Güncelleme Tarihi:
Sizi tanıyabilir miyiz? Çalışmalarınızdan söz eder misiniz?
- 1993 Bursa doğumluyum. Babamın, kardeşimle bizi daha çocukken sürekli videoya çekmesi ilham olmuş olacak ki, kendimi bildim bileli fotoğraf ve video çekmek tutkumdu. Üniversiteye gidene kadar normal derslerine odaklanan bir öğrenciden çok, sosyal ve sanatsal aktivitelere yoğunlaşan bir çocuk oldum. Aynı zamanda yabancı dillere olan ilgimden dolayı -her ne kadar alanım olmasa da- üniversite sınavında Hacettepe Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü kazandım. 5 yıl süren eğitimim boyunca kendimi fotoğraf ve video alanında bir şeyler üreterek geliştirmeye devam ettim. Mezun olduktan sonra Kanada’ya sinema sektörü üzerine eğitim almaya gittim. Türkiye’ye döndüğümde ne yapacağıma dair nihai bir karar verememiş olduğumdan 1 yıla yakın süre kendimi dinlenmeye bıraktım. Bu sırada kameramı ve hayalimdeki projeleri hayata geçirebileceğim ekipmanlarımı toparlamaya başladım. Kendime ayırdığım bu sürede boş durmamak adına dünya mutfağından tatlıların yapımı ve incelikleri üzerine araştırmalar yaptım. Ardından da ‘La Maison de Canelle’ isimli markamı kurdum. Böylece serüvenim başlamış oldu. Tatlı siparişleri alıp onlarla uğraşırken, bir yandan da ufak tefek organizasyon ve fotoğraf işinden sonra Bodrum’da markalar adına yaşam stili fotoğraflar çekip içerik üretmeye başladım. Şu anda iki işimi de devam ettiriyorum.
ARADIĞIM HUZURU BULDUM
Bodrum maceranız nasıl başladı?
- Bodrum aslında ilk başta benim inisiyatifime kalmış seçenek değildi. 2013’te burada yazlıkçı olarak yaşamaya başlamadan önce de mutlaka her yaz tatile gelirdik. 2013’ten 2017’ye kadar yazlarımızı burada geçirdik ve ardından ailem tamamen yerleşmek istediğinde bunu bir nevi inziva fırsatı olarak gördüm ve ben de kalmış oldum. Tanıştığım veya buradaki yaşamımı anlattığım insanlara hep söylerim, Bodrum’un ona ihtiyacı olan insanlara şifa veren bir yanı var. Bu sebeple ben de aradığım huzuru, aydınlanmayı ve kişisel keşfimi büyük şehirlerden ziyade burada yakalamış oldum. İleride hayat ne gösterir, yolum nerelere düşer bilemem ama şu zamana kadar aldığım en doğru karar Bodrum’a yerleşmek oldu.
KENDİNİ HEP YENİLİYOR
Bodrum’daki mekanlar hakkındaki düşünceleriniz? Favorilerinizi paylaşabilir misiniz?
- Bodrum, onu keşfetmeye başladığımdan beri kendini yenileyen bir yer oldu. Mutlaka her yıl açılan kafe ve restoranlarıyla yeniliğe açık oluşu beni hep cezbetti. Büyük şehirlerden gelip burada işletme kuran iş sahipleri kendileriyle birlikte vizyonlarını da getirdiklerinden, Bodrum’a yakışır konseptte mekanlar açabiliyorlar. Benim Bodrum’da favori mekanım aslında biraz dışarda bulunan ‘Mor Salkım Bağları’. Pandemi öncesi kış zamanında da fazlasıyla canlı olan bu işletme, ne zaman şehir dışından misafirim gelse götürmeden bırakmadığım bir yer.
HER ARAYIŞA CEVAP VAR
Sizden bir Bodrum programı alabilir miyiz? Neler yapılabilir?
- Bodrum’u turistik amaçlı ziyaret edeceklere yegane tavsiyem, otelde konaklayacak olsalar dahi bu sahil kasabasının onlara sunabileceği yüzlerce fırsatı üşenmeden değerlendirmeleri. Burada her türlü arayışa cevap verebilecek kalemde aktivite mevcut aslına bakarsanız. Sakin bir gün geçirmek istediğinizde keşfedebileceğiniz koylar mevcut. Aynı zamanda doğayı, tarihi alanları görebileceğiniz yürüyüşlere katılabilirsiniz. Asırlık zeytin ağaçları altında kitabınızı alıp kahve keyfi yapabilir, akşam yemeklerinizi muhteşem günbatımı ve manzaraya karşı yiyebilirsiniz. Gece hayatı da zaten Bodrum’un isminden önce geldiğinden, sayısız gece mekanları arasından tercihinizi gönlünüze göre olanından yana yapabilirsiniz.
GENİŞ KONFOR ALANI
Pandeminin hayatınıza ve işinize etkilerinden söz eder misiniz? Sektörünüze yansımaları ne yönde oldu?
- Pandemi daha başlarındayken ne yapacağımızı bilemediğimiz bir durumla karşı karşıya olduğumuzdan benim içinde bulunduğum sektöre de olumsuz etki etti tabii. Zaman içinde işlerimiz açılıp eskisi kadar olmasa da kendisini çevirebilecek duruma gelebildi. Özellikle tatlı işime ilk başladığım zamanlarda evden çalışıyor olmama rağmen aldığım siparişlerin bir kısmının terminini birkaç ay ileriye atma durumunda kaldık. Yaptığım işi tek başıma olduğum için sıkışık ve koşturma içinde olan bir düzene nazaran daha rahat bir tempoda yapabiliyor olmak bana daha geniş konfor alanı sağladı. Fotoğrafçılık kariyerimde de durum aynı şekilde ilerledi. Yavaş yavaş açılıp bir düzene oturtabildik. Umut ediyorum ki, her geçen gün eski sağlıklı günlerimize biraz daha yaklaşabiliriz.