Güncelleme Tarihi:
İZMİR (AA) - Coğrafik konumuyla kıtalar arasında bir geçiş noktasında olan Anadolu, çok sayıda endemik türe ev sahipliği yapması nedeniyle biyokaçakçıların da gözdesi oldu. Gümrüklerde 2014 yılında tespit edilen 54 vakanın biyokaçakçılık konusunda buz dağının sadece görünen parçası olduğu ifade ediliyor.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı 4. Bölge Müdürlüğü'nce Tepekule Kongre Merkezi'nde biyokaçakçılığa dikkati çekmek için "Biyoteknoloji Kaçakçılığı Çalıştayı" düzenlendi.
Akademisyenler, kamu görevlileri ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığı toplantıda sunum yapan Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Biyoteknoloji Şube Müdürü Hüsniye Kılınçarslan, Türkiye'nin tür çeşitliliği açısından neredeyse bir kıtanın sahip olabileceği zenginliğe ev sahipliği yaptığını, genetik çeşitliliğin yüksek olması nedeniyle biyokaçakçıların gözdesi olduğunu ifade etti.
Türkiye'den çok sayıda türün izinsiz olarak yurt dışına çıkarılabildiğini ancak yılan, kelebek, böcek türleri, yırtıcı kuşlar ve soğanlı bitkilerin yoğun olarak kaçırıldığının tespit edildiğini anlatan Kılınçarslan, şu bilgileri verdi:
"Bir gram yılan zehiri ortalama 5 bin liradan satılıyor. Özellikle zehrinden kanser ve kalp hastalıklarına yönelik ilaç geliştirilen engerek yılanı çok değerli. Anadolu'dan toplanıp götürülen birçok kelebek türü, internet üzerinden koleksiyonculara yüksek fiyatlarla satılıyor. Türkiye'de 440 tür kelebek var. Sadece Erzurum'da 286 tür kelebek tespit edildi. Bu konuda Artvin'de yoğun vakalara rastlıyoruz. Ancak Anadolu genelinde özellikle Avrupa'dan gelen kaçakçıların olduğunu biliyoruz. Japonya'da çok ünlü olan geyik böceği, tek yaşam alanı olan Amanos Dağları'ndan kaçırılarak binlerce dolar fiyatla satılıyor. Hayvan ve tıbbi aromatik bitki türleri bir yana Anadolu'ya has buğday türleri dahi kuraklığa karşı dayanıklı tür geliştirilmesi çalışmalarında kullanılmak üzere kaçırılıyor."
Kaçakçılığı yapılan türlerin genetik kaynakları üzerinden ürünler geliştirilmesi halinde Türkiye'nin bu türler üzerindeki hükümranlık hakkını kaybettiğine dikkati çeken Kılınçaslan, konuyla ilgili halkın bilinçlenmesinin çok önemli olduğuna işaret etti.
Biyokaçakçılık vakalarının özellikle Doğu Karadeniz, Güney ve Doğu Anadolu ile Akdeniz bölgelerinde yoğunlaştığını ifade eden Kılınçaslan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"2014 yılında 54 biyokaçakçılık vakası kayıtlara geçti ancak biliyoruz ki bu rakam buz dağının görünen parçası. Uluslararası dergilerde, yayınlarda, internet sitelerinde bunu görüyoruz. Türkiye'ye has endemik canlı türlerinden yararlanılarak yapılmış birçok bilimsel yayın var. ABD merkezli internet siteleri üzerinden bu türlerin satıldığını görüyoruz. Yakalanabilen rakam maalesef bu. Bu konuda son dönemde bilinç düzeyi artıyor. İhbarlar sayesinde bu yıl iki haftada 6 bine yakın kelebek ele geçirildi, kaçakçı yabancılar yakalandı. Vatandaşlar, arazide dolaşıp bitki veya hayvan türlerini toplayan yabancıları görürse araştırma izinlerini sorgulamalı. Yanlarında Türkiye'deki üniversitelerinden akademisyenlerin olup olmadığına bakmalı. Yoksa mutlaka kolluk kuvvetlerine haber vermeli."
Orman ve Su İşleri 4. Bölge Müdürü Rahmi Bayrak ise biyokaçakçılığa karşı halkın bilinçlenmesinin acil öneme haiz olduğunu, bunun için 81 ilde biyoteknoloji çalıştaylarının düzenlendiğini, etkin faaliyetler sayesinde tespit edilen vaka sayısında artış görüldüğünü söyledi.
Vali Yardımcısı Cumhur Güven Taşbaşı da Anadolu'nun insan, tarihi eser ve uyuşturucu gibi biyoteknoloji konusunda da kaçakçılığın yoğun olduğu bir bölgede yer aldığını, bu konuda bilgisizliğin kaçakçılığa zemin hazırladığını ifade etti.