Güncelleme Tarihi:
Şirketlerin etkileyici bir hikayeye sahip olmasının başarılı bir marka yaratmaya yetmediğini kaydeden Hun Bozkır, neler yapılması gerektiği konusunda ayrıntılı bilgiler verdi.
İSVİÇRE, İtalya, İspanya, Hollanda, Almanya ve Türkiye’de, sektörlerinin önde gelen kurumsal devlerinden ‘start up’lara kadar geniş yelpazedeki müşterilerine iletişim danışmanlığı, yaratıcı tasarım ve dijital pazarlama hizmeti veren Konseptiz İletişim Ajansı’nın kurucusu ve kreatif direktörü Hun Bozkır, başarılı iletişim stratejisti profesyonel ekibiyle birlikte markalar, liderler ve organizasyonlara, insan ve toplum için değer yaratan, onlara iyi gelen, potansiyellerini artıran, hayatlarının kalitesine doğrudan pozitif etki yapan iletişim fikirlerini buluyor, konseptlerini yaratıyor ve hayata geçiriyor. Geleneksel reklamcılığı yeni nesil metodolojilerle birleştiren, sektöründe uluslararası bir üne sahip olan, başarılarıyla İzmir’e pek çok gurur yaşatan Konseptiz İletişim Ajansı’nın kurucusu ve kreatif direktörü Hun Bozkır, “Markalar muhtemelen şimdiye kadar icat edilen en güçlü ve çok yönlü iş aracıdır” dedi.
HİKAYE, BAŞROL MÜŞTERİNİZ
Günümüzün rekabet dünyasında şirketlerin etkileyici bir hikayeye sahip olması ve PR departmanlarının bu hikayeyi her mecrada, her fırsatta anlatmasının başarılı bir marka yaratmaya yetmediğini ifade eden Bozkır, aynı zamanda müşterilerin de bu hikayenin bir parçası olması ve markayla birlikte kendi hikayelerini yaratmaları gerektiğini söyledi. Markanın hikayesinin, şirketin tarihçesi, başarı öyküleri ya da şirketin kurucusunun biyografisiyle sık sık karıştırıldığını vurgulayan Bozkır, ancak müşterilerin, içlerinde kendilerinin olmadığı hiç bir hikayeyi etkileyici bulmadığını ve hatta şımarıklık olarak gördüklerini kaydetti. En başarılı markaların, tüketiciyi pasif bir izleyici rolünden çıkartıp baş kahraman rolüne oturttuğunu ifade eden Bozkır, “Çünkü hikayeleştirmenin amacı, uzun uzun kendinizden bahsetmeniz değil, müşterinizin sizinle birlikte çıktığı bir yolculuğun birlikte yazdığınız günceleridir. Bu açıdan hikaye anlatımı, sadece tüketicilerin ilgisini çekmenin bir yolu değil, tüketicilerle işbirliğini başlatmanın bir yoludur. Bu işbirliği, müşteriniz, sizin ürünleriniz ve markanız aracılığıyla kendi imajını oluşturursa ve kendi hikayesini anlatırken sizin sembollerinizi kullanırsa başarıya ulaşır” diye konuştu.
TOPLUM VE DOĞAYA SORUMLULUK
Salgın süresince markaların iletişimi açısından paylaşımın ve birbirini anlamanın öne çıkan kavramlar olduğunun altını çizen Bozkır, insanların toplumsal ve çevresel faydayı işlerinin merkezine almayan markaları sonsuza kadar hayatlarından çıkardığına ve çıkaracağına işaret etti. Başarılı iletişim uzmanı, “Şirket yöneticileri ve çalışanları, karbon ayak izlerini hesaplatmalı, küçültmeli ve en azından doğaya verdikleri zarar kadar fayda yaratmalı, doğanın ve insanların iyiliğine karşılık vermeli. Bunu gerçekleştirecek olan insanlar ve organizasyonlar kısa vadede görece daha az kazanç elde etseler de geleceğin parlayan yıldızları olacak, hep ulaşmak istedikleri sadık müşterilere ve sürdürülebilir kazancı yakalayacak. Bu yüzden akıllı ve vizyoner marka yöneticileri, müşterilerin dikkate aldığı ve hassas olduğu bu konularda trendleri takip ediyor, projeler geliştiriyor ve daha çok aksiyon alıyorlar” ifadelerini kullandı.
TREND DEĞİL, ZORUNLULUK
Marka yöneticilerinin marka varlıklarını, yaşanan değişime hazır olduklarını göstermek adına adapte etmesinin önemine değinen Bozkır, şöyle devam etti: “Salgın sürecinde hemen her sektör teknoloji ve tüketici davranışlarında yaşanan hızlı değişime yakından şahit oldu. Dijital dönüşüm bir sonraki adım olarak kabul edilirken, sürdürülebilir alternatiflere duyulan talep de artık gözardı edilebilecek gibi değil. Markalar, kurumsal kimlikleri ve görsel tasarımlarında bu talepleri karşılayacak çözümler sunduklarını göstermek durumunda. Sürdürülebilirlik hiç şüphesiz şirketlerin üzerine kafa yorması gereken konulardan en önemlisi. Sürdürülebilirlik bir trend olarak değil, bir zorunluluk olarak, global bir ihtiyaç olarak, kullanıcı taleplerine dayanan büyüme stratejilerinde temel olarak değerlendirilmeli.”
MARKANIZIN İMAJI
Markaların çoğu tarafından halkla ilişkilerin faydalarının tam olarak algılandığını düşünmediğini söyleyen Bozkır, adı reklam, kulaktan kulağa iletişim ya da doğrudan iletişimle birlikte anılsa da, halkla ilişkilerin bir markanın tüm paydaşlarıyla ilişkilerini düzenlemesi açısından diğer iletişim disiplinlerine göre çok daha etkili olduğunu belirtti. Bozkır, “Halkla ilişkiler kısa sürede sonuç odaklı değil, süreç odaklıdır. Bu yüzden markaların doğru iletişim kurmaya şirket içerisinden, marka kültürüne dahil olan çalışanlarından başlaması gerektiğine, marka yöneticilerinin ise içeriden dışarıya doğru düşünmeleri gerektiğine inanıyorum. Bu enstrümanı iç iletişimden şikayet sistemine, sosyal medya yönetiminden birebir iletişime kadar geniş yelpazede katma değer yaratan bir süreç olarak düşünmek gerekiyor. Halkla ilişkiler, markanın sadece tüketici ya da müşterisiyle olan ilişkisini değil, çalışanından tedarikçisine, medyadan rakibine tüm paydaşlarıyla olan ilişkisini kapsar. Ben bu gerçeğin, gün geçtikçe daha da doğru anlaşılacağını düşünüyorum. Sektör temsilcilerinin ve çeşitli derneklerin yapacakları farkındalık çalışmalarıyla iş dünyasında hak ettiği yere ulaşacağını tahmin ediyorum” dedi.
Müşterimizin marka
deneyimi kurguluyoruz
MARKA deneyiminin müşterileri başta olmak üzere, markanın tüm paydaşlarının markayla ilgili yaşadığı deneyimlerin toplamına karşılık geldiğini belirten Konseptiz İletişim Ajansı’nın kurucusu ve kreatif direktörü Hun Bozkır, markaların sadece ürün ve para ilişkisinden oluşmadığını, marka algısının, marka özelliklerinin, marka tutumunun da en az ürün kadar önemli olduğunu ve pazarlamanın ürün yönetiminden marka yönetimine doğru evrimleştiğini kaydetti. Bozkır, şöyle devam etti: “Yargılardan, çağrışımlardan, duygulardan oluşan zihnin çalışma prensiplerine baktığımızda, müşterilerin ürün ve hizmetleriyle birlikte, aslında markanın yarattığı deneyimleri satın aldığını görüyoruz. Markanın bıraktığı izlerin, yani anıların bütünü, müşterilerin zihninde markanın toplam imajını oluşturuyor. Duyusal, duygusal, entelektüel ve davranışsal deneyimler altında toplanan marka deneyimini incelendiğimizde, markayı oluşturan bütün parçaları anlama, yönlendirme ve baştan tasarlama fırsatını elde ediyoruz. Deneyime odaklandığımızda ise direkt müşteriyi merkeze koyup onun gözünden bakmaya başlıyorsunuz hayata. Böylece, insan beyni ve davranışlarını hem duyguları hem de rasyonel argümanları birleştirecek bir yaklaşım oluşturuyoruz. Büyük resmi görüp marka deneyimini müşterinizin gözünden tasarlıyoruz. Markanın toplam deneyimini tasarlamak demek sadece ürünü veya iletişimi değil 360 derece iş modelini tasarlamak demek... Ve insanlar, olumlu bir deneyim yaşayacaklarına emin olduğu markaya daha yüksel ücret ödemeye razı.”
Ürün taklit edilebilir
fakat marka asla
“BİR uzay teknolojisine ya da üstün bir yapay zeka teknolojisine sahip değilseniz, ürünler, hizmetler ve fiyatlarla rakiplerden ayrışmak çok inandırıcı değil” diyen Konseptiz İletişim Ajansı’nın kurucusu ve kreatif direktörü Hun Bozkır, fakat duyguları olmadan karar veremeyen insan türü için, yaratacağınız iletişim enstrümanları ile müşterilerinizin zihinlerinde kendinize ait bambaşka bir dünya inşa etmenin mümkün olduğunu söyledi. Farkında olsa da olmasa da olayların ve gelişmelerin baş döndürücü bir hızla yaşandığı dünyamızda tüketicilerin değerleri ve inançlarının değiştiğini vurgulayan Bozkır, şunları söyledi: “Markaların ve marka kavramını yöneten insanların başarıya ulaşmak için müşterilerini çok iyi tanımaları, beklenti ve ihtiyaçlarını doğru anlamaları ve trendleri iyi öngörmeleri gerekiyor. Doğru bir iç görüye ve ve vizyona sahiplerse, bu bilgilerle müşterileri için daha iyi şeyler yapabilir, onlara sunacakları olasılıkları artırabilir, potansiyellerini ortaya çıkarabilir veya daha iyi biri olmalarına yardım edebilirler. Ancak o zaman insanlar için çok daha anlamlı bir hale gelir, onların kalbinde yer edinir, onların kendilerini iyi hissetmelerini sağlayabilirler. İşte bu duygu taklit edilemez. Ürün ya da hizmetinizin kalitesi rakiplerinizle aynı olsa da...”
Hizmet verdiğimiz markalarla
insanlar arasında bağ kuruyoruz
KONSEPTİZ olarak sahip oldukları entegre iş modeliyle, markalara, liderlere ve organizasyonlara strateji, tasarım, halkla ilişkiler, etkinlik ve dijital pazarlama hizmetlerini aynı çatı altında sunduklarını belirten Hun Bozkır, “Yaratıcılığımız ve teknik uzmanlığımızın yanı sıra araştırma sürecimiz, bizi yalnızca başka bir tedarikçi değil, değerli bir iş ortağı yapıyor. Kendimizi karmaşık zorlukları çözmeye kararlı stratejik uzmanlar ve yaratıcı kaşifler olarak tanımlıyoruz. Sahip olduğumuz yetenekler, bilgi birikimi ve akıllı araçlarımızla, insanların marka seçiminin nedenlerini ve etkilerini inceliyor, hizmet verdiğimiz markayla bağlarını güçlendirecek yeni deneyimler oluşturuyoruz. Her iletişim faaliyetinin müşteri memnuniyetini hedef almasını sağlıyor, iş ortaklarımıza yeni fırsat kapıları açıyor ve markalarının büyümesine destek oluyoruz” diye konuştu.