Güncelleme Tarihi:
İZMİR, (DHA)- TÜRK Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, sigaranın damarlarda yol açtığı tahribatın inme riskini artırdığını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre her yıl dünya genelinde ortalama 15 milyon kişi inme geçiriyor. Bunların 5 milyonu hayatını kaybederken, 5 milyonu ise kalıcı sakatlıklar nedeniyle ailesine ve topluma bağımlı hale geliyor. İnme riskini artıran ve öncesinde müdahale edilebilen başlıca faktörlerin başında sigara kullanımı ve yüksek tansiyon geliyor.
29 Ekim Dünya İnme Günü öncesi yaptığı açıklamada, gelişmiş ülkelerde sigara kullanımının azalması ve yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasıyla inme vakalarının azaldığını belirten Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Üyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Oğuz Kılınç, yine de dünya nüfusunun yaşlanıyor olması nedeniyle inme vakalarının halen artış gösterdiğini vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 65 yaş altında görülen inme kaynaklı ölümlerin 5'te 2'sinin sigara bağlantılı olduğunu belirten Prof. Dr. Kılınç, "Sigarayı bırakmak, tuz tüketimini azaltmak, bol sebze ve meyve tüketmek, düzenli egzersiz yapmak ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmak inme riskini azaltıyor" dedi.
SİGARA DAMARLARA ZARAR VERİYOR
Prof. Dr. Oğuz Kılınç, inme ve sigara kullanımı arasındaki ilişki konusunda şunları söyledi:
"İnme, diğer adıyla felç, damar tıkanıklığı sonrasında ya da damar yırtılması sonrasında görülebilir. Sigara ile inme arasındaki bağlantı tam da bu noktada ortaya çıkıyor çünkü sigaranın damarlar üzerinde ciddi tahribat yarattığı artık bilinen bir gerçek. Bilindiği gibi sigaranın içinde 4 binden fazla kimyasal madde var ve bunların hepsi baştan ayak tırnağına kadar her hücrede, dolayısıyla damarlarda da, hasara neden olabiliyor. Sigara kullanımı halk arasında damar sertliği olarak bilinen ateroskleroz riskini artırıyor. Bu da damarın tıkanmasına, kan akımın engellenmesine neden olan en önemli sorunlardan biri. Sigara bir yandan damarın fiziksel dayanıklılığının azalmasına neden olurken, diğer yandan halk arasında baloncuk diye bilinen anevrizmalara yol açabiliyor. Zayıflayan ve anevrizmalar nedeniyle basınç altında kalan damarlar yırtılarak beyinde kanamaya yol açabiliyor. Dolayısıyla sigara hem kanama, hem de damar tıkanıklığı riskini artırarak, inme dediğimiz durumu ortaya çıkmasını kolaylaştırıyor."
SİGARAYI BIRAKMAK İNME RİSKİNİ AZALTIYOR
Sigara bırakılması durumunda, damarlar üzerinde yarattığı tahribatın da azalacağını veya ortadan kalkacağını, böylece inme riskinin de düşeceğini vurgulayan Prof. Dr. Oğuz Kılınç, "Türkiye'deki 15 milyon sigara bağımlısının 2.2 milyonunun geçtiğimiz senelerde çeşitli desteklerle sigarayı bıraktığını söyleyebiliriz ama gençler arasında da önüne geçilemeyen bir artış söz konusu. Tütün kullanımı bu şekilde devam ederse, 2030 yılında tütün kullanımı nedeniyle ölenlerin sayısının 8 milyonu aşması bekleniyor" diye konuştu.
Genç içicilerin sigaradan zarar görme ihtimalinin daha düşük olmadığının altını çizen Prof. Dr. Oğuz Kılınç şunları söyledi:
"Sigaradan çekilen her nefeste sıkıntılı, öldürücü ya da sakat bırakıcı bir hastalığın başlama riski yüzde 50'dir. Dolayısıyla sigara ne kadar erken terk edilirse, kalıcı hasar yapma ihtimali o kadar azalır. Çünkü kanser riski kolay azalan bir şey değil. Bir yıl düzenli sigara içmiş bir insan bıraktıktan ancak 15 yıl sonra kanser riski açısından, içmemişlerle benzer hale geliyor. Sigara içilen süre uzadıkça da, bıraktıktan sonraki risklerin azalma süresi de uzuyor.
SİGARAYI TEK BAŞINA BIRAKMAK KOLAY DEĞİL
Sigara içenlerin yüzde 70'i bırakmak istediğini ve sadece yüzde 30'unun 2-3 yıl içinde bırakma girişiminde bulunduğunu belirten Prof. Dr. Oğuz Kılınç, "Sigarayı bırakmak için istek çok önemli bir kriter olsa da, destek almadan sigara bırakma girişimlerinin çok büyük kısmı sigaraya tekrar başlamakla sonlanıyor. Kişi sigarayı asla bırakamayacağını düşünüyor. Maalesef sigara basit bir bağımlılık, tiryakilik gibi düşünüldüğü için bilimsel yöntemlere başvurmaya gerek duyulmuyor. Kendi başına sigarayı bırakmaya çalışanlar arasında, bir yıl boyunca sigara içmeme oranı ancak yüzde 3-5 civarında ve bu girişimlerin yüzde 80'i ilk bir ay içinde tekrar sigaraya başlamakla sonuçlanıyor. Uzman desteğine başvuranların oranı ise yüzde 13 ila yüzde 15 arasında. Sigarayı bırakmak için hekimlerden, Sağlık Bakanlığı'na bağlı kurumlar, üniversiteler bünyesinde yer alan sigara bırakma poliklinikler ve Alo 171'den destek alınması çok önemli. Diğer yöntemleri hiçbir şekilde önermiyoruz.
Alo 171 sigara bırakma hattı hizmeti ve Sağlık Bakanlığı'nın sigarayı bırakmak isteyenlere yönelik ücretsiz ilaç projesi bu yıl tekrar başlıyor. Sigaradan kurtulmak isteyenler, Sağlık Bakanlığı tarafından görevlendirilen sigara bırakma polikliniklerine başvururlarsa bu tedavilere ücretsiz olarak kavuşabilirler" dedi.
Prof. Dr. Oğuz Kılınç sigarayı bırakanlardaki iyileşme sürecini ise aşama aşama şöyle özetledi:
"Sigarayı bırakanların kalp atış hızı ilk 20 dakikadan itibaren düşüyor. 12 saatte kandaki karbon monoksit seviyesi normale dönüyor. 2 hafta ila 3 aylık bir süreden sonra kalp krizi riski azalmaya, akciğer fonksiyonları düzelmeye başlıyor. 1 ila 9 aydan sonra öksürme ve nefes darlığı azalıyor. 1 yılda koroner kalp rahatsızlığı riski, sigara içen birinin yarısı seviyesine geriliyor. 10 yılda akciğer kanseri riski sigara içenlerin taşıdığı riskin yarısı seviyesine gerilerken ağız, gırtlak, yemek borusu, böbrek, mesane ve pankreas kanseri riskleri de azalıyor. 15 yılda, koroner kalp hastalığı riski, sigara içmeyenlerin taşıdığı riskle aynı seviyeye geriliyor."
FOTOĞRAFLI