Güncelleme Tarihi:
Uzun yıllar İsrail’in en kritik birimlerinde görev alan Cohen şu anda İstanbul Başkonsolosu olarak görev başında. Shai Cohen’le 8 yıl önce askıya alınan Türkiye-İsrail ilişkilerinin yeniden filizlendiği normalleşme sürecini ve bu sürecin Ege’ye kazandıracaklarını konuştuk. Süreç için oldukça heyecanlı olduğunu sık sık dile getiren Cohen, İzmir–Tel Aviv hattının ileride ne kadar yoğun olacağının sinyalini de verdi.
İKİ TARAF DA ÇOK HEYECANLI
İzmir’e hoş geldiniz sayın Başkonsolos. İsrail-Türkiye ilişkilerinin iyiye gittiği, eski dargınlıkların yavaş yavaş unutulduğu bir dönemdeyiz. Her şey gerçekten göründüğü gibi iyiye gidiyor mu? Bunu somut olarak ne zaman hissedeceğiz?
- Evet, her şey daha iyiye gidiyor. Hem de tahmin edileceğinden daha hızlı bir şekilde. Normalleşme süreci tahmin edeceğiniz gibi biraz zaman alacak bir konu. Geçen yıl temmuz ayında yapılan anlaşmalardan sonra Türkiye–İsrail ilişkileri baş döndürücü bir hızda normalleşiyor. İki taraf da çok heyecanlı ve bir an önce bu sürecinin meyvelerini toplamak istiyor. İsrail–Türkiye arasında sürekli ziyaretler oluyor. Geçen ay Kültür ve Turizm Bakanı, İsrail’deydi. Yine aynı şekilde İsrail Enerji Bakanı da Türkiye’ye gelerek önemli temaslarda bulundu. Her iki ülkenin ekonomi bakanlarının ziyareti de an meselesi.
KAYBETTİKLERİMİZİN BİR GÖSTERGESİ ADETA
Türk ve İsrail vatandaşlarının günlük hayatında hissedebileceği kadar somut ve büyük adımlar atıldı mı?
- Genel olarak konuşmak gerekirse şu an biz buradayken bile ekonomik, kültürel ve diğer alanlarda imzalar atılıyor. Türkiye–İsrail ilişkileri eskiden de çok iyiydi ancak bazı nedenlerden dolayı buna ara verildi. Bu bağlamda, ilişkilerin hızla onarılması pek şaşırtıcı olmasa gerek. Normalleşme tohumları hızlı bir şekilde atıldı. Birkaç yıl içinde de son derece güzel ve kaliteli ürünler hasat edecek her iki taraf, bunu somut olarak hissedeceğiz. İki ülkenin de teknoparkları işbirliği içinde. Gebze ve İTÜ’deki parkları bizzat ziyaret ettim. Teknoparkların müthiş bir başlangıç olduğunu düşünüyor, birkaç ay içinde hep beraber teknoloji ve ekonomik potansiyeller yaratmaya başlayacağımıza inanıyorum. İzmir’deki teknoparkla henüz bir temasımız olmadı ancak çok yakında onlarla da çalışmak istiyoruz. Son 8 yıl içindeki durgunlukta iki tarafın da ne kadar kayıpta olduğunu görebiliriz. Şu an olanlar, geçmişte neler yapılabileceğinin bir göstergesi adeta.
İKİ ÜLKEYİ BAĞLAYAN BÖLGE ROLÜ ÜSTLENMELİ
İsrail’de büyümeyi düşünen birçok şirket yurt dışına açılmak istiyor. Bu noktada İzmir’in tartışmasız olarak müthiş bir hedef olduğunu söylemeye gerek yok sanırım. Burada uluslararası bir liman, eğitimli ve genç bir iş gücü var. Yakın zamanda İzmir veya çevresiyle ilgili bir plan var mı İsrail’in takviminde?
- İzmir her şeyden önce konum olarak son derece şanslı bir şehir. Ege Denizi’ne direkt olarak çıkış yapabilen, dolayısıyla İsrail ve Türkiye’yi birbirine bağlayacak olan önemli bir limana sahip. İsrailli işadamlarından İzmir’in ne kadar müthiş bir konumda olduğunu ve deniz ticaretine ne kadar uygun olduğunu bizzat işittim. Aynı şekilde İzmirli işadamlarının da İsrail’e yatırım yapmak istediklerini duydum. Geçenlerde İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş 30 kişilik bir ekiple İsrail’e ziyarette bulunarak bu süreci resmi olarak başlattı. İzmir Ekonomi Üniversitesi ve İsrail’deki üniversiteler işbirliğine çoktan başladı bile. Teknoloji, bilim, tarım ve AR-GE alanlarında da ortaklaşa çalışmalarımız olacak. Bu konuda her iki ülkenin de resmi olarak imzaladığı ve imzalayacağı programlar mevcut.
BU SÜREÇTE MÜTHİŞ BİR ÇIKIŞ YAPABİLİR
İsrail’e göre İzmir bu süreçteki en şanslı şehirlerin başında geliyor. İzmir de bunun farkında mı sizce?
- İzmir’in müthiş bir çıkış yapmalı. Normalleşme sürecinden yararlanmalı ve yatırımları üzerine çekmeli. Son yılların politik durgunluğu iki taraf arasında da hali hazırdaki pazarların unutulmasına yol açtı. Bu süreç içinde iki taraf da özellikle teknolojik bakımdan oldukça gelişti ve eskisinden daha iyi işler çıkartabilir. İzmir’deki insanların ne kadar özverili ve çalışkan olduklarını bizzat biliyorum. Sadece İzmir ve çevresinin 20 milyon dolardan fazla dış ticaret yaptığını duydum. Gerçekten inanılmaz rakamlar. Bu 4 milyon insanın ve İzmir’in çevresindeki şehirlerin ne kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu İsrail’deki yatırımcıların da fark etmesi lazım. Aynı şekilde İzmirli yatırımcıların da onları bekleyen bir İsrail pazarı olduğunu fark etmeleri gerekiyor.
AKTARMASIZ UÇUŞ ARTIK KAÇINILMAZ ZORUNLULUK
Deniz ticareti bakımından İzmir oldukça önemli bir konumda. Peki, diğer kulvarlarda da aynı şansı yakalayabiliyor mu?
- İzmir–İsrail ilişkilerinin en büyük problemlerinden biri ulaşım. Tel Aviv–İzmir arası direkt uçuşların olmayışı iki taraf için de büyük engel. İşadamlarının zamanları kısıtlı olur ve bu değerli zamanı aktarmalı uçuşlarda harcamak istemez. Bu durum her iki taraf için de heyecanı azaltan bir durum. İki ülke konum olarak çok yakın ancak ulaşım oldukça sıkıntılı olabiliyor. Tel Aviv ve İzmir arasında mutlaka direkt uçuşlar planlanmalı.
ANTALYA’DAKİ TURİSTİ BU BÖLGEYE GETİRMEK KOLAY
İzmir sokaklarında ne zaman daha fazla İsrailli turist görebileceğiz?
- İsrailli turistlerin popüler tatil bölgesi her zaman için Antalya olmuştur. Ama artık görüyoruz ki Çeşme de arzulanan bölgeler arasında. Antalya turistlerini İzmir ve çevresine çekmek çok zor olmasa gerek.
TANITIM ÇALIŞMALARINA BİR AN ÖNCE BAŞLAMALI
İsrailliler İzmir’i ne kadar tanıyor? Burada Musevi dini için oldukça kutsal ve hac merkezi haline gelebilecek potansiyelde tapınaklar, mezarlıklar, yapılar ve sinagoglar var. İnanç turizmi de normalleşme süreci içinde gelişecek mi?
- İzmir zaten başlı başına bir turizm cenneti. Tarihi, doğası ve insanları müthiş. Bir de bu kutsal yerleri eklersek İsrail vatandaşları için daha da çekici bir konumda olduğu su götürmez gerçek. Her iki taraftan da insanlar bu konu üzerinde çalışıyor. Sadece İzmir değil, Ege gerçekten harika. Hem tarihi, hem deniz ve güneşi, hem de inanç turizmini doya doya yaşayabileceğiniz bir bölge. İzmir’deki Museviler için önemli olan yapıların titizlikle korunduğunu ve restore edildiğini duyuyoruz. Bilinenin aksine İsrailliler kendilerini Türkiye’de rahat ve güvende hissediyorlar. Daha önce de söylediğim gibi İzmir’de direkt uçuşlar potansiyel İsrailli turist sayısını organik olarak çoğaltacak ve zaman geçtikçe daha da artacak. İzmir bir an önce tanıtım çalışmalarına başlamalı, direkt uçuş koymalı ve normalleşme sürecinden faydalanmalı. İsrailliler Türk kültürünü, Türkler de İsrail kültürünü seviyor. Çünkü pek çok alanda benzeşiyoruz. Kültürler yakın olunca ortaklık daha güçlü oluyor. Her iki ülkede de eş zamanlı kültürel aktiviteler oluyor. Ayrı dilleri konuşan insanları birleştiren şeylerin başında kültür benzerlikleri geliyor. Bu benzerlikleri de bu tip aktivitelerde görüyoruz. Burası sanat dolu bir şehir. İzmir’de de birçok İsrailli sanatçı geliyor. Sadece ekonomik alanda değil, kültürel anlamda da ilişkilerimizi daha iyi bir noktaya getireceğimize inanıyorum.
MEMLEKETİM TEL AVİV’İ HATIRLATIYOR
İzmir’e ayak bastığınızda ne hissediyorsunuz?
- Her şeyden önce İzmir’i çok seviyorum. Bana memleketim Tel Aviv’i hatırlatıyor. İzmirliler harika insanlar. Burada birçok arkadaşım var. Denizi gördüğümde zaten hemen tutuluyorum. Bu şehir 5 duyuma da hitap ediyor. Özellikle şunu demeden geçemeyeceğim: İzmir yemekleri gerçekten mükemmel. Özellikle balıklarınız şimdiye kadar tattıklarımın en iyisi. Efes Antik Kenti’ni ziyaret ettim ve kelimenin tam anlamıyla hayran kaldım. İzmir potansiyeller şehri ve İsrail–Türkiye normalleşme sürecinde müthiş atılımlar yapabilecek bir yer.