe gitmektense bir tarafınız masmavi deniz, diğer tarafınız yemyeşil doğa... Bu bile hayalimizde olan bir şeymiş. Pandemi sürecinden ve yoğun iş hayatımdan dolayı çok gezemedim ancak favori mekan olarak oturduğum Dereköy’de bulunan tarihi Leleg Yolu her zaman harika bir kaçış imkanı sunuyor. Koşucu olduğum için Turgutreis sahilde bulunan 6 kilometrelik parkurda koşarken her seferinde yeniden doğduğumu hissediyorum. Özellikle gün batımına denk gelebilirsem Yahşi’deki Pab Beach kendinizi evinizde hissedebileceğiniz samimiyette bir yer. Kış mevsimine rağmen hala insanlar denize giriyor, sosyal mesafe koşullarında birlikte vakit geçiriyor. Kahve içmek için Hey Joe diye küçük şirin 3’üncü nesil bir kahveci keşfettim. Son olarak Çökertme Koyu, Bodrum’a yakın favori mekanlarımdan bir yer. Size bunu ne kadar anlatsam da ifade etmekte zorlanırım: Huzur, doğa ve deniz.
BARDAĞIN DOLU TARAFINA BAKALIM
Pandeminin hayatınıza ve işinize etkilerinden söz eder misiniz? Sektörünüze yansımaları ne yönde oldu?
- Pandeminin olumsuz etkilerinden çok, neler kattığına bakmak gerekiyor. Yani bardağın dolu tarafından bakmak gerekirse, benim uyanmamı ve bu göç hareketine geçmemi sağladı. İstanbul’da evlere kapandığımızda camdan baktığımda gördüğüm beton yığını iken, şu anda gökyüzünün ve yeşilin güzellikleriyle uyanıyorum. Camı ilk açtığımda tertemiz bir hava ciğerlerimi dolduruyor, başım dönüyor. Belki pandemi süreci olmasaydı bu hareketi yıllar sonra yapıp geç kaldığımı düşünüp pişmanlık duyacaktım. Spor sektörü de pandemiyle teknolojiye adapte olup online sürece girmişti. Bugüne kadar hiç denemediğimiz bir süreci iyi bir anlatım. Empati ve genel yanlışlar tecrübesinde harmanlayarak online iletişim kurarak ders vermeye başladık. Bu da bizim hitabımızı geliştirdi. Belki spor yapmaya vakti olmayan veya maddi durumu el vermeyen insanlara dokunup onları hareket geçirmiş olduk ve onların mutluluğu bizi daha mutlu etti. Şu anda hem fiziksel olarak Bitez’de Mind Body Act’a çalışıyorum, hem İstanbul’dan kalan üyelerimle online dersler yapmaya devam ediyorum, hem de birkaç online spor platformunda dersler veriyorum.
BURADA HOBİLERE ZAMAN VAR
Sizden bir Bodrum programı alabilir miyiz?
- İstanbul’a kanalize olmuş birçok arkadaşım Bodrum’da yaşamın bir emekli hayatı olduğunu düşünüyorlar. Aksine, eğer iş düzeninizi bir şekilde oturtabilirseniz maça 1-0 önde başlarsınız. Çalışma saatlerinizde işinizle ilgilenip, size kalan zamanı en kaliteli ve verimli şekilde değerlendirebilirsiniz. Trafik gibi bir etken olmadığı için zaten günde hatırı sayılır bir zaman sizin bonusunuz oluyor. Sonuç olarak program yapmak sizin elinizde. Aile- nizle, arkadaşlarınızla, kendinizle huzurlu zaman geçirebilirsiniz. Hobilerinize zaman ayırabilirsiniz. Ne yapmak isterseniz burada her türlü imkan fazlasıyla var ve elinizin altında.