Güncelleme Tarihi:
'YAĞ YARDIMINDA BULUNDUM'
İzmir 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki davanın öğleden sonraki oturumda ifade veren tutuklu sanıklardan Ahmet Küçükbay, aile yaşamını da anlatıp, "İşadamı olmam sebebiyle hemen hemen bütün bankalarda aktif ya da pasif şahsi hesaplarım bulunmaktadır. Hatırladığım kadarıyla Asya Katılım Bankası'nda 2014 Ocak ayında açmış olduğum hesabımı 2015 yılı Mart ayında kapatarak hesabımdaki paraları Kuveyt Türk Katılım Bankası'na aktardım. Tüm bankalarda şirketlerimin hesapları bulunmaktadır" dedi. Fethullah Gülen'in liderliğini yaptığı bu cemaat ile ilk temasının 1980'li yılların başlarında şirketine bir cemaat mensubunun gelmesiyle olduğunu kaydeden Ahmet Küçükbay, şunları söyledi:
"Hayır işleri yaptıklarını, fakir çocukları okuttuklarını söyledi. Fakir çocukların kaldığı yurtlarda okuduğu okullarda ihtiyaçlarının olduğunu, bu ihtiyaçları benim gibi hali vakti yerinde olan zengin işadamlarının bağışlarıyla karşıladıklarını söyleyerek, benden şirket üretimimiz olan yemeklik yağ bağışı yapmamı istedi. Ben de bu okullarda okuyup yurtlarda kalan öğrencilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak yemeklik sıvı yağ yardımında bulundum. Bu şekilde Fethullah Gülen cemaatiyle tanışmış oldum. Bu yardımların fabrika kayıtlarımdan çıkışı şahsi hesabım üzerine olmuştur. Faturalar adıma kesilmiştir. Yardım yaptığım Fethullah Gülen cemaatine bağlı kuruluşlar da tarafıma, yapmış olduğum yardımlara karşılık makbuz vermiştir. Şirket kayıtlarımız araştırılırsa gerek adıma kesilen faturalar, gerekse yardım makbuzları tespit edilecektir. Benim yardım yapmamdaki temel gaye babamın 'kapınıza gelip yardım isteyeni boş çevirmeyin' şeklindeki vasiyetini yerine getirmekti."
'GÜLEN'İN TOPLANTISINA KATILDIM'
Fethullah Gülen'le toplantı yaptığını da ifadesinde anlatan Ahmet Küçükay şöyle devam etti:
"1982 yılı olarak hatırladığım tarihte Bozyaka'daki Yamanlar okulunda çay içeceklerini söyleyerek beni de davet etti. Bu davete icabet ettim. Yamanlar okuluna gittiğimizde ise bizi 5'inci kat diye belirtilen bir salona çıkardılar. Biz salona girdiğimizde yere oturduk ve salonda bizimle birlikte birçok kişi vardı. Bir süre sonra Fethullah Gülen salona geldi. Herkes ayağa kalkarak hürmet gösterdi. Fethullah Gülen koltuğa oturup konuşmaya başladı. Konuşma içeriği çok ağır bir dilde olduğu için ben konuşma içeriğini anlamadım. Çoğu dini içerikli sözlerdi. Ama zaman zaman ağlayarak orada bulunanları etki altına almaya çalışıyordu. İzmir'deki işadamlarının olduğu toplantılar oluyordu, 2010 ile 2012 yılları arasında. Ayda bir veya iki defa buraya katılıyordum. Burda yatırımlar konuşuluyordu. 2012 yılında, Kemalpaşa'daki kiraz bahçemde ben de iftar yemeği verdim. Orada; işadamı, bürokrat ve siyasilerden oluşan 25 kişi vardı. Bu yemeği de herkes verdiği için verdim. O günün şartlarında, görüştüklerim örgüt ile ilişiği olmayan kişiler. Hiçbir örgüt toplantısına katılmadım."
Kapatılan Samanyolu Televizyonu'nun kuruluş süreci hakkında da bilgi veren Küçükbay, "1992- 1993 yıllarında Mahmut Akdoğan ve Hidayet Karaca, benim işyerime geldiler. Cemaat adına yayın yapacak olan bir televizyon kanalı kuracaklarını belirterek benden maddi destek istediler. Bende o anki durumumun elverdiği şekliyle destek oldum. Hatta o dönemde cemaate yakın tüm kişilerden para toplanıldığını biliyorum. Hatırladığım kadarıyla 1993 yılında İzmir'de Samanyolu TV adı altında bir TV kanalı açtılar. Tam emin olmamakla birlikte belki bende bu kanala belli bir dönem ortak edilmiş olabilirim. Samanyolu TV belli bir süre sonra İstanbul iline taşındı. Samanyolu TV 'yi kalkındırmamız için ben ve benim gibi işadamlarından destek istendi. Cemaat adına faaliyet yürüten Işık Sigortayı kurduk. İGİD'e (İzmir Genç İşadamları Derneği) gerek kuruluş aşamasında gerekse daha sonradan üye yada yönetici olarak yerleştirilen işadamların tamamı cemaate yakın olan ve maddi destek veren kişilerdir. TUSKON'un (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu) İzmir bölgesinden kurucuları arasında ben de yer almaktayım" dedi.
30 Mart seçimlerinden önce FETÖ'nün tavırlarıyla ilgili bazı siyasi ve bürokratlarla konuştuğunu ileri süren Ahmet Küçükbay, "Sonuç itibariyle bu cemaat görünümlü yapının devlete zarar vermeyi hedefleyen bir fitne odağı olduğunu anlayarak 15 Şubat 2015 yılında TUSKON, ESİDEF (Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu), İGİD'den tamamen ayrıldım. Ancak son yaşanan süreçten sonra FETÖ yapılanmasının bir Terör örgütü olduğunu anladım ve bu terör örgütüne hizmet ettiğini düşündüğüm bu kuruluşlardan istifa etmek suretiyle ayrıldım. 17-25 Aralık sürecinden sonraki gelişmelerle bu toplantı ve yemeklerin FETÖ/PDY terör örgütü kapsamında olduğunu anladım. Ben ve benim gibi sanayici ve işadamlarının FETÖ/PDY tarafından alçakça kullanıldığımı söyleyebilirim. Zaten şu an bize o toplantılara davet edenler suçlarını biliyor olacaklar ki kaçak durumdalar" diye konuştu.
'YURT DIŞI GEZİSİNE GÜL İLE BİRLİKTE GİTTİM'
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün daveti ile Afrika'ya geziye gittiğini ve Etiyopya Fahri Konsolosu olmasından dolayı bu gezide bu ülkeyede gittiğini söyleyen Küçükbay, "Amerika'da bulunan şirketimi denetlemeye de gittim. Buradan da Pensilvanyaya gidip Gülen ile bir kez daha görüştüm. Örgüte hiçbir zaman para aktarmadım. Şirketlerimin FETÖ ile bir bağlantısı yoktur. Mülklerimden birini AK Parti 6 yıl il binası olarak kullandı. Binali Yıldırım da belediye başkanı ve milletkvekili adaylıkları döneminde bu binanın bir katını seçim ofisi olarak kullandı. TUSKON'un toplantısında, devlete karşı hakaret içeren sözler söylendi. Ben de bunun üzerine 2015 yılında tüm STK'lardan istifa ettim. Bunu gazetelere ilan verererek de açıkladım. Şirketlerim FETÖ ve cemaat yardımı ile büyümemiştir. Kimseden talimat da almadım. Kanal 35 televizyonunun AK Parti kurdu. Kuran kişi de Mehmet Tekelioğlu'dur. 2015 seçimlerinde AK Parti'nin haberlerini çok yaptım diye tehditler bile aldım. Kanalın paralel örgütle bir alakası yoktur. KHK ile kapatıldı. 2015 yılında FETÖ'nün gerçek yüzünü öğrenice, üç kez emniyete gidip bu konuda bazı kişilerin ismini verdim. Hayırsever bir işadamayım. 17-25 Aralık'tan sonra hayır işlerini kapattım. Paralel örgütten ayrıldığımı daha nasıl ne şekilde anlatabilirim? Daha ne yapmam gerekir? Ben bu duruma nasıl düştüm bilmiyorum. 1 dolardan oluşan 14 doları, kızımın nişanında atılması için almıştım. Kasada bulunan dolarlar bunlardır" dedi.
'İKİ MİLLETVEKİLİ LİSTE VERDİ'
Gediz Üniversitesi mütevveli heyetinden 2015 yılı Mayıs ayında istifa ettiğini, yeni isim listesini ise kendisine AK Parti Milletvekilleri Hamza Dağ ve Atilla Kaya'nın verdiğini söyleyen Ahmet Küçükbay, "Verdikleri 14 kişilik listedeki tüm isimler siyasiydi. Cumhurbaşkanı bu isimleri veto etti. Yeni liste belirlenmeden darbe yapıldı. İsim listelerinin veto edilmesinde, benim etkim olduğunu düşünen iki milletvekilinin bana tepkileri oldu. Başbakan ve bazı bakanlarla 2015 yılından tutuklanana kadar görüşmelerimiz sürdü. Binali Yıldırım, işyerime gelip dinleniyordu. Burada üzerini bile değiştiriyordu. FETÖ'den kopma döneminde ortağım S.S.G. (Sahip Selim Gökdemir) ile iki gazeteci ortak haraket edip, benden şantajla para almaya çalıştı. Öncelikle tahliyemi ve beraatimi istiyorum" dedi.
Duruşma tanıkların dinlenmesi için yarına ertelendi.