Güncelleme Tarihi:
Nevra UÇKAÇ/İZMİR, (DHA)- İZMİR'de düzenlenen '21. Yüzyılda Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Alanlarda Türkiye-Çin İşbirliği Konferansı'nda konuşan Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Adnan Akfırat, yeni bir İpek Yolu'nun inşa edildiğini belirterek, "Çin pazarı Türk ürünlerini bekliyor" dedi.
Yaşar Üniversitesi ve Türk-Çin İş Geliştirme Dostluk Derneği tarafından '21'nci Yüzyılda Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Alanlarda Türkiye-Çin İşbirliği Konferansı' düzenlendi. Konferansın açılışında konuşan Yaşar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemali Dinçer, Türkiye ve Çin'in ortak hedefler geliştirerek uzun vadeli ekonomik, sosyal ve kültürel bağların güçlenmesini hedeflediklerini söyledi. Dinçer, üniversite bünyesinde Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi açma girişimleri bulunduğunu belirterek, dünya nüfusundaki artış göz önüne alındığında sağlıklı beslenme için iyi tarım uygulamalarının önemine dikkat çekti.
Türk-Çin İş Geliştirme ve Dostluk Derneği Başkanı Akfırat da yeni bir dünya düzeninin kurulduğunu belirterek, tarihi bir dönemden geçildiğini vurguladı. Asya'da yeni bir uygarlığın yükseldiğini dile getiren Akfırat, Asya'nın coğrafi uzantısı olan Avrupa'nın Atlantik'in kelepçesinden kurtulup Asya'ya yaklaştığını söyleyerek, "Tek kutuplu dünya sona ererken daha adil, barışçıl, eşitlikçi, karşılıklı gelişmeye dayanan bir düzen kuruluyor. Bu düzenin taşıyıcı gücü Avrasya, yani Asya ve Avrupa. Türkiye de Avrasya'nın gücüyle yeni ve aydınlık günlere yöneliyor" diye konuştu.
Türkiye'nin 1945'den itibaren mensup olduğu Atlantik kampının Türkiye'yi Asya'ya düşman ettiğini ileri süren Akfırat, bu bağın 15 Temmuz 2016'da fiilen sona erdiğini ileri sürdü. Türkiye'nin terörü bitirmek için Asya'daki komşularıyla güç birliği yaptığını ifade eden Akfırat, son yıllarda Türkiye ile Çin arasında hem ekonomik hem de diğer anlamda ilişkilerin arttığını belirtti. Akfırat şöyle konuştu:
"Çin, ABD'nin ticaret savaşlarına yanıt olarak daha fazla ithalat yapmaya karar verdi. Yeni İpek Yolu inşa ediliyor. Çin pazarı Türk ürünlerini bekliyor. ABD gibi en güçlü rakip, koşullar nedeniyle devre dışı kaldı. Türkiye'nin ve Egeli ihracatçıların önünde önemli bir fırsat bulunuyor. Kolları sıvayıp bu imkanı kalıcı ticaret için kullanmak zorundayız. Asya'ya sesleniyoruz; biz batıdayız ama güneş doğudan yükselir. Bunun farkındayız."
'İZMİR İLE ÇİN'İ BİRBİRİNE BAĞLAYACAĞIZ'
Şangay Üniversitesi Türkiye Çalışmaları Merkezi Direktörü Prof. Dr. Guo Changang da Türkiye ile Çin ilişkilerinin 2016'dan sonra ivme kazandığını belirtti. İki ülke bürokratlarının son yıllarda çok sık görüştüğünü ve bunun ilişkilere doğrudan yansıdığını ifade eden Changang, 2018'in ilk aylarında Türkiye'nin Çin'e ihracatının yüzde 3.8 arttığını söyledi. Changang, iki ülke insanlarının birbirini tanıması için daha çok çalışması gerektiğine dikkat çekerek, "Biz iki ülke olarak ortak kazançlara dayalı bir ortaklık kurmalıyız. Çin artık yurt dışından gelecek ürünlere daha fazla açık olacak. Çin'in kapılarını açması Türkiye için fırsat. Bugün de İzmir ile Çin'i birbirine bağlayacağız diye umut ediyorum" dedi.
TÜRKİYE'NİN TARIMSAL TİCARET HACMİ
Açılış konuşmalarının ardından 'Tarım endüstrisi alanında Türkiye ve Çin işbirliği' konulu oturum gerçekleştirildi. Nüfus artışına bağlı olarak toplum geleceğinin tehdit altında olduğunu öne süren Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Metin Türker ise dünyadaki rakamlardan örnekler verdi. Günümüzde yaklaşık 600 milyon obez yaşarken 800 milyon insanın ise aç olduğunu belirten Dr. Türker şöyle konuştu:
"Her yıl 1.4 milyar ton gıda israfı yapılıyor. 39 ülkenin gıda, 80 ülkenin ise su sıkıntısı var. Bakanlık olarak büyük ovaları koruma altına alıyoruz. Bugün 8.5 milyon hektar araziyi sulayabiliyoruz. Ülkemizde son 15 yılda nüfus 80 milyona çıktı. Türkiye’de pek çok ürün üretiliyor ve ihraç ediliyor. Fındık, incir, kayısı, kiraz, vişne ve haşhaşta dünyanın en büyük üreticileri arasındayız. Et ve süt üretiminde artışımız var. Çin ile balık ticareti yapıyoruz. Türkiye’nin gıda ve tarım alanlarının büyüklüğü konusunda dünya ortalamasına bakıldığında 17’nci sırada yer alıyoruz. Türkiye yağlı tohumda arz açığı yaşıyor. Hayvan yemi satın alıyor çünkü meralarımız zayıf. 2007 yılında 104 milyon dolar olan tarımsal ticaret hacmimiz 2017’de 319 milyon dolara yükseldi."
Çin’in Yeni Zelanda ve ABD’den süt tozu ithal ettiğini dile getiren Türker, bu ülkeler arasına Türkiye’nin de girebileceğini savundu. Çin ile Türkiye arasında tarım alanında işbirliğinin arttırılabileceğine dikkat çeken Türker, hayvan sağlığı, karantina, gıda sağlığı gibi pek çok konuda protokol yapıldığını ve yenilerinin de yapılabileceğini açıkladı.
'BİR KUŞAK BİR YOL' PROJESİ
Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Selim Yaşar ise Hollanda’nın 200 milyar doların üzerinde ihracat yaptığını söyleyerek, "Ege Bölgesi Hollanda’nın yüzölçümünün iki katından daha fazlası büyüklüğe sahip. Ege Bölgesi’nin potansiyeli çok daha fazla. Sadece bunu kullanarak tarım teknolojilerini de uygularsak daha fazla ihracat yaparız. 'Bir Kuşak Bir Yol' projesi bize yepyeni pazarlar açıyor. Çin ve Kazakistan da bu ülkeler arasında. Hem zaman hem nakliye maliyetleri açısından tren yolu yapıldığı zaman 15 günde İzmir’e ulaşmak mümkün olacak" dedi. Türkiye’nin meralarının Avustralya’nın meralarından fazla olduğunu belirten Selçuk Yaşar, buna karşın mera yönetiminin bulunmadığını ileri sürdü. Meraların sürülmesi ve gübrelenmesi ile verimin arttırılabileceğini belirten Yaşar, şunları ifade etti:
"Bizler hayvancılığımızın rekabet edebilir seviyeye gelmesi için kendimizi ithal yemden kurtarmalıyız. Soyanın GDO’lu olması nedeniyle büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalındı. Yem sanayi hammaddesinin yüzde 60’ı dışarıdan geliyor. Süt tozunun tonu dünyada 185 dolara satılıyor. Türkiye’deki maliyetleri ise 220 dolar civarındadır. Süt tozu ihracatı için yüzde 10 civarında desteğe ihtiyaç var. Süt ürünleri ihracatını da yapabiliriz. Anlaşmalar tamamlandığında Çin’e süt tozu, süt ve süt ürünleri ihracatı yapılabilir. Ege Bölgesi bu iş için en uygun yer. Bölgemizde tarıma dayalı sanayi çok daha ileri noktada."
ÇİN'DE KURAKLIĞA KARŞI ÇALIŞMALAR
Son olarak söz alan Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zhu Zhaohua da konuşmasında çevreyi ve yeşili korumanın önemine dikkat çekti. Zhaohu, "Yol ve liman kurulumu alanlarında yeşili korumalıyız. Ekonomik kalkınmayı ve yeşil kalkınmayı birleştirmeliyiz. Çin bir orman ülkesi. 2009'dan 2014'e kadar kurak ve yarı kurak arazileri düzelttik. Bütün dünyada bu kuraklığa karşı önlem azalırken Çin'de kuraklık artıyordu. Bununla ilgili önlemlerimizi arttırdık" diye konuştu.
İki ülkenin ilişkilerinin konuşulacağı konferans 2 gün sürecek.
FOTOĞRAFLI